İstanbul’da kadın sağlık çalışanları arasında yapılan bir araştırmaya göre, kadın sağlık çalışanlarının sadece beşte biri her ay düzenli olarak kendi kendine meme muayenesi yaparken, çok azı yılda bir kez klinikte meme muayenesi yaptırıyor ve mamografi çektiriyor.
İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümünden Nuran Gençtürk tarafından yapılan “Kadın Sağlık Profesyonellerinin Meme Kanseri Erken Tanı Yöntemlerini Bilme ve Uygulama Durumları” konulu araştırma, Meme Sağlığı Dergisi’nin son sayısında yayımlandı.
Ankete, Sağlık Bakanlığı Başakşehir Devlet Hastanesinde görevli 76 hemşire, hekim, ebe, laborant, sağlık teknisyeni ve eczacıdan oluşan kadın sağlık profesyoneli katıldı. Ankete katılanların yüzde 53’ünün 26-35 yaş grubunda, yüzde 75’inin üniversite veya lisans üstü mezunu, yüzde 62’sinin hemşire olduğu saptandı.
Araştırmada ortaya çıkan sonuçlara göre, kadın sağlık profesyonellerinin yüzde 26’sının kendi kendine meme muayenesi yaptığı, yüzde 20’sinin ise bunu her ay düzenli olarak yaptığı belirlendi.
Ankete katılanların yüzde 11’inin klinikte meme muayenesi yaptırdığı, yüzde 3’ünün düzenli olarak yılda bir kez klinikte meme muayenesi olduğu tespit edildi.
Kadın sağlıkçıların yüzde 13’ü mamografi çektirdiğini belirtirken, yüzde 1’inin düzenli
olarak yılda bir kez mamografi çektirdiği saptandı.
Kalıtsal risk taşıyanlarda da oran düşük
Araştırmaya katılan ve ailesinde meme kanseri olanların sadece yüzde 8’inin kendi kendine meme muayenesi yaptığı, klinikte muayene olduğu ve mamografi çektirdiği görüldü.
Ailesinde meme kanseri öyküsü olan kadın sağlık profesyonellerinin kendi kendine meme muayenesi yapma, klinikte muayene yaptırma ve mamografi çektirme durumları incelendiğinde, ailesinde meme kanseri öyküsü olmayanlara göre anlamlı bir fark saptanmadı.
Araştırmada şunlar kaydedildi:
“Ailesinde meme kanseri öyküsü bulunan bireylerin meme kanseri erken tanı yöntemlerini bilmesi ve bu yöntemleri uygulaması doğal olarak beklenmektedir. Ancak, araştırmamızda katılımcıların hem sağlık profesyoneli olması hem de ailede meme kanseri öyküsü bulunmasına rağmen erken tanı yöntemlerini uygulama oranları çok düşük bulunmuştur. Araştırma grubundaki kadın sağlık profesyonelleri ile yapılan sözlü görüşmede erken tanı yöntemlerinin yeterince önemsenmediği ortaya çıkmıştır. Meme kanseri erken tanı yöntemleri konusunda bilgi sahibi oldukları, fakat bunları uygulamaya dönüştüremedikleri söylenebilir.”
Eğitim programlarına konulmalı
Araştırmada, elde edilen sonuçlar doğrultusunda ebelik, hemşirelik, tıp fakültesi ve diğer sağlık fakültelerinde meme kanseri ve erken tanılama konularının eğitim programlarında ve mezuniyet sonrası hizmet içi eğitimlerde yer almasının sağlanması gerektiği kaydedildi.
Araştırmada ayrıca, şu öneriler yer aldı:
“Sağlık kurumlarındaki hizmet içi eğitim programları düzenli ve işler hale getirilmeli ve bu eğitimler meme kanseri konusunda uzmanlaşmış sağlık profesyonelleri tarafından verilmelidir. Ayrıca, her eğitim faaliyeti öncesinde ve sonrasında katılımcıların bilgi, tutum ve davranış düzeyleri ölçülerek eğitimlerin etkinliği değerlendirilmelidir.
Kadın sağlık profesyonelleri kendi yaşamlarını sağlıklı olarak sürdürme, geliştirme ve sağlıklarının sorumluluğunu alma konusunda toplumdaki diğer kadınlara da rol modeli olmaktadırlar. Bu nedenle sağlıklı bir toplumun oluşmasında özellikle kadın sağlık profesyonellerinin meme kanserinde erken tanı yöntemleri ile ilgili bilgi, tutum ve davranışları benimsemesi gerekmektedir. Bu bağlamda kadın sağlık profesyonelleri kendi kendine meme muayenesini doğru ve düzenli uygularsa, düzenli olarak mamografi ve klinikte meme muayenesi yaptırırsa, meme kanserine ilişkin farkındalığı arttırarak normal populasyondaki kadınların da meme kanseri erken tanı yöntemlerini uygulamasını sağlayabilir.”