Medimagazin logo

Kamuda görevli doktorların 4'te 1'i 'özel'i tercih etti

Sağlık Bakanlığı, Tam Gün düzenlemesi kapsamında, kamu hastanelerinde çalışan 930 uzman hekimden yaklaşık dörtte birinin (232) muayenehanede çalışma yönünde tercihte bulunarak istifa ettiği ya da emekli olduğunu açıkladı.
Kamuda görevli doktorların 4'te 1'i 'özel'i tercih etti
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Muayenehaneyi tercih etme konusunda, benzer bir oranın üniversite hocaları arasında da gerçekleşeceği tahminini dile getiren bakanlık yetkilileri, muayenehanesi olan 630 hocadan 157'sinin istifa etmesini veya emekli olmasını bekliyor. Uzmanlar, uygulamanın başlangıcından beri bakanlığa, hizmetlerin aksadığı yönünde bir şikâyet ulaşmadığını bildirdi.

Bakanlık yetkilileri, üniversite hocalarından sadece yüzde 4,8'inin muayenehanesinin bulunduğuna dikkat çekti. Bu grubu oluşturan hocaların karar aşamasında olduğunu bildiren bakanlık, gerek hastanelerden gerekse üniversite hastanelerinden ayrılan hocalar nedeniyle sağlık hizmeti sunumunda herhangi bir olumsuzluk yaşanmadığını bildirdi. Sağlık Bakanı Recep Akdağ imzasıyla bütün üniversitelere ve YÖK'e gönderilen, "Görevinden ayrılan hocalar nedeniyle sağlık hizmeti sunumunda herhangi bir aksaklık veya boşluk oluşma ihtimali bildirildiğinde bu kadrolar için gerekli görevlendirme ve atamaların yapılacağı'' ifade edilen yazıya bugüne kadar resmi bir cevap gönderilmediği kaydedildi. Bunun yanında hizmet sunumunda bir olumsuzluk yaşanmaması için gerekli her türlü tedbirin alındığı belirtildi.

Türkiye'de halen 63 bin 524 uzman hekim çalışıyor. Bu hekimlerden 30 bin 980'i Sağlık Bakanlığı'na bağlı hastanelerde, 12 bin 993'ü üniversite hastanelerinde görev yapıyor.

