Medimagazin logo

HIV'li kan verilmesinin cezası 3 bin TL

Şanlıurfa'da 2 yıl önce yaşanan olayda çocuğa HIV'li kan verilmesine neden olan ve hakkında kamu davası açılan hemşire hakkında verilen 5 aylık hapis cezası kararı, para cezasına çevrildi. Dava Yargıtay'a taşındı.
HIV'li kan verilmesinin cezası 3 bin TL
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Şanlıurfa'da 2008 yılında yaşanan olayda, o dönem 1.5 yaşında Y.Ç'ye HIV'li kan verilmesine neden olduğu iddia edilen hemşire A.B. hakkında, Şanlıurfa 1. Sulh Ceza Mahkemesinde ''Görevi kötüye kullanma suçu''ndan açılan dava sonuçlandı.

Gerekçeli kararı açıklanan davada mahkeme, ''Sanığın üzerine atılı suçu işlediği ve suçunun sabit olduğu anlaşıldığına değinilerek suçun işleniş biçimi, işlendiği yer, zaman, failin amacı, kastın yoğunluğu, meydana gelen zarar dikkate alınarak, eylemine uyan 5237 sayılı TCK'nın 257/2 maddesi gereğince takdiren alt sınırdan ceza tertip edilerek'', 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verdi.

''Sanığın mahkemeye saygılı tutumu lehine takdiri indirim nedeni sayılarak'' ceza, 5237 sayılı TCK'nın 62. maddesi gereğince 1/6 oranında indirilerek, 5 ay hapis cezasına düşürülen davada, ''sanığa verilen kısa süreli hapis cezası suçun işlenmesindeki özellikler ve suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna göre 5237 sayılı TCK'nın 5­0/1-a maddesine göre 52. madde hükümleri de gözetilerek, günlüğü takdiren 20 TL'den paraya çevrilerek, 3 bin TL adli para cezasına çevrildi.

Cezanın 20 eşit taksitte, birer ay arayla tahsiline, taksitlerden birinin ödenmemesi durumunda geri kalan kısmının tamamının bir defada alınmasına ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrilmesine hükmedilen dava, taraflarca Yargıtaya taşındı.

Ailenin avukatı Cevher Fehmi Dolap, kamu davasının ihmali bulunan diğer hastane görevlileri hakkında da açılmasını savunduklarını karşı tarafın da konuyu Yargıtaya taşıdıklarını belirtti.

Karşı tarafın da sanığın suçsuz olduğunu öne sürerek Yargıtaya başvurduğunu aktaran Dolap, bilirkişi raporunda sanık durumundaki hemşireyle dönemin başhekimi, yardımcısı, kan merkezi sorumlusu ve enfeksiyon hastalıkları uzmanı olan doktorun da görevlerini tam olarak yerine getirmemeleri sonucu, telafisi mümkün olmayan durumun meydana geldiğine yer verildiğini hatırlattı.

-''1 ARALIK'TA KİMSE ARAMADI''

Bu arada ailenin konuyla ilgili Sağlık Bakanlığı aleyhinde açtığı maddi ve manevi tazminat davası ise devam ediyor.

Söz konusu davada mahkemenin talep ettiği, sağlık raporu için oğlunu İstanbul'a götüren baba Mehmet Ç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Adli Tıp Kurumundaki işlemleri yapmaya çalıştığını belirtti.

Yaklaşık 3 yıldır zor günler geçirdiklerini ifade eden baba Mehmet Ç, olaydan sonra çocuğuyla ilgilenmekten iş yapamadığını, bu nedenle bir süre sonra Sağlık İl Müdürlüğünce mezralarına yakın bir köydeki sağlık ocağında, hizmetli olarak işe başlatıldığını, Valilikçe de evlerinin yakınındaki bir alanda kendilerine bir ev yaptırıldığını hatırlatarak, ancak kendilerine daha fazla sahip çıkılmasını istedi.

''1 Aralık Dünya AIDS Günü'' dolayısıyla gazetecilerin dışında kimsenin kendilerini aramadığını ifade eden Mehmet Ç. İstanbul'daki işlemlerini takip ederken de ulaşım nedeniyle zorluklar yaşadığını dile getirdi.

-OLAY-

Şanlıurfa'nın bir köyünde inşaat işçiliğiyle uğraşan Mehmet Ç. 2008 yılında, o dönemde 1,5 yaşında olan oğlu Y.Ç'nin üzerine çaydanlık devrilmiş, vücudunun sol bölümü yanan Y.Ç. Şanlıurfa Devlet Hastanesine kaldırılarak tedavi görmüştü.

Bir süre sonra Y.Ç'ye hastanenin yanık tedavi ünitesinde verilen kanda ''HIV'' virüsü bulunduğu tespit edilmiş, bunun üzerine Sağlık Bakanlığınca Hacettepe Tıp Fakültesinde tedavi altına alınan Y.Ç, tedavinin ardından taburcu edilmişti.

Y.Ç, o tarihten bu yana tetkik ve kontrol için yol ve tedavi masrafları karşılanarak, belirli aralıklarla aynı hastaneye götürülüyor.

Sağlık Bakanlığınca olay nedeniyle görevlendirilen başmüfettişin raporu doğrultusunda, Şanlıurfa Devlet Hastanesinde görevli hemşire A.B'ye ''Kademe durdurma cezası'' verildiği belirtilmişti.

Açılan kamu davasının yanı sıra aile, Sağlık Bakanlığı aleyhine maddi ve manevi tazminat davası da açmıştı.

hiv'li
kan
verilmesinin
cezası
3
bin
tl
Yorum (4)
Yılmaz Seçilmiş
Bu olayda hemşire en son suçlanacak kişi ama canım memleketimde herşey ters işliyor ne komik
0
Cevapla
Gülcan Eyüboğlu
Burada kanı takan hemşire neden suçlu olsun ki? Eğer ki kanın üzerinde herhangi bir bulaşıcı hastalık olmadığına dair ifade varsa, tabi kanı takan hemşire bunun doğruluğuna inanacak ve kan grubu kontrolünü yaparak kanı takacaktır. Tekrar bulaşıcı hastalıklar yönünden kanı analiz edemez. Bence burada suçlu olan, HIV(+) olan birinden kanı alan ve kanı analiz edenlerdir. Kan verirken çok sıkı bir sorgu sual aşamasından geçiriliyor benim bildiğim. Yani şüphesi olan kişi zaten kan vermez. Kasıtlı olarak verdiyse de ananlizler sonucu bunun çıkması gerekirdi.
0
Cevapla
ilhan
Burada olay tam aktarılmamış herhalde. Acaba hastaya verilen kan, kan merkezinden alındıktan sonra rutin tahliller yapılmadan mı verilmiş ? Böyle bir şey olmaz herhalde diye düşünürsek eğer test sonucu negatif çıkmışsa o kanı vermek neden suç olsun ki? Birinci derecede suçlu kişi o kanı bağışlayandır. Bu kişi yanlış beyanat vermiştir. İkinci derecede ise o kişiyi sorgulayan kanın vericiden alınmasını onaylayan kan merkezi doktorudur.Bu tür durumların engellenmesi için pencere döneminde olması ihtimali dikkate alınarak antikor yanıtının oluşmasını beklemek için kan veren kişi 2 hafta sonra 2. defa rutin testlere tabi tutulur. ikinci ölçümde de negatifse kan verilir. Her halükarda hemşirenin suçlanması akla yatmıyor.Hastaya acil kan verilmesinin gerektiği ve kullanıma hazır banka kanın olmadığı durumlarda eğer bir kişiden kan alınması gerekiyorsa onun için de bu tür davaların önüne geçmek için yeni yasal mevzuat oluşturulmalıdır. Ya da hastanın kan kaybından ölmesine göz yumulacaktır. Yeni düstürumuz şu olmalı "Önce sağlık personelini ( doktor - hemşire ) kanunlar karşısında haklı konumda tut sonrada yasalar çerçevesinde hastaya zarar verme". Zaten normal olanı da budur.
0
Cevapla
Jane Doe
Bu hakim savcı denen insanlar hiç mi bilirkişi ile falan görüşmez, konuşmazlar? Hemşire bu durumda suçlanacak en son kişidir. hemşireye kanbankasından kan paketi gelir. Kana dünya kadar tetkik yapılır. İçinde HIV, hepatit, frengi olup olmadığı araştırılır. Sonra hastadan alınan kan ile eldeki kanın grubu karşılaştırılır. Sonra da servisteki hemşireye kan yollanır. Ben bu işi hiç anlamadım. Hemşire hangi düzeyde çalışıyor? Serviste mi, kan bankasında mı? öyle bile olsa, o kan bankasına sen bakanlıksan neden ''mikrobiyoloji uzmanı'' koymuyorsun sorumlu? neresinden tutsan elind ekalıyor. Savcıya ve hakime sözüm: Mikrobiyoloji uzmanı bulup kendiniz birebir konuşun. Dava değil bunlar, dosya değil sadece, insan! insan!Belki kanda ''PENCERE DÖNEMİNDE'' olan yani en ince detayına kadar araştırılsa da o an görülmeyecek olan , kan veren kişiye daha yeni bulaşmış olan HIV mikrobu vardır. Mikrobiyoloji uzmanı ile konuşun!
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir