Medimagazin logo

"Adamın büstünü okyanusa dikerler"

Türk Kardiyoloji Derneği Yönetim Kurulu Gelecek Başkanı Prof. Dr. Ömer Kozan, bazı otların kaynatılıp içilmesi durumunda damarları açtığı yönünde yapılan açıklamaların, bilimsel değil ticari nitelikli olduğunu, bu yöndeki yayınlara yer veren TV'lerin uyarılması gerektiğini belirtti.
"Adamın büstünü okyanusa dikerler"
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

İSTANBUL- Kozan, Türk Kardiyoloji Derneği'nin düzenlediği 27. Ulusal Kardiyoloji Kongresi'nin, 27-30 Ekimde İstanbul'da gerçekleştirileceğini hatırlattı.

Bu kongrede, kalp ve damar hastalıklarıyla ilgili dünya genelindeki gelişmelerin, uygulamaların ele alınacağını bildiren Kozan, kongreden elde edilecek gelirle ihtiyaç sahibi 130 tıp fakültesi öğrencisine burs verileceğini söyledi.

Kozan, derneğin çeşitli reklam ve kampanyalarla toplumu bilinçlendirmeye çalıştığını, kalp damar hastalıklarının tedavisinin pahalı olduğunu dile getirerek, ''Tüm amacımız sağlıklı, kalp damar hastalıkları yönünden zinde bir toplumun oluşmasına katkı sağlamak. Hastalara en uygun modern tedavi yöntemlerini uygulayabilmek'' dedi.

Prof. Dr. Kozan, tüm uğraş ve bilimsel toplantılara rağmen, ''yalan yanlış bilgilerle hala halkın yanıltıldığını'' ileri sürerek, şöyle devam etti:

''Bir takım otları kaynatarak 'bunu için damarlarınız açılır', 'bunu için damarlarınız pırıl pırıl olur' diyorlar. Bunlar tamamen uyduruk ve ticari amaçlı beyanlar. Ne yazık ki buna bazı basın organlarımız, televizyonlarımız da alet oluyor. Bir ilacı 100 küsur liraya satıyorlar. 1 milyon insanı kandırsalar 100 milyon lira eder. Bu ciddi bir paradır. Organize bir vurguna doğru giden bir yöntemdir. RTÜK'ü göreve çağırıyoruz. Sağlık Bakanlığımızın daha duyarlı olmasını arzu ediyoruz. Halka yanıltıcı bilgiler verenlerin ikaz edilmesi gerekli. RTÜK ve Sağlık Bakanlığı, bu yönde yayın yapan televizyonları uyarsın.''

HALK MODERN TEDAVİDEN UZAKLAŞIYOR
Kozan, bilimsel yönü olmayan bu açıklamaların modern Türkiye görüntüsüne yakışmadığını kaydederek, vatandaşlardan ''bu tür safsatalara inanmamalarını ve ceplerindeki parayı kaptırmamalarını'' istediklerini söyledi.

Bir kalp ve damar hastalığı ilacı için pek çok laboratuvar çalışması yapıldığını anlatan Kozan, şu görüşleri dile getirdi:

''Eğer senin böyle bir çalışman varsa (bitkisel tedavi) alırsın 500 hastayı, anjiyosunda görürsün damarları tıkalı, verirsin otunu, açarsın damarı. Elindeki verileri de bilimsel dergiler var, orada yayınlatırsın. Böyle hilelerle Türkiye'yi soymak yerine bütün dünyanın girdisini sağlarsın. Telif hakkı zaten seni trilyonlarca liraya boğar. Adamın büstünü de Atlas Okyanusu'na dikerler. Bu tür şarlatanlıklar modern Türkiye görüntüsüne yakışmıyor. Buna mutlaka dur demek lazım.''

Kozan, bitkisel tedavi ve ilaç önerenlerin, halkı modern tedavi yöntemlerinden uzaklaştırdığını ifade etti

türk
kardiyoloji
derneği:
bunlar
bilimsel
değil
ticari
açıklamalar
Yorum (6)
Frankie Bellevan
Hocamızın ağzına sağlık,konuyu gayet güzel özetlemiş.Hocamızın bahsettiği otçu'yu sürekli (çok değerli!)görsel medyamızda izlemekten gına geldi.
0
Cevapla
Ahmet Rasim Küçükusta
Otçuların heykelini kim nereye diker bilemem ama ben statin üreticisi olsaydım kolesterolcülerin hepsinin heykellerini uzaya dikerdim.
0
Cevapla
dr dobra
Sayın Kardiyologlarımız Yazdıkları Statin ve Dijitallerin kaç tane hastada "Survival" yada Yaşam Kalitesi(QOL)artışı yaptığını,ve dahi yapılan anjiyoların yüzde kaç lüzumsuz yere yapıldığını verifiye etsinler, rakamlarla anlatabilsinler(?)...biz heykellerini Sağlık bakanlığının karşısına dikelim! NOT:Sayın Küçükusta hocamıza,sap ile samanın karıştırıldığı günümüzde,kendisinin iyi niyetinin anlaşılmasının zor olduğunu iletir saygılarımı sunarım...
0
Cevapla
dokuzköydenkovulan
Herhangi bir Alternatif yöntem bu sözü söyleyen hocamızın kendi hayatını bile kurtarsa "o adamlar" her kim ise Alternatif tedaviyi de uygulayanı da Okyanusun DİBİNE gömerler hiç merak etmeyin!Gerçek budur vesselam!...
0
Cevapla
ct
dr dobra hemen kardiyologlara b.. atmanın lüzumu yok. Eğer biz araştırma yapıp özgün bir bilgi veya sonuca ulaşamıyor isek kitaplarda yazanı uygulamak , klasik bilgileri ( yanlış olduğu hatta uyguladığımız tedavinin zararlı olduğu sonradan ortaya çıkabilir ki bu çok başımıza geldi ) o an için kullanmak zorundayız. Kardiyologların gereksiz anjiografisini sorarsan , klinisyen misiniz bilmem ama size de veya bana da antibiyotik yazdığımız her hastada infeksiyon var mıydı veya o antibiyotik mi yazılmalıydı diye , hastaya takılan isotoniğin veya enjeksiyonun gereği var mıydı diye veya kullandığımız ilacın 30 sene sonra çok ciddi bir yan etki çıkarıp çıkarmayacağını biliyor musun diye sorarlar. O yüzden rutinden ve bilimden şaşmamak lazım diye düşünüyorum.
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir