Medimagazin logo

Bakan Akdağ: Hekim sayımız yetersiz

AKŞAM'dan Funda Özkan'ın yazısı...
Bakan Akdağ: Hekim sayımız yetersiz
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Sağlık Bakanı Recep Akdağ aradı: 'Meseleyi kabullenip, doktor, hemşire sayısını artırmak gerekiyor' diyor.


Bakan Akdağ'ın arama nedeni, pazartesi günü bu köşede yer alan '7 dakikada kaç hekim hastalığı teşhis eder?' başlıklı yazı.


Bir hekim arkadaşımın şu sözlerini aktarmıştım:
'Günde ortalama 70 hastaya bakıyorum. Hasta başına 7 dakikalık muayene sürem var. Sürekli geldiği için tanıdığım hastalarımın, hastalık öyküsünü bildiğim için reçetesini yazıp, gönderiyorum. Onlardan arta kalan süreyi de diğer hastalara kullanıyorum.'


Hatırlatayım, şunları yazmıştım: 'Sağlıkta hükümetin en önemli icraatlarından biri sağlığa, hekime erişim imkanı oldu. İstediği hastaneye gitmenin, doktor yüzü görmenin, istediği eczaneden ilacını almanın rahatlığını yaşıyor insanlar artık. Ancak erişilen hekim yeterince ilgilenebilecek zamanı bulabiliyor mu? Kesinlikle hayır.'


Bakan Recep Akdağ da şunları söylüyor:
'Sağlıkta bir dönüşüm sağladık. Koruyucu hizmetler, aile hekimliği, ambulans gibi acil hizmetler... Eskisiyle kıyaslanmayacak kadar erişimi iyileştirdik. Ancak hangi sistemi uygularsanız uygulayın doktor sayısında eksiklik olduğu sürece, mesele olur. Doktor sayımız açısından büyük bir sorun var. Göreve geldiğim ilk günden beri doktor, hemşire sayısının yetersiz olduğunu söylüyorum.
Tabip örgütü başta olmak üzere, hatta bazı rektörler bile doktor sayısının fazla olduğunu savunuyor.'
Bakan Akdağ'ın 'meseleyi kabullenip' demesinin nedeni de bu. Sağlık sektöründeki kimi kesimlerin 'hekim sayısını artırmayı ideoloji ile ilişkilendirmesinin' sıkıntısını yaşadığını anlatıyor, Akdağ.


Recep Akdağ ile telefon konuşmamızdan başlıklar aktarayım:
- Gençleri hekimliğe özendirmek gerekiyor diye yazmışsınız, gençlerin kusuru yok, hekim olmak istiyorlar, popüler bir meslek, ancak üniversitelerin kontenjanı yetersiz.


- 2002'de göreve geldiğimizde yılda 4 bin 500 tıp öğrencisi öğrenime başlıyordu, 2010-2011 öğretim yılında bu sayı 7 bin 500'e çıktı. Hala yetersiz, yılda 10 binin üzerine çıkması lazım.


- Türkiye'deki tıp fakültelerinde her öğretim üyesine 4 öğrenci düşüyor. Almanya'da bu sayı 22. Avrupa Birliği'nde 10 ila 22 arasında değişiyor. Bizim öğretim üyesi sayımızda sorun yok. Mevcut fakültelerin kontenjanlarını artırması, yeni fakültelerin kurulması gerekiyor.


- Avrupa Birliği ile karşılaştırırsak, Türkiye'de her 100 bin kişiye 160 doktor düşüyor. Avrupa'da bu sayı 350. Yine her 100 bin kişiye 180 hemşire-ebe düşüyor. Avrupa'da 750 ve onlarda ebe yok.


- Doktor arkadaşınızın, hasta başına muayene süresinin 7 dakika olmaması için doktor sayısını artırmamız gerekiyor. Şu an 120 bin doktorumuz var. 2023 hedefimiz 200 bini aşması. Aynı şekilde 200 bin olan hemşire-ebe sayımızın da 400 bini aşmasını hedefliyoruz.

'Fırça atan Osman Durmuş'tu'
İngiltere Başbakanı David Cameron'un hastane ziyareti sırasında, hijyen kurallarına uymadığı için bir doktordan fırça yemesi ile bizlerin başbakanların, sağlık bakanlarının, hekimleri hatta başhekimleri fırçalamasına alışkın olmamızı karşılaştırmıştım, pazartesi günkü yazıda.


Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 'Birkaç kelime söylemek isterim' diye konuya girdi:
'Eski Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un başhekimin elini kalorifere sıkıştırmasını hatırlıyor olmalısınız. 8.5 yıl boyunca hekim azarlanmasına ilişkin ne benim için ne de Başbakan için örnek var. Elbette tartışmalarımız oluyor ama azarlanma hiçbir zaman söz konusu olmadı. Hekimlere, meslektaşlarıma saygı duyuyorum. Onlar gerçek kahramanlar, 7 dakika, 15 dakika gibi kısıtlı muayene süresi olan, özveriyle görevlerini ifa edenler onlar ve bu ülkenin gerçek kahramanları, doktorlardır. Hemşireleri de unutmamak gerekir, tüm sağlık personeli gerçek kahraman.'

bakan
akdağ:
hekim
sayımız
yetersiz
Yorum (20)
atilla yılmaz
dün devlet hastanesinde hasta bakan doktoru bugün yard.doç ünvanı ile öğretim üyesi tayin edersen elbette öğretim üyesi sorunu olmaz. ayrıca sağlık bakanı ilk bakan olduğu aylarda türkiyede hekim sayısının yeterli olduğunu söylemişti. nedense hiç bir basın yayın organı bunu dile getirmiyor ve kendisine sormuyor. ayrıca hekim fazlalılığı vardır ve amaç kaliteden feragat ederek ucuz iş gücü yaratmaktır. bu, devlete ve millete yapılmış bir hançer saplamadır.
0
Cevapla
Halil
Ülkemizde hekim açığı yok. Sadece dağılımda problem var. Bir çok hastanede hekimler nöbet usulü ile çalışıyorlar çünkü yeterince hasta yok. Hekim sayısını arttıracağına bakanlık hangi hastanede kaç hasta bakılıyor, kaç hekime ihtiyaç var bunlara kafa yoracak birim oluşturulsun. Sevk zinciri uygulansın. Aile hekimleri 20-30 hasta bakarken, uzman hekim 80-100 hasta bakmak durumunda kalıyor. Bu durum hekimin suçu değil, siyasilerin yanlış yönlendirmeleri. Hekim sayısı artarsa kalite azalır, işsizlik başgösterir. hekim atamaları için sınava girmemiz gerekir. Bu sayı ile hekimler hakettikleri ücretleri alamazken sayının artmasının kime faydası olacak.
0
Cevapla
Ali Menejer
Sağlıkta doktora erişim arttı deniyor. Benim(Bizim) için kesinlikle düştü. 2006 yılı Haziran ayından beri hekim eşimi ve çocuklarıma erişimim engelleniyor. Onlara daha fazla zaman ayırmam engellendiği gibi, çocuklarımın ihtiyaçlarını (1 ve 5 yaşlarında) karşılama imkanı da bırakılmıyor. Bulunulan il itibarı ile yardımcı temin etmemiz de imkansız olduğundan "kurban" statüsünden terkedilmiş hekim ailesi şeklinde yaşamaya zorlanıyoruz. Bizim yuvamız, çocuklarımız diğer aileler gibi kutsal değil, çocuklar, bebekler yavruda değil, onlar doğuştan olgun, psikolojileri çelikten. Bu yüzden, bu yavruların, Sağlık Bakanlığında anne veya babalarının SÜRESİZ OLARAK ayrı yaşabilmelerini kaldırabilecekleri kanaati oluşmuş, bu yavruların anne veya babalarından ayrı yaşayabileceklerinde problem görülmemiş. Çünkü bizim kurduğumuz yuva ikinci sınıf. Daha doğrusu yılda bir çuval dolusu vergi vermeme rağmen, benden dolayı eşim ve çocuklarımda ikinci sınıf. Hatta öyle ikinci sınıfız ki 5 yıldır bu ayrılığa ve mağduriyete katlanırken devletten hiçbir maddi manevi ekstra destek de görmedik. BİZ KİMMİYİZ ? Biz SGK ve Bağkurlu olarak hekim kişilerle yuva kurma gafletine düşen Sağlık Bakanlığı kurbanlarıyız (aslında evli ve yeni bebeğimiz olduğunda hekimler eş tayini yapabiliyordu. Ancak biz uzmanlığa henüz hak kazanmamıştık. Biz Sağlık Bakanlığının Mecburi hizmet dağ kanunudur söylemlerine paralel hareket edeceğini düşünmüş ve çocuk yapmıştık, ama tam ters olarak imkanlarımız dahada kısıtlandı en azından bizim için). EVET BİZ, AYNI ZAMAN DİĞER HEKİM ARKADAŞLARIMIZIN DA UNUTTUĞU STRATEJİK PERSONELİN eşleriyiz. "STRATEJİK PERSONEL" Sağlık Bakanlığının atamadaki ifadesi. Ancak gel gör ki maaş dışı döner dağıtımlarında çifte standart işliyor ve hekim eşim normal statüye geçiyor. Stratejiklik lafta yani. bu bile yürürlükteki ilgili yönetmeliklerin kendi içinde çeliştiğini gösteriyor. Madem eşlerimiz STRATEJİK STATÜSÜNDE mesala alınan dönerde en yüksek dereceden hesaplanmalı değil mi? ki gerçekten. Evet, çünkü o zaman biz stratejiğiz diyelim. Yok ama biz para basıyoruz devamlı. Çekilen eziyete rağmen Ayda bir bir araya gelebilmek için yapılan yol masrafı tutulan ikinci ev gibi çıkan masrafları saymıyorum bile. İlgili atama yönetmeliği eşim uzman olmasına 2 gün varken çıktı. Aynı statüde olup 2 gün önce uzman olanlar 5 yıldır aileleri huzur içinde yaşıyorlar. 10 yıldır aynı özel şirketteyim tazminatımı Sağlık Bakanlığı mı ödeyecek? bana eşimin yanında iş bulacak? Aslında maddi konular bizi bu aşamada ilgilendirmiyor. Her şeyin para olmadığını kaybedilen şeylerden sonra farkediyor insan. Benim özellikle Maddiyatı ön plana çıkarma sebebim bu manevi ve mali zorlukları bize yaşatan organizasyonun çekilen bu ızdıraba rağmen hala atamalarda eş tayinlerini açmaması ve süresiz kısıtlamaya devam etmesi. En azından devlet hizmet yükümlülüğünü tamamlayan hekimlere kurum içi atamalarda öncelikli hak tanınabilirdi. Daha bahsedilecek o kadar şey var ki. Yıkılan yuvalar, dejenere olmuş ilişkiler, bazen bu bir kabus diyorum, çünkü bir hukuk devletinde bizim anayasada aile birliği ve eşitlik haklarımız nasıl görmezden gelinir. (yada nasıl süresiz kısıtlanır?) Bununla ilgili Yargıtay içtihadımı var ki? Herkes nasıl üç maymunu oynar. Bütün hekimler, özellikle Tabipler Birliği niye bize destek çıkmaz. Ama Hekim camiasında bırakın branşları bireysel olarak kim kime destek çıkıyor ki değil mi ? Bakın bu durumun nasıl komik bir hal aldığını örnekleyim isterseniz; Daha bu şekilde duyarsız kalmaya devam edilirse, hekimler için kız isteme teşebbüsleri şu şekilde gerçekleşecek; Allahın emri, peygamberin kavli, Sağlık Bakanlığının ilgili atama yönetmeliği gereğince kızınızı istiyoruz. İyi, akıllı ve duyarlı günler dileği ile.
0
Cevapla
gölgelice
Ben amacın insanlara sağlık hizmeti sunmak falan olduğuna inanmıyorum. Ucuz işgücü sağlayıp vatandaş yağlamak ve özel hastanelere ülkeyi peşkeş çekip geleceğini hortumlatmak. Ülkeyi çok daha fazla borca sokup birilerinin güdümünde çok daha sakin yapmak. Sevk zincirini koyun bakalım ne kadar dr fazlası var görürsünüz.
0
Cevapla
mehmet
Nasıl iştir bu hemşire sayısı yetersiz diyor sayın bakan ama mezun olan tüm hemşireleri hemen atamıyor.Kimisini sözleşmeli diye alıyor kimisini vekil ebe diye.varsa açık atasınlar hemşireleri.Tıp fakültesine gelince hülle prof.larla bir anda olmuş doçentlerle öğretim üyesi sorunu olmaz elbet.dünyada hangi örneği var bir ülkede 80 tane tıp fakültesi.Ve hala açmaya niyetli bir çok özel sektör var.yetmezmiş gibi tabele üniversiteleride tıp fakültesi açmak niyetinde üniversitelerini büyütmek için.
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir