İSTANBUL- Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde, Dünya Ruh Sağlığı Günü dolayısıyla gerçekleştirilen toplantıya katılan Prof. Dr. Dokucu, sağlıkta dönüşüm projesinin, 2003'ten beri aldığı mesafede, ülkede gurur tablosu olan eserler ortaya çıkarıldığını belirtti.
Sağlık alanında olağanüstü düzelmeler olduğunu ifade eden Prof. Dr. Dokucu, ülke genelinde olduğu gibi birkaç hafta içerisinde İstanbul'da da aile hekimliği uygulamasına geçileceğini söyledi.
Prof. Dr. Dokucu, aile hekimliği sisteminin, devletin büyük bir finansal ve insan kaynağı ayırması ve temel sağlık verileriyle yeni düzeltme ve mekanizmaların kurulması ile söz konusu olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu, şunları kaydetti:
''Aile hekimi uygulamasına geçiş, sağlıkta dönüşüm gibi büyük bir eylemdir. Aile hekimliği ile gerek ruh sağlığı gerek diğer beden sağlığı sorunu yaşayan insanların, belki biraz daha yakın bir hekim perspektifi ile değerlendirilmesi, doğru adreslere yönlendirilmesi gerçekleştirilebilecek.
Artık, hastanelerden toplum bazlı psikiyatriye geçiş söz konusu. Bu geçişi, belki hep birlikte kurgulamak zorundayız. Sağlıkta dönüşümün, gerek İstanbul gerekse Türkiye ayağında ruh sağlığı ile ilgili ciddi planlamalar kağıt üzerinde olsa da faaliyete geçmiş, büyük yatırımlar öngörüler olmamıştır.''
Ruh sağlığı hastalıklarının, birincil öncelik haline getirilmesi gerektiğine değinen Prof. Dr. Dokucu, beden sağlığının ruh sağlığından, ruh sağlığının beden sağlığından ayrılmasının mümkün olmadığını söyledi.
''Bizler sağlık çalışanları ve yöneticileri olarak, mutlak suretle öncelikle kendimizi bu damgalama kültüründen arındırmalı, biraz daha geniş perspektifli olmamız lazım'' diye konuşan Prof. Dr. Dokucu, sağlık alanında işbirliğinin de mutlak surette önemi olduğunu vurguladı.
-''HASTALARIMIZ, YETERİNCE LOBİ OLUŞTURAMIYOR''
Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Erhan Kurt da yaptığı konuşmada, ruh sağlığına verilen önemin medeniyet göstergesi olduğunu ve tarih boyunca milletlerin zenginleştikçe, medenileştikçe ruh sağlığına verdikleri önemin arttığını dile getirdi.
Ruh sağlığı ile ilgili rahatsızlığı olan hastaların en son hatırlanan hasta sınıfı olduğunu ifade eden Kurt, ''Bunun geçerli bir sebebi var. Bizim hastalarımız, yeterince lobi oluşturamıyor. Yeterince baskı unsuru kuramıyorlar. Belki bu alanda çalışan sağlıkçılar olarak bu görevi bizim üstlenmemiz gerekiyor'' dedi.
Doç. Dr. Kurt, Dünya Sağlık Örgütünün bu yılki temasının, beden ve ruh sağlığı hastalıklarının bir arada bulunması şeklinde olduğuna işaret ederek, ''Ben meslek hayatım boyunca bedeni etkilemeyen bir ruhsal hastalık ya da ruhu etkilemeyen bir bedensel hastalık görmedim. Böyle bir şey mümkün de değil. Depresyon gibi yaygın görünen hastalıkların etkilemediği kronik bedensel hastalık yok gibidir'' diye konuştu.
Bu nedenle, en az beden hastalıklarına verilen önem kadar, ruh hastalıklarına da itibar edilmesi gerektiğinin altını çizen Kurt, şunları kaydetti:
''Dünya sağlık Örgütünün istatistiklerine göre, her dört kişiden birinin hayatı boyunca en az bir kere ruhsal bir hastalık geçirdiğini belirtiyor. Her birimiz bu dört kişiden biri olmaya adayız. Herhangi bir yaşam dilimimizde böyle bir hastalık yaşayabiliriz. Öncelikle peşin hükümlerin, damgalanmaların ortadan kalkması için mücadele etmemiz gerekiyor. Erken tanı, erken teşhis ve tedavinin ne kadar önemli olduğunun altını çizmek ve bunun için meslektaşlarımızı bilinçlendirmemiz gerekiyor.''
Ruh sağlığı hizmetlerinin de birinci basamak hizmetler arasına entegre edilmesi gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Kurt, ''Bu işlev, meselenin kronikleşmesini önler. Yaygılaşmasını, etkin ve hızlı tedaviyi sağlar. Ruh sağlığı ile ilgili sıkıntı yaşayan hastaları bir an önce hayatlarına iade etmemizi sağlar'' dedi.
Doç. Dr. Erhan Kurt, ruh sağlığı sorunlarının daha az acil olduğuna yönelik kanılar olduğu belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
''Bunda geriye ya da ileriye adım atamıyoruz. Hizmetlerimizin daha iyi olabilmesi için 'Ruh sağlığı sorunları, diğer hastalıklar kadar acildir' noktasına gelmeliyiz. Şu anki psikiyatri hekim ve hemşireler ile birlikte mevcut imkanlar da yetersiz. Yakın zamanda bu alandaki sağlık çalışanlarının sayısının arttırılmasını, mevcut klinik şartlarının düzeltilerek, daha fazla verim alınacak nitelikli yeni kliniklerin açılmasını temenni ediyoruz.''
Toplantıya, İstanbul Vali Yardımcısı Kazım Tekin de katıldı.
