ANTALYA-Sterilizasyon ve dezenfeksiyon konularındaki güncel gelişmeleri paylaşmak ve yaşanan olumsuzluklara bilim ışığında çözüm aramak için düzenlenen DAS Kongresi’nin 7’ncisi, Antalya’da yapıldı. Oldukça geniş bir bilimsel program içeriğiyle gerçekleştirilen kongrede bin 600’ün üzerinde katılımcı ile yerli ve yabancı birçok konuşmacı da sunumları ile yer aldı.
Ulusal olarak düzenlenmesine karşın katılımcı profiliyle adeta uluslararası bir kongre görüntüsü veren 7’nci Ulusal Sterilizasyon Dezenfeksiyon Kongresi çerçevesinde. Sterilizasyondaki Yenilikler, Dezenfeksiyon, Yara Bakımı, Havalandırma Sistemleri, Alet Temizliği, El Hijyeni, Hastanelerde DAS Uygulamaları, Ameliyathanelerde DAS Uygulamaları, Diş hekimliğinde DAS Uygulamaları, Lean Modelinin Sterilizasyon Ünitelerinde Uygulanması, Cerrahi Yara Enfeksiyonlarının Önlenmesi, Beklenmeyen Durumlar ve Çalışan Güvenliği ve daha birçok önemli konu masaya yatırıldı.
Kongre çerçevesinde düzenlenen basın toplantısında konuşan Kongre Başkanı Prof. Dr. Şaban Esen, kongrenin sterilizasyon ve dezenfeksiyon konusunda Türkiye’de alınan önlemlerin bir parçası olduğunu belirterek, cihazların hastaya temas ettiği dönemde temiz olması gerektiğini vurguladı.
Dünya genelinde hastaneye yatmış hastaların yüzde 5-20’sinin enfekte olduğunu söyleyen Doç. Dr. Esen. ‘Hastanenin kalitesine göre bu oranlar değişiyor. Enfeksiyonu önlediğimiz an, ülke ekonomisine çok ciddi katkı sağlıyoruz. Dolayısıyla enfeksiyonları önlesek bu ülkeye daha fazla kazandıracağız, ama yöneticilerimiz bunu kavramakta zorlanıyor” diye konuştu.’
Prof. Dr. Şaban Esen, enfeksiyon konusunda ABD verilerine göre bir hastanın maliyetinin 20 bin dolar civarında olduğunu belirterek, “Ancak Türkiye’de yapılan çalışmalar da enfeksiyonun türüne bağlı olarak, bin 500 dolar ile 6 bin dolar civarında değişiyor” dedi.
Türkiye’de hastanelerde çok ciddi yatak sorunları bulunduğuna değinen Esen, enfeksiyon gelişen hastanın minimum 10 gün daha hastanede kaldığını, dolayısıyla yatak işgali, hekimin ve hemşirenin harcadığı zaman da düşünüldüğünde bu rakamların çok daha yukarı çıkacağını söyledi. Esen, “Bu konuda el hijyeni çok önemli. Çünkü hastane enfeksiyonlarının yüzde 30-40’ını sadece ellerimizi düzgün yıkayarak önleme şansına sahibiz. Biz hekimler ve hemşireler olarak en basit olarak el hijyenine dikkat etmek zorundayız. Bu konuda da çalışmalar yapmak zorundayız. Hasta ve hasta yakınlarının da doktora ‘Ellerinizi temizleyip muayene edin’ ifadesiyle, enfeksiyon bulaşmaması adına sağlık çalışanına bu ricada bulunması ve bunun farkında olduğunu bildirmesi önemli katkı sağlayacaktır” şeklinde konuştu.
Tıpta her alanda olduğu gibi DAS alanında da sürekli gelişim yaşandığını söyleyen Esen, son DAS kongresinin ardından tüm dünyayı sarsan yeni hastalıkların ve patojenlerin tanımlandığını söyledi. Bu süreçte sağlık çalışanları da dâhil, paniğe kapılıp sorunlu patojenler ile bazen bilimin ışığı ile bazen de el yordamı ile mücadele ettiklerini veya edildiğine şahit olduklarını ifade eden Esen, “Hastanelerimizde daha önceden pek görmediğimiz bazı dirençli mikroorganizmalar yetersiz koruyucu önlemler nedeni ile olağan hale geldi ve kısıtlı tedavi seçenekleri nedeni ile elimizi kolumuzu bağladı. Ayrıca, daha önceden hiç konuşulmayan hijyen ve DAS uygulamaları kalite göstergesi olarak günlük hayatımıza girdi. Tekrar kullanmak zorunda olduğumuz kompleks tıbbi gereçlerin sayısı gün geçtikçe arttı. Buna karşın daha yeni, daha pratik, daha hızlı ve daha güvenilir bazı DAS uygulamaları da kullanıma girdi” dedi.
Sadece bir uzmanlık alanı veya özel bir sağlık hizmeti değil, sağlığın her alanında çalışanları yakından ilgilendiren sorunların tartışılıp çözümler arandığını, dezenfeksiyon antisepsi ve sterilizasyon kongrelerinin daima merakla beklendiğini söyleyen Esen, “Ülkenin dört bir köşesinde devam eden DAS sempozyumlarına gösterilen ilgi bunun en güzel göstergesi. Bilimsel bir şölen olmasını hayal ettiğimiz ve olması için özen gösterdiğimiz 7’nci DAS Kongresi yurt içi ve yurt dışından konusunda uzman bilim adamlarının, alanında uzman çalışanların tecrübe ve deneyimlerini paylaştığı, bize ait sorunları enine boyuna tartıştığı, güncel bilim ışığında çözümler aradığı ve idari mercilere iletebildikleri bir kongre oldu” şeklinde konuştu.
7’nci Ulusal Sterilizasyon Dezenfeksiyon Kongresi Başkanı Prof. Dr. Şaban Esen, DAS gönüllülerinin gerçek birer görünmez kahraman olduklarını belirterek konuşmasını, “Ben buna DAS kardeşliği diyorum. Zor şartlarda çalışıyorlar, önemleri yeni yeni anlaşılıyor. Genellikle uygun olmayan ortamlarda 365 gün 24 saat steril malzeme üretmeye çalışıyorlar. Mimarlık fakültelerinde hastane mimarisi bölümleri olmalı, doğru olmayan mimari yapı çeşitli sorunlara yol açıyor. MSÜ’leri ameliyathane dışında ama ameliyathane ile komşu olan bir şekilde planlanmalıdır, ayrıca hastaneye de açılan alanları olmalıdır.
Her hastane enfeksiyonu hasta hayatını tehdit etmekte, hastaneye yeni yüksek maliyetler getirmektedir. Hastane enfeksiyonlarında “0” hedefini yakalamak için bu çalışmalar artarak devam edecektir.
İdarecilerimizin konuya ilgi göstermelerini rica ediyorum. MSÜ’leri ve uygulamaları kâr getirmeyen bir gider gibi görmekten vazgeçmelerini umuyorum” diyerek sürdürdü.
Kongre Genel Sekreteri Prof. Dr. Murat Günaydın ise kongrenin ilk olarak 1999 yılında küçük çapta bir toplantı ile gerçekleştirildiğini, 2005 yılında ilk kez Ulusal DAS Kongresi’ni düzenlediklerini ifade etti.
Ancak ilerleyen yıllarda bilgi ve sektör eksikliği nedeniyle sürdürülemediğini aktardı. 2007 yılında yaşanan kriz nedeniyle o yılki DAS kongresini gerçekleştirmