Doktora gittiğimizde bizimle ilgilenilmediği hissedersek kendimizi daha kötü hissederiz. Diğer yandan iyi bir moralle bir çok hastalığın üstesinden gelinebildiği bir gerçek. Dr. Zülfikar Özkan mutsuz hasta, mutsuz hekim, mutsuz hemşire profilinin temeline inerek yaptığı araştırmalarda sorunun kaynağının iletişimsizlik olduğunu görmüş. Yazdığı 66 Soruda Sağlıkta İletişimin Gücü kitabıyla da önemli noktalara dikkat çekiyor.
AİLE FAKTÖRÜ ÖNEMLİ
Doktorların sıcak bir yaklaşımı sebebiyle hastaların bir an için, hastalıklarını bile unutabileceklerini söyleyen Dr. Zülfikar Özkan, "Hasta doktoruna ve ilacına ne kadar çok güvenirse, o kadar kolay şifa buluyor." diyor. Tedavi sürecinde ailenin rolüne de değiniyor Özkan; "Doktor ve hemşireler, özellikle ölümcül hastalarda, aile faktörünü her zaman göz önünde tutmalıdırlar. Aile, hastanın sağlığı ile ilgili kararlara ve tartışmalara katılmasını sağlamalıdır. Doktor ve hemşireler, ailenin sevgisini ve ilgisini göstermesi için aileyi teşvik etmelidir. Bu sebeple aile ile çok sıcak ilişkiler içinde olmalıdırlar. Aile, hastaya suçluluk hissettirecek söz ve davranışlardan uzak durmalıdır. Bu konuda tüm sağlık personeli aileyi teşvik etmelidir." diyor.
GÜLÜMSEME İYİLEŞTİRİR
Duyguların sağlığımızı etkilediğini söyleyen Dr. Zülfikar Özkan, "Hayatımız bağışıklık sistemine bağlıdır. Her dakika vücudumuza çok çeşitli virüs ve bakteri girmektedir. Şu anda ağzımızda 50 milyondan fazla bakteri ve virüs bulunmaktadır. Bağışıklık sistemimiz onlarla savaşmakta ve artmalarına izin vermemektedir. Beden ve zihin birbirine bağlıdır. Düşüncelerimiz, bedenimizi etkiler. Bunun tersi de doğrudur. Bedenimizdeki birçok değişiklik de, düşüncelerimizi, duygularımızı ve hatta beden kimyamızı değiştirmektedir. Küçük bir bedensel hareket duygu durumunu değiştirebilir. Örneğin yüz kaslarının şeklinin değişmesi, bedende önemli kimyasal değişmelere sebep olabilmektedir. Gülme gibi." diyor. Araştırmalar duygularımızın ve psikolojik esenliğimizin fiziksel sağlığımız üzerinde önemli bir etkisinin olduğunu ve stres, anksiyete (kaygı, bunaltı ya da sıkıntı) gibi olumsuz ruh halinin, akut ve kronik sırt ağrısının gelişme ihtimalini artırdığını gösteriyor.
İLACA İNANMAK ÖNEMLİ
Hastanın kaygılı ve sinirli olduğu zaman bağışıklık sisteminin, iltihaplanmalara ve kansere karşı koruyucu T ve B hormonlarını üretmeyi durdurduğunu ifade eden Dr. Özkan, "Hasta mutlu olduğu ve hayatın tadını çıkardığı zaman bağışıklık sistemi güçlenir ve hastayı daha iyi koruyabilir. Hastaların doktora ve ilaca güvenmeleri sağlıkları üzerinde olumlu etki yapar. Kötümser bir hasta hastalığının kalıcı olduğuna, hayatının her alanını etkileyeceğine ve kendi hatası yüzünden bu hastalığa yakalandığını düşünür. Bu kötümser hasta, olumlu düşünmenin gücünden faydalanamaz ve iyimser bakış açısı geliştiremez. Hastalıkların tedavisinde iki zihinsel faktör söz konusudur. Bunlardan biri hastanın ilacın iyileştireceğine inanması, ikincisi de hastanın doktoruna güvenmesidir. Bu iki etki yapan faktörden, ikincisinin diğerine oranla üç kat daha önemli olduğu bulunmaktadır." diyor.