Demirağ, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 9 yaşında babasını kaybettikten sonra annesinin, kendisini ve kardeşini hemşire maaşıyla okuttuğunu söyledi.
1947 yılında meslek hayatına başladığını anlatan 91 yaşındaki Demirağ, Konya'da özel bir hastane kurarak başarılı ameliyatlar gerçekleştirdiğini belirtti.
4 yıl Almanya'da akciğer cerrahisi alanında görev yaptığına değinen Demirağ, ''Almanya'da kaldığım süre boyunca 50 ameliyat gerçekleştirdim'' dedi.
-Sağlık Bakanlığından Üstün Hizmet Ödülü-
Sağlık Bakanlığı tarafından 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla üstün hizmet ödülüne layık görüldüğünü ifade eden Demirağ, şunları kaydetti:
''Beni bu ödüle layık görenlere teşekkür ediyorum. Hekimlik hayatım boyunca hiç kimseden hakkım olmayan ücreti almadım. Bir tek hastam ameliyat masasında kalmadı. Ameliyatlarımda ölüm vakası yok. 60 yıllık meslek hayatımda 50'si Almanya'da olmak üzere 10 bin 350 ameliyat gerçekleştirdim. Göreve başladığım ilk yıllarda ameliyatlarda kan bulma sıkıntısı yaşıyorduk. O nedenle ameliyatlarımızı hızlı bir şekilde yapmaya çalışıyorduk. Almanya'da görev yaptığım sırada oradaki doktorların çok yavaş olduğunu gözlemledim. Almanya'daki doktorlar o dönemde Türkiye'de görevde bulunsalardı, birçok hastayı ameliyat masasında bırakabilirlerdi.''
-''Dünyaya bir daha gelsem yine cerrah olurum''-
8 yıl önce mide kanseri olan eşinin yaşamını yitirdiğini anlatan Demirağ, ''İki oğlum var. İkisinin de doktor olup hayat kurtarmasını istedim. Ancak çocuklarım doktor olmak istemedi. Doktorların gecesi gündüzü yok. İki oğlum da bu mesleği yapamayacaklarını söyleyerek başka alanlara yöneldiler'' diye konuştu.
6 ay öncesine kadar Konya'da özel bir hastanede çalıştığını belirten Demirağ, sürücü kurslarında ilk yardım derslerine girmek istediğini, herhangi bir hastaneden teklif gelmesi halinde tekrar görev yapabileceğini söyledi.
''Dünyaya bir daha gelsem yine cerrah olurdum'' diyen Demirağ, şöyle devam etti:
''Özellikle organ nakilleri yapmak isterdim. Pratisyen doktor olarak görev yaptığım sırada, bir beldede parmağı kopan bir kişinin parmağını yerine diktim. Yine cam taşırken kolu kesilen, parmaklarını hissetmeyen bir hastanın kolundaki sinirleri onardım. Daha sonra bu hastayı sinirlerinin test edilmesi için Ankara'ya gönderdim. Orada hastaya 'kim bu ameliyatı gerçekleştirdiyse, onu tebrik ederiz' demişler. O zaman cerrah değildim ama cerrahlığa isteğim vardı. Daha sonra bu amacıma ulaştım.''