kamuda
görevli
doktorların
4'te
1'i
'özel'i
tercih
etti
Yorum (25)
M.O
Acaba serbest calısma sartları zorlastırılıp neredeyse ımkansız hale getırılmeseydı muayenehane acmak ve devam ettırmek ımkansız hale getırılmeseydı ve muayenehanelerdende SGK anlasmasıyla hızmet alınabılseydı ve ozel hastanelerde kadro sınırlamaları olmasaydı bu sayılar ne olurdu hıc konusan varmı? yada ozel hastane zıncırlerı nasıl ayakta kalırdı ozaman_? serbest pıyasa dıye bagıranlar doktorlara geldımı antıdemokratık hatta fasıstce bır sıstemle doktorların gelecegını bıtırdıler!!
0
Cevapla
hasan efe
''doktorların 3/4'ü zorla kamu hastanelerine(kümese) tıkılmış; 1/4'ü de istifaya, emekliye zorlanmıştır'' şeklinde yazı başlığı daha iyi giderdi bu habere.
0
Cevapla
Bülent Top
Kamuda çalışan hekimlerin özel muayenehane açmaları ya da eşanlı olarak başka bir kurumda çalışmalarının engellenmesi sosyal devletin bir gereğidir. Bu çift başlı uygulama hasta hakları ihlalinin en önemli nedenlerinden birisini oluşturuyor. Aynı zamanda bu etik bir sorundur. Bıçak parası diye adlandırdığımız uygulamanın yaşama olanağı bulduğu sistem bu çoğul çalışma sistemidir. Bu durum adalet dağıtması gereken hakimin mesai saati dışında özel bürosunda hak arayan insanlardan para alması gibi bir şeydir. vardır. Adını doğru koyun sokaklara beraber çıkalım. İyi yapılanı savunuruz kötü yapılanı eleştiririz. Sağlığın tamamen ücretsiz olmasını, sağlığın sosyalizasyonunu, sağlık hizmeti üretiminde devletin güçlü olması gerektiğini savunan birisiyim; ama (maalesef) ülkemizde sağlığın finansmanında insanlar para öder. Toplumun bireyleri bu ücreti verdikleri sigorta primleriyle öder. Özel sağlık sigortalarına öder; ayrıca verdikleri doğrudan ve dolaylı vergilerle de sağlığın bedelini öder. Sosyal güvencesi olmayanların da ücretsiz sağlık hizmeti alabilmesi, doğrudan ve dolaylı ödenen vergilerle gerçekleştirilir. Doğrudan finansman yöntemi ile parasını ödeyerek sağlık hizmeti satın alanların oranı ne mutlu ki ülkemizde çok düşüktür. Ücretli çalışanlar, aileleri ve emekliler için zaten ödenmiş bir sağlık hizmetinin bedelini muayenehanelerde bir kere daha ödemeye zorlamak, hastalar için büyük bir hasta hakkı ihlalidir. Maliyet, kar-zarar hesapları kağıt üzerinde yapılır, sosyal devletin gereği kamu hastaneleri sağlık hizmeti sonucunda kar etmemeli, hatta zarar etmelidir. Devletin sağlık hizmeti kar amaçlı değil sosyal fayda amaçlıdır. Ne hastalar müşteridir ne de hastaneler işletmedir; bu çarpık bakış açısını da terk etmek gerekir. Sağlıktaki taşeronlaşma da büyük sosyal sorunları özünde taşımaktadır. Sağlık hizmetinin çıktısı parayla ölçülemez, sağlık sistemi piyasa ekonomisine bırakılamaz. Yoksa ne halk sağlığı kalır ne de koruyucu sağlık hizmeti. Devlet, sağlık hizmeti satın alan değil, üretip adaletli olarak dağıtan olmalıdır. Ne zaman önemli bir ameliyat gerektiren bir hastalıkla üniversiteye gitseniz mutlaka özel bir hastanede o ameliyatın yapılması teklifi ile karşılaşırsınız. Ben defalarca şahit oldum ve çevremden defalarca duydum ama sorsanız kabul etmezler; yok öyle bir şey derler. Titri olan profesörlerin devletin üniversitelerinde para almadan hasta bakmamasının topluma ve akademik eğitime ne gibi bir faydası olabilir, birisi buna yanıt versin. Dilerim artık ülkemde insanlar 2.-3. basamak sağlık hizmeti almak için, muayene olmak için, yatmak için, ameliyat olmak için, görüntüleme hizmetlerinden yararlanmak için sosyal güvenceleri olduğu halde muayenehanelerde ve üniversitelerde gayrıresmi ve kayıtdışı para ödemekten kalıcı olarak ve sonsuza kadar kurtulurlar. Döner sermaye yerine daha insanca bir ücret politikası uygulanmalıdır. Uzman olmuş bir doktorun kamu kurumunda hizmet verirken günde (yoğun poliklinik branşlarında) en fazla 20 hasta bakması gerekir. Bu rakam 10 ile 20 arasında gezinebilir. Hastaneleri mesken etmiş hasta olmayan insanlarla gerçek hastaları ayırt edebilmek gerekir. Bunun için 2. basamak hastanelere insanların elini kolunu sallayarak gelmeleri önlenmelidir, ancak ve ancak 1. basamaktan sevkle gerçek hastalar hastanelere gelmelidir. Döner sermaye olmazsa niceliği şişireceğim diye niteliği kaybetme tehlikesi de olmaz. Hem doktor insan gibi çalışır, hem de hasta insanca bir tedavi görür hizmet alır. Milyonlarca gereksiz reçete de ortadan kalkar devletin üstündeki ilaç yükü azalır. AB ülkelerinden daha insanca, daha sosyal, daha eşitlikçi, daha nitelikli bir sağlık sistemi hedefiniz olmalı. Avrupa ülkelerinde doktorlar toplumsal bir işbölümü içinde ücret alıyorlar. Hastayla para alışverişleri yoktur ve bu ülkelerin pek çoğunda doktorların hastane dışında muayenehane çalıştırmaları veya bir başka yerde çalışmaları yasaktır. 26 Ağustos 2011 tarihli KHK ile bu konuda önemli 2 madde var: MADDE 38 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 28 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiş ve ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Memurlar, meslekî faaliyette veya serbest meslek icrasında bulunmak üzere ofis, büro, muayenehane ve benzeri yerler açamaz; gerçek kişilere, özel hukuk tüzel kişilerine veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına ait herhangi bir işyerinde veya vakıf üniversitelerinde çalışamaz.” MADDE 40 Yükseköğretim kanununun a)36. maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir. “Yükseköğretim kurumlarının kadrolarında bulunan öğretim elemanları, kanunlarda belirtilen hâller dışında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 28 inci maddesi hükmüne tâbidir. Ancak öğretim üyeleri, yükseköğretim kurumlarında yalnızca eğitim ve araştırma faaliyetlerinde bulunmak ve döner sermaye faaliyetleri kapsamında gelir elde edilen hizmetlerde çalışmamak kaydıyla mesai saatleri dışında yükseköğretim kurumlarından başka yerlerde meslekî faaliyette bulunabilir ve meslek veya sanatlarını serbest olarak icra edebilir. Yukarıda söz ettiğim etik dışı uygulamaya son darbeyi vuran, bıçak parasını engelleyecek, halkın yararına olarak kamunun kurumlarında çalışan hekimlere muayenehane açma imkanını net bir şekilde kaldıran, ve bu sayede sosyal güvencesi olan insanların muayenehane cenderesinden kurtulmasını sağlayan kararnamedir; emeği geçenlere teşekkür ederim. Son günlerde bilindik önemli televizyon kanallarında durumu çarpıtan haber yapan ve yaptıran güçlü bir lobi var. Üniversitelerde hocaların hasta bakması ve ameliyat yapmasının yasaklandığını kasıtlı olarak eksik bilgiyle veriyorlar. İşin aslı kamu üniversitesinde görev yapan bir hocanın muayenehane ile ya da başka özel bir hastaneyle bağlantısı varsa bu yasağın devreye girdiğidir. kamunun olanaklarını kullanarak insanların üniversite dışında sömürülmesine engel olan, halka yararlı bir uygulamadır. Bülent Top Ekonomist bulenttop1@hotmail.com
0
Cevapla
baran ince
siz sağliğa sosyalıst duzen uygulayacaksısnız diğer alanlara özalın literatüre soktuğu serbest ekonomıyı.var mı ole yagma.sonrada bız su kadar dr.u tam gun calıtırıyoss.ozgurlukler elımızden alındı.mesleği bitirdiniz.bır hekım 1400 lıra alırken polis 2500 lıra alıyor.ne yaman çelişki anne.alın sıze pois devletti.
0
Cevapla
serhan kara
sayın ekonomist B.T. bey, ben devlette mecburi hizmet yukumlusu olarak mecburen çalışan,aynı zamanda ekonomi lisansı almış biriyim. maaşım 1800-1900tl performansla beraber 3000tl.ayda 15 gece ailemden ayrı olarak hastanedemecburen nobetciyim. uzman hekim olmak için liseden sonra 12yıl daha okudum.bu meslegı yapmak için gereken sureydi bu.2 yıl mecburi hizmet yaptım.simdi de uzmanlık için mecburi hizmet yapıyorum 1.5 yıl da o.(4 yıl da ekonomi lisansı) bu sayıları toplarsınız siz. Smith,Marx,Malthus,Ricardo,Schumpeter, Keynes...kimle açıklayabilirsiniz? aslında başka hiçbirsey yazmama gerek yok ama;er gec muayenehanemi tekrar acıp hakkım olanı alacagım...
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir