Organ nakli denince akla ilk gelen isimlerden Prof. Dr. Münci Kalayoğlu, "2000'lerin başında yaklaşık 23 bin kronik böbrek yetmezliği, bin civarında kronik karaciğer yetmezliği sorunu olan hasta vardı. Günümüzde bu rakamlar böbrek yetmezliği için 55 bin, karaciğer yetmezliği için ise 7 bine dayanmaktadır. Yetkililerce yapılan tahminlerde beş yıl sonra kronik böbrek yetmezliği 95 bin kişinin, kronik karaciğer yetmezliği ise 15 bin insanımızın hayatını etkileyecektir. Bu tablo organ yetmezlikleri ile ilgili olarak ciddi bir artışın bizi beklediğini haber vermekte" diye konuştu.
"KARACİĞER VE BÖBREK NAKLİ BEKLEYENLERİN SAYISI 60 BİNİN ÜZERİNDE"
Prof. Dr. Münci Kalayoğlu, "Bugün karaciğer veya böbrek nakli ihtiyacı duyan hasta sayısı 60 binin üzerinde. Bu hastaların ilaç, bakım, diyaliz gibi temel maliyetlerin yanı sıra bu yatarak tedavi gerektiren sorunları da düşünüldüğünde sosyal güvenlik sistemine çok ağır yükler getiriyor. Oysa başarılı bir organ naklinden sonra bu kişilerin yıllık maliyetleri organ bekleyenlere göre 10 kat düşüyor. Ayrıca organ naklinden sonra insanlar normal işgücüne kavuştuklarından üretime katkılarıyla da ülke ekonomisine kazanç getiriyor" dedi.
"TÜM TOPLUMU AYDINLATACAK PROJELER ÜRETİLMELİ"
Prof. Kalayoğlu, "Türkiye'de organ bağışının az olması nedeniyle, organ nakillerinin büyük bölümü canlı vericilerden alınan organlarla gerçekleştiriliyor. Amerika ve birçok Avrupa ülkesinde ise ölen insanların organlarıyla yapılan organ nakilleri ağırlıkta. Ülkemizde organ bekleyen kişi sayısı gün geçtikçe artıyor. Ancak organ bağışının istenilen düzeylere ulaşamaması nedeniyle kısıtlı sayıdaki hasta organ nakliyle hayata dönebiliyor. Hayatını kaybetmiş birinin toprağa gömülecek organları organ bağışıyla başka bedenlere hayat verebilir. Bu sistemin Türkiye'de henüz iyi işlememesi nedeniyle organ bağışının az olması, hastaları ve organ nakli merkezlerini canlıdan nakillere yöneltiyor. Büyük sağlık sorunları yaşayan, hatta ölüm tehlikesi altındaki hastalarına faydalı olabilmek için yakınları gönüllü olarak organlarını veriyor. Tamamen sağlıklı olan bir kişi ameliyat edilip, karaciğerinin bir kısmı veya bir böbreği alınıyor. Türkiye, organ bağışında gelişmiş ülkeler seviyesine çıktığında, sağlıklı insanların ameliyat olmasına gerek kalmayacak. Bu konuda tüm toplumu aydınlatacak projeler üretilmeli" şeklinde konuştu.
"BAĞIŞLANAN KALPLERİN SADECE YÜZDE 5'İ KULLANILABİLİYOR"
Prof. Kalayoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Organ nakli bekleyen hastalar, ülke ekonomisi için de yük oluşturuyor. Örneğin karaciğer hastasının yaşam süresi 1-2 yıl. Bu kişiler hastalıkları nedeniyle çalışamıyor, hastalık sürekli tedavi gerektiriyor. İlaç masrafları, hastaneye yatışları, enfeksiyon sorunları ve antibiyotik kullanımı gibi süreçler, devlete maddi bir yük getiriyor. İyi merkezlerin yetersizliği nedeniyle bağışlanan kalplerin sadece yüzde 5'i kullanılabiliyor. Kalp yetmezliği olan kişiyi hayatta tutabilmek için suni kalp takılırsa bunun devlete maliyeti 120 bin dolar. Oysa kalp nakli yapılırsa maliyet 20-30 bin lira tutuyor."
TÜRKİYE'DE ORGAN NAKLİYLE İLGİLİ ÇARPICI VERİLER
* Ülkemizde karaciğer nakillerinin yüzde 38'i kadavra vericilerden, yüzde 62'si ise canlı vericilerden yapılıyor.
* Karaciğer naklinde milyon nüfus başına canlı nakil sayısı İspanya'da 0.6, İtalya'da 0.3 iken, Türkiye'de 5.5 oranında.
* Kadavra karaciğer nakli ise, milyon nüfus başına İspanya'da 23.4, İtalya'da 17.3 iken Türkiye'de sadece 2.9.
* Böbrek naklinde de kadavra nakil oranı yüzde 16, canlı vericiden nakil oranı yüzde 84 civarında.
* Dünyada milyon nüfus başına canlı nakil sayısı İspanya'da 3.4, İtalya'da 2.2 iken, Türkiye'de 17.7.
* Kadavra böbrek nakli ise milyon nüfus başına İspanya'da 44.9, İtalya'da 26.9 iken Türkiye'de sadece 5.7...