ATO’ya kayıtlı kadın hekimlerin büyük çoğunluğu dermatolog, Ankara’daki 282 ortopedisttense sadece 9’u kadın
Fatma Ergüzeloğlu/Ankara
Kadın hekimler daha çok dermatoloji, fizik tedavi ve rehabilitasyon, pediatri ya da temel tıp bilimleri gibi alanlarda uzmanlaşmayı tercih ediyor. Dr. Didem Gediz Gelegen’in yüksek lisans tezi "Tıp Mesleğinde Toplumsal Cinsiyet İklimi" için Ankara Tabip Odası (ATO) üyesi hekimler arasında yaptığı araştırmaya göre, bu alanların tıp kültürü içinde ‘kadınlara uygun’ olduğu düşünülüyor. Kadın hekimlerin cerrahi alanlarda uzmanlaşma eğilimi göstermediklerine dikkat çeken Gelegen, cerrahinin hem kadroları hem de değer sistemleri itibariyle erkek egemen bir alan olduğunu belirtti. Gelegen, kadınların “iyi cerrah” olacağından daha çok “iyi çocuk hekimi” olacağının varsayıldığına işaret etti.
Dermatologların çoğu kadın
ATO Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Figen Şahbaz, odalarına kayıtlı 12 bin 133 hekimden yüzde 33’ünün kadın hekim olduğunu kaydetti. Dermatologların yüzde 68 oranında kadın hekimlerden oluştuğunu belirten Şahbaz, 282 ortopedistten sadece 9’unun, 166 beyin cerrahındansa sadece 7’sinin kadın olduğunu ifade etti. Şahbaz, dermatologlardan sonra anestezistlerin geldiğini, kadın anestezist oranının yüzde 58 oranında olduğunu bildirdi. Şahbaz, fizik tedavi uzmanı kadın hekimlerin yüzde 56, pediatri uzmanı kadın hekimlerin yüzde 52, kadın doğum uzmanı kadın hekimlerin yüzde 41, göz uzmanı kadın hekimlerin yüzde 38 oranında olduğunu kaydetti.
Nöbeti olmayan dallar
Şahbaz, anestezi branşının farklılık arz etmesine karşın, diğer alanların biraz daha rahat, nöbeti olmayan dallar olduğunu söyledi. Bu branşlarda çalışanların hem fazla yorulmadığını hem de evdeki işlerine vakit ayırabildiğini belirten Şahbaz, temel bölümlerde çalışanların ATO’ya üye olma zorunluluğu bulunmadığı için bu ko-+nuda gerçekçi bir şey söyleyemeyeceklerini bildirdi.
“Erkekler koltuğu daha çok seviyor”
İlk kadın hekimlerden Dr. Müfide Küley’in anılarında, arkadaşlarının kendisini doktor olma isteğinden vazgeçirmeye çalıştıklarını yazdığını anımsatan Şahbaz, Küley’e, ‘tıp tahsili yorucudur, verem olursun, Bir kız için çok okumak zararlıdır, sonra seni kimse anlayamaz’ denildiğine işaret etti. Kadınların genellikle idareci olmak istemediğine ya da buna izin verilmediğine değinen Şahbaz, “Yöneticilik zor bir şey, kadın fazla mesaisini o işe harcamak istemiyor; hem de bir noktaya kadar kadının iş gücünden, emeğinden, üretkenliğinden yararlanılıyor ama koltuk söz konusu olunca erkekler koltuğu daha çok seviyor. Koltuk daha erkeksi bir şey. İdare etmek, yönetmek daha erkeksi” dedi.
TUS kadınlar için fırsat
Dr. Didem Gediz Gelegen tezinde, uzmanlık alanının çalışma koşulları yorucuysa ve yüksek gelir getirebilecekse erkeğe daha uygun; daha hafif çalışma koşullarına sahipse ve daha az gelir getiriyorsa kadına daha uygun olarak düşünüldüğünü kaydetti. Gelegen, kadın hekimleri uzmanlaşmaktan alıkoyan bir diğer faktörün, bir tür çıraklık süreci gerektiren mezuniyet öncesi tıp eğitiminde aranması gerektiğini kaydetti.
Tarih boyunca tıbbın sadece bilim değil, aynı zamanda sanat olarak da görüldüğünü belirten Gelegen, “Kadınlar kitaplardan öğrenilebilecek şeylerden mahrum bırakılamazken bir şeyi, fiziksel olarak göstermenin gerektiği süreçlerden kolayca dışlanabilmektedir. ‘Erkek koleji mezunları’ kültürü hem mezuniyet öncesi hem de sonrası eğitimde egemendir. Bu anlamda Tıpta Uzmanlık Sınavı’nın erkek egemen dallara girmek isteyen kadın hekimler için büyük bir fırsat olduğunu düşünüyorum” dedi.
Kadın yönetici az
Gelegen, Ankara'da bulunan hastanelerde bölüm kadın başkanı ve klinik şeflerinin oranlarını şöyle verdi: Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde kadın bölüm başkanı oranı yüzde 39, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinde yüzde 27, Ankara Hastanesinde yüzde 32, Numune Hastanesinde yüzde 35, Dışkapı Hastanesindeyse yüzde 8.
“Tercihi ruh yapısı belirler”
Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği Şefi Doç. Dr. Filiz Avşar, branş seçiminin kişinin ruhsal yapısıyla ilgili olduğunu söyledi.
Tıpta kadın veya erkek ayrımının yapılmasının doğru olamayacağını belirten Avşar, “Erkeklerin yapısı radikal girişimler için daha uygun olduğundan cerrahi radikal işlemlerin yapıldığı branşlarda sayılarının fazla olmasını tamamen ruh yapısıyla ve radikal tutumla bağdaştırmak lazım” diye konuştu.
Kadınların sabır taraflarının güçlü olduğuna anlatan Avşar, dermatoloji, fizik tedavi ve rehabilitasyon, dahiliye bölümlerinde hastanın uzun süre sabırla tedavi edilmesinin gerektiği, burada kronik süreci daha fazla olan hastalıkların tedavi edildiğini belirtti. Erkeklerin bu branşlarda sabırla ilgili yaklaşımlarında sıkıntı ortaya çıkabileceğini belirten Avşar, kadınların bu alanlarda çok daha başarılı olabileceğini söyledi.
Avşar, cerrahinin, patolojik bir vaka karşısında kestirip atmayı, kökünden halletmeyi gerektiren ve iş bittikten sonra hastayı sağlığına kavuşturan hastalık grubuyla ilgili olduğuna dikkat çekti.
“Kadının sorumluluğu fazla”
Avşar, hafif branşların kadınlar tarafından seçilmediğini bunun kişinin ruh yapısıyla ilgili olduğunu belirtti. Annelik, ev hanımlığı, erkeğe eşlik gibi görevlerin de kadının üzerine yıkıldığını söyleyen Avşar, gece nöbetlerinin az olduğu veya acil girişimlerden uzak olunan branşların kadınlarca tercih edilebileceğini söyledi. Türkiye’de evin sorumluluğunun paylaşımında erkeklerin çok az görev aldığına değinen Avşar, buna çevrenin desteğinin de katılması gerektiğini belirtti.
TUS, farkı kapatıyor
Avşar, geçmişte kadınların Türkiye’de cerrahiye alınmamasının şu anki dağılımı önemli ölçüde etkilediğini belirterek şöyle konuştu:
“Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) çıktıktan sonra kadınlar istedikleri branşta ihtisas yapma hakkına sahip oldular. Bunu dikkate almak gerekir. TUS’tan önce kadınları cerrahi branşların hiçbirine alınmıyorlardı. Türkiye’de kadın ürolog, kadın kulak burun boğazcı, kadın genel-beyin-kalp cerrahı yoktu. TUS’tan sonra kadınlar bu imkanı elde etti. Dolayısıyla bu sınav öncesi ve sonrası dağılımı dikkate aldığınızda aradaki farkın kapanmaya doğru gittiğini değerlendirmek gerekir.”
Kadınlarda jinekoloji tercih sebebi
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gamze Mocan Kuzey, tıp mesleğinin toplumsal cinsiyet iklimi hakkında kesin yorum yapabilmek için kesin istatistiksel verilere gereksinim olduğunu belirtti.
Bayan hekimlerin cerrahi dal olarak özellikle jinekolojiyi tercih ettiğini söyleyen Kuzey, “Diğer dalların daha hafif olması nedeniyle değil, belki doğanın verdiği fiziksel ve mental özellikler nedeniyle tıpta cerrahi dallar dışındaki alanları daha çok tercih ediyorlar” diye konuştu. Günümüzde kadın hekimlerin giderek cerrahi tıp dallarını talep ettiğine dikkat çeken Mocan, TUS sonuçlarının da bunu gösterdiğini belirtti.
Türkiye’de kadın patolog Avrupa’dan fazla
Mocan, özellikle İngiltere gibi Avrupa ülkelerinde bayanların dermatoloji, fiziksel tıp ve rehabilitasyon gibi dahili branşları tercih ettiğini söyleyerek, patolojiyi seçen bayan doktor sayısının oldukça az olduğunu bildirdi. Yurt dışındaki meslektaşlarının Türkiye’de yapılan patoloji toplantılarına geldikleri zaman çok sayıda kadın patolog gördüklerinde şaşırdığını ifade eden Mocan şunları söyledi:
“Yurt dışında bayan patolog sayısı azdır. Ülkemizde de aksine erkek patolog sayısı daha az. Çok ağır ve sorumluluk isteyen bir dal olmasına rağmen gece nöbetlerinin sık olmaması ülkemizdeki bayan hekimlerin seçiminde etken olabilir.”
Kadının işi evde de devam ediyor
Patolojide ağır bir karar verme sorumluluğu olduğuna dikkat çeken Dr. Mocan, "Hastalıkların tanısını mikroskop altında veriyoruz ancak alanımızda karar verme sorumluluğu çok fazla. Çünkü hastanın bütün tedavisi ve izlemi klinisyen tarafından patoloji sonucuna göre belirleniyor. Ancak bir cerrah kadar fiziksel yük taşımıyoruz." diye konuştu. Mocan, erkek egemen bir toplum olduğumuza dikkat çekerek şöyle konuştu:
“Evde erkeğe daha az sorumluluk düşüyor. Kadının kendisinin bizzat yapmadığı durumlarda bile ev düzeninin sağlanması kadına ait. Bizim zamanımızda ailelerimiz, 'gecesi gündüzü yoğun olan' dalları önermezlerdi. Doğanın verdiği bir özellik, ben buna inanıyorum, ailesini, eşini, çocuklarını, aile büyüklerini düşünmek daha çok kadına düşüyor. Biz hekim olarak hem işimizi yapıyoruz, hem de eş ve anne olarak görevlerimizin sorumluluğu evimizde de devam ediyor.”
Medimagazin