Medimagazin logo

"İki çocuğundan birini seç diyorlar”

Tam Günün kararnameyle tekrar gelmesinden sonra özellikle devlet hastanesindeki doktorlardan tercihlerini yapmaları istendi.KKTC’de yapılan Anksiyete Kongresinde kongre başkanı Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2. Psikiyatri Kliniğinden Doç.Dr.Nesrin Dilbaz ile karar aşamasında tercihinin ne olacağını ve sebeplerini konuştuk.
Kaynak: MEDİMAGAZİN - Dr.İbrahim ERSOY
"İki çocuğundan birini seç diyorlar”
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Yeni tam gün kararnamesinden sonra bildiğiniz gibi devlet hastanesinde muayenehanesi olan uzmanları, il sağlık müdürleri veya başhekimler çağırıp muayenehanelerini kapatmaları ile ilgili tebliğiler sundular. Sizin hastanede de böyle odlu mu? Bir psikiyatrist olarak muayenehanelerle ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?

 

Tabi ki. Öncelikle tam gün ile ilgili söylersek, yıllarını veren bir hekim düşünün. Bu bana hep şöyle geliyor. İki tane çocuğunuz var, birisini seçin diyorlar size. Siz çocuğunuzun birinden vazgeçebilir misiniz? Ben yıllarca çok ciddi eğitimler aldım. Devlet beni bunun için okuttu baktığınız zaman ve kendim içinde yaptığım değil hasta adına da yaptığım dışarıda da bir şeyler var. Birinden birini seçmek kararına zorlanmış olmak, gerçekten hekimlik adına, kendi adıma ben bu konuda kendimi aşağılanmış hissettiğimi söyleyebilirim. Çünkü muayenehaneyi hep hekimin hastanın cebindeki parada gözü var gibi anlatıldığı için. Halbuki psikiyatri ile ilgili baktığınızda, büyük orandaki psikiyatri hastası hastaneye gelmek istemiyor. Yani hastanede psikiyatride görünmek istemiyor ve cümleleri aynen şu, ‘Hocam bu benim özel konum. Ben gelmek istiyorum ve benim için zaman ayırmanızı istiyorum. Geldiğim zamanda buradan içim rahat çıkmak istiyorum” diyor.

 

Birinden birini seç dendiğinde, 10 bin tane hastam var benim. Ben bunlara nasıl diyebilirim ki, ‘çok üzgünüm arkadaşlar ben artık sizi göremeyeceğim’ diye.

Sonuçta hekim öyle bir şeyle karşı karşıya kalıyor ki, diyelim ki muayenehaneyi tercih etti. O zaman şöyle deniyor, ‘paragöz hekim. Parayı tercih etti.’ Hayır bu böyle değil. Hekim tercih etmek zorunda bırakıldı. Ben saat beşe kadar hastanede çalışıyorum. Yani beşten sonra da dışarıda yapabileceğim şeyle ilgili bir özgürlüğümün olması gerekiyor. Özgürlük derken istediğimi yaparım anlamında değil. Kuralları olması gerekiyor ve o kurallar çerçevesinde çalışabilmem gerekiyor. Psikiyatri böyle bir dal. Herkes kendi dalıyla ilgili söyleyebilir ama biraz öncede hocalarla konuştuk performans sisteminin psikiyatride olmaması gerektiğini düşünüyorum. Günde 50 hasta bakmanız demek bir hastaya 10 dakika hatta 10 dakika bile değil daha az bir süre verebilmeniz demek ki gerçekten mümkün değil.

 

Performansın psikiyatriye etkisini değerlendirir misiniz?

Performans sistemi olmadan önce ne vardı? İş barışı vardı. Yani hekimler birbirleriyle, çalışma arkadaşlarıyla son derece daha iyi gidiyordu. Ben hastaya terapi uyguluyorum diyelim. Benim birlikte çalıştığım başka doktor arkadaşlarım vardı. Psikolog arkadaşlarım vardı. Performans sistemi başladığından beridir, benim bütün psikolog arkadaşlarım hastaneden ayrıldı. Şimdi tam gün geldi doktor arkadaşlarım da ayrılıyor. Peki o zaman kim yapacak. Ben şuanda emekli olmaya hiç hazır hissetmiyorum kendimi. Yapabileceğim, çalışabileceğim çok daha fazla şey var. Ama diğer taraftan da hastalarıma karşı olan sorumluluğum da var. Birinden birini tercih etmek gibi çok radikal bir karar, yani bir kolu kesecekseniz önce kolu tedavi etmeye çalışırsınız. Ama şimdiye kadar hiçbir tedavi edilmedi. Yanlış yapılan şeyler oldumu, oldu. Hekimlerin yanlışı yok mu, çok var ama ceza neden uygulanmadı? Hiçbir ceza uygulanmadı.

 

Yani sağlık müdürlükleri denetleme konusunda üzerine düşeni yapmadı mı?

Yasaya uyup uymadığını sağlık müdürlükleri yapabilirdi. Tam Gün Yasası’ndan önce ben part time çalışıyordum saat 4’te  çıkıyordum. Ama Sağlık Bakanlığı vardiyayı dört buçuğa koymuştu. Bu ne demek?  Demek ki mesainin 4’te bittiğini bakanlık kabul ediyor.  Halbuki beşte. Yani dört buçuğa, mesaiden önce vardiya konuluyordu. Yada üniversitelerde insanlar öğleyin gidiyordu muayenehaneye. Rektörlük, sağlık müdürlükleri niçin kontrol etmedi. Erken gittikleri için neden bir ceza vermedi. Bunlar yapılsaydı biz şuan geldiğimiz duruma gelmezdik.

 

‘Önce bir tedavi dönemi geçirmedik’ diyorsunuz ?

Hiçbir tedavi geçirmedi. Hani şunu diyemezler, ‘arkadaş biz ceza verdik önüne geçemedik”’diyemezler. Ben şimdiye kadar saat 2’de çıktı, muayenehanesine gitti diye bir hekimin ceza aldığını görmedim. Yada hastanede ancak hasta ihbar edip savcılığa başvurursa oluyor.

 

Tam Gün Yasası’nın uygulanmasıyla ilgili psikiyatri alanında, hastalar açısından gelecekte ne bekliyor bizi?

Şöyle söyleyeyim. Bu hastaların hepsi dışarıda tedavi arıyor olacaklar. Ama ehil olmayan ellerde olacaklar bundan sonra. Yani 4 yıllık bir psikoloji bölümünü bitirmiş birisine bir merkez açmaya ve hasta bakabilme yetkisi veriyorsunuz. Yani terapi eğitimi almamış birisi. Peki bu hastalar kaygılı hastalar. Bunlar bir yardım arayışında olacak. Gelmeyecek hastaneye. O zamanda ehil olmayan insanların elinde ümit sömürgesi olacak tamamen.

 

Tam Günün devlet ve üniversitelerde uygulanmasında bir adaletsizlik söz konusu mu?

Özellikle Sağlık Bakanlığı’na bağlı eğitim hastaneleri olarak ciddi bir mağduriyete uğradığımızı düşünüyorum. Üniversite ile bizim yaptığımız  arasında bir fark yok. Bende asistan yetiştiriyorum, 17- 18 tane asistanım var. Aynı koşullar bana da sağlansaydı, ne istiyorum, ne yapabiliyorumla ilgili önümü görebilseydim daha hakkani olacaktı. Bunlar hep bireysel  kararlarla ilgili. O kadar zor kararlar ki. Ben çalışma hayatıma başladığımdan beri belki yetişme tarzımla ilgili hep devlette çalışma taraftarı oldum. Ama şuanda ben geldiğim noktada devletin  daha benim önüme ne getireceğini göremiyorum artık. Yani yarın öbür gün ‘kardeşim ne olacak artık. Sen şefte değilsin, profesörde olmadın’ derse. Ben olmadım değil sen beni yapmadın profesör. Bakın Polis Akademisi var, Adalet Akademisi de var. Polislerin çoğu orada doktora alıp yapıyorlar. Doçent oluyorlar, profesör oluyorlar. Düşünebiliyor musunuz, Sağlık Bakanlığına bağlı, akademi gibi bizde toparlanmış olsaydık ben şimdiye kadar hakkane biçimde, uçan profesör olmayacaktım. İşimi yapacaktım ve profesör olacaktım. Ama bir tek Sağlık Bakanlığında yok.

 

Muayeneyi tercih edeceksiniz gibi algılıyorum ama, Devlette önümü görseydim tercih etmezdim diyorsunuz.

Kesinlikle muayenehaneyi tercih etmezdim. Yani ben bakanlıkta bir çok çalışmalar yaptım. Bakanlıkla ilgili projelerde yer aldım ve bundan hep gurur duydum. Çünkü benim görevim buydu. Hep söylediğimde oydu. Hiçbir hekim muayenehanede kazandığını hastanede verin diye beklemiyor. Ben beklemiyorum vermeyin. Zaten veremezsiniz. Ama ben insanca yaşayabileceğim ve garantisi olan bir şey istiyorum.

 

Emekliliğinize yansıyacak bir şey istiyorsunuz

Evet. Bakın ben bir hocayım ders anlatacağım. İçişleri Bakanlığı, Sosyal Hizmetler, Devlet Bakanlığı, Meclis, Sağlık Bakanlığı bir sürü yerlere danışmanlığa gidiyorum. Hiç birinin ücreti yok. Peki buralarda bulunduğum mesai saatleri içerisinde benim performansım ne olacak. Ben hasta bakamıyorum ki. Benim işim sadece hasta bakmak. Benim bu işlerimde var beraberinde. Ben bir hocayım, benim eğitim de vermem lazım. Bana bu şans verilmiş olsaydı belli bir miktar, geleceğimin garanti olduğunu görebilsem ve şu da değil bakın, işimin garantide olduğunu demiyorum, çalıştığım sürece işimin garanti olduğunu, yani havadan değil nasıl olsa şef oldum yatayım sırtüstü yatayım, hayır böyle bir şey değil. Başka nedenlerle de dokunulmayacağına emin olsa insanlar, ben neden gidideyim de muayenehanede çalışayım.

 

Yani önünüzü göremediğiniz için Devlette kalmayı tercih etmiyorsunuz

Muhtemelen öyle olacak. Birkaç gün içerisinde karar vermem gerekecek.

 

Yani hakikaten bir çocuğunuzdan ayrılıyormuşsunuz gibi bir duygu içerisindesiniz

Kesinlikle. Bana göre iki çocuğum var ve iki çocuğundan birini seç diyorlar. Yıllarımı iki çocuk için verdim.  Eğer ben muayenehane çalıştırırken bir yanlış yaptıysam, yapmama gereken bir şey yaptıysam ve beni cezalandırmadıysa, bunu cezalandırmayan suçludur. Ben şimdiye kadar muayenehanemi çalıştırırken hem de aynı zamanda hastanede varolurken, muayenehanemi farklı bir amaçla, kullanmamam gereken bir amaçla kullandıysam bunu biliyor da beni cezalandırmıyorsa, beni cezalandırmayan sistemde  benim kadar suçludur. Şimdi getirdiği cezalar bir cezalandırma değil. Bu bir idam.

tam gün
muayenehane
nesrin dilbaz
Yorum (11)
Dr. M.K.
Bu tarz kararları alanlar, artık 'çocuksuz' bir hayat sürmektedir. Kendi istekleriyle terkettikleri çocuklarının acısını hissettirdiği için iki çocuklu mutlu bir aile görünce rahatsız olmaktadır...O çocuk(lar), çok kötü şartlarda terkedildiği için terkedenlerin yüzlerini bile bir daha görmek istemeyecektir... Bunu her zaman 'tek çocuklu' kalmış birisi olarak söylüyorum.
0
Cevapla
Ali SALİH
Muhteşem ikilem. Yetişmiş bu duzeydeki bir hocayı bu duruma düsürenler utansın. Devlet elindeki hocaları hastanedeki odalarına kapatıp, dışardan doktor getiriyor. Bu ne perhiz, bu ne lahana bakanlığı.
0
Cevapla
esra doğru
çok dramatize etmiş.. iki çocuktan birini seçerken paralı çocuğu tercih etmiş..:) bir psikiyatrist için çok çirkin bir açıklama bence.. 7 yıl önce ist da çok bilindik bir psikiyatristten randevu almak istemiştim.. o zaman asistandım.. hastanede kimseye bakmadığı için mecburen çapadaki muayenehanesine gitmiştim.. kendisini hiç görememize rağmen yanında çelışan kişi ön görüşme yapıp en az 4-5 seans gerektiğini söylemiş ve her seans için 200 L. istemişti ve ben kendi kendime iyileşmiştim,çünkü gidememiştim!:) şimdi güzel güzel hastanede bakıyorlar,onlar bakmasada illaki bir bakan oluyor,bakan birileri olduğundan onlarda muayenehane ücretlerini abartamıyor.. ben etrafımda şunu görüyorum,muayenehane için kıvrananlar hep eski meslektaşlarımız,zira bizler öyle bir işe hiç girişemedik.. insanlar alabiliyorsa 6000-7000 liraya çoooooooooook şükredip oturuyorlar.. işin acı yanı bu işlerin bu nokktaya gelmesinin sebebide bizim meslektaş abi ve ablalarımız.. mesleği tmamen tüccarlığa çevirip ameliyat tarihini bile parayla verir olmuşlardı.. ama dediğim gibi işin acısı bizlerden çıktı.. onlar zaten yükünü tutmuştu ama hala doyumsuz davranıyorlar! vatandaş bile bu ayrımı artık yapıyor.. çok kişiden duydum "eski doktorlar yeni doktorlardan insanlık öğrendi" diye.. malesef dışardan böyle görülüyoruz.. bu sebeple açıklamaları yaparken biraz daha realist olunmasını öneririm.. en azından " devlette para yok,bizde belli standartlara alıştık,muayenehanemi kapatamam" diyebilin!!!
0
Cevapla
ethem onaran
Sayın hocam bakanlığa bağlı eğitim ve araştırma hastenesindeki durumu tüm çıplaklığıyla ortaya koymuş, Ben de aynı durumdayım,hangi kolumu keseyim diye düşünüyorum. Asistanlarım ve tedevisine başladığım hastalar ne olacak diye düşünüyorum,ama devlet bunları düşünmüyorsa ben bir birey olarak ne yapabilirim ki?İşin en acı tarafıda üniversitedeki yard.doç.e bir kaç alternatif veren benim bakanım,kendine bağlı eğitim ve araştırma hastenelerindeki doç ve prof.ları adeta yok saymasıdır. Bunları yok saydığına göre neden hala durmadan üniversitelere göre daha çok buraya asistan gönderiyorsun? Umarım testi kırılmadan değerli devlet büyüklerimiz bu konuya tekrar bir göz atarlar.
0
Cevapla
uzdr
Hiç kimse vazgeçilmez değildir, boşluklar mutlaka birileri tarafından doldurulur. Belki de yaptıklarınızı sizden iyi yapabilen genç insanlar oraları doldurur. Saygılarımla
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir