Karşı çıktığım tam da buydu
İNSANIZ. Severiz haklı çıkmayı.
Hele biz kadınlar... Sanırım bu cins biraz daha çok seviyor haklı çıkmayı.
Ancak bu konu hiç de haklı çıkmak istemeyeceğim bir konuydu.
Akdeniz Üniversitesi'nin gerçekleştirdiği göz kamaştıran nakil operasyonlarının ardından bu konudaki çekincelerimi yazan birkaç yazı yazmıştım.
Belki hatırlarsınız. Karşı çıktığım şey, nakil yapılan hastaların sağlıklarına tam kavuşmadan acımasızca basına teşhir edilmesiydi.
KURUL TARAFSIZ MI?
Bu tarz ameliyatlarda tam iyileşme süresinin çok uzun oluşu, hastanın bu basın teşhirinden edineceği ve hayatının geri kalan bölümünde ne yapacağını bilemeyeceği büyük şöhreti gibi konular dikkate alınmıyordu.
Ve ne yazık ki şimdi günlerden, kol ve bacak nakli yapılan ancak bacak hemen alınmak zorunda kalınan Atilla Kavdır'ın ölümüne üzülme günü.
Hep yazıyorum, biz bu ülkede ölümleri önlemek yerine, ölümler gerçekleştikten sonra ders almayı tercih ediyoruz.
Organ nakli gibi çok önemli bir konuda da durum farklı olmadı.
önce iyi gibi görünen ama sonunun nereye varacağı belli olmayan haberler sardı dört yanı.
Ne zaman ki ilk ölüm yaşandı, Sağlık Bakanlığı bir anda bu işlerin bir protokolü olması gerektiğini
hatırladı.
Şimdi daha da tuhaf şeyler olacak.
Kompozit Doku Nakli Bilim Kurulu, Atilla Kavdır'ın ölümünü tartışmak üzere, tıpkı daha önce Hacettepe Üniversitesi'nde yapılan nakil vakasındaki ölüm gibi araştırmak üzere toplanacaktır.
Ama o da ne, Kavdır'a nakli yapan doktor ömer özkan bu kurulun üyesi.
Üstelik rakip hastane Hacettepe'nin ruhsatı iptal edilirken de üyeydi. Şimdi ne olacak?
Diyelim ki istifa edecek bu kuruldaki görevinden.
Ama tüm kurul, arkadaşı ya da hocası olan isimlerden oluşuyor.
Kurulun tarafsızlığına nasıl inanacağız? Sakın yanlış anlaşılmasın. Kavdır'ın ölümünden ömer özkan ve ekibini suçlamak gibi bir niyetim yok.
Eminim ki ömer Hoca şu anda hepimizden çok çok daha üzgündür.
Ama oturup, başını ellerinin arasına alarak düşünmeli.
HATADAN DERS ALINMALI
Yaptığı nakilleri bu derece şovenistçe reklama dönüştürerek gelecek nakil ve bağışlara nasıl zarar
verdiğini düşünmeli. Ama sonra cesaretini yeniden toplamalı.
çünkü hepimiz bu dünyaya bir sürü hata yapmaya geliyoruz.
Sonra bu hatalarımızdan ne kadar ders aldığımız önemli.
Ne kadar eleştirsem de ömer Hoca'nın bu vicdan muhasebesini yaptıktan sonra nakil serüvenine devam etmesi gerekiyor.
Tıpkı Hacettepe'nin de devam etmesi gerektiği gibi.
Umarım iki hayat kaybı, hepimize bu konuda yaptığımız hatalarla yüzleşmek için gerekli itici
güç olur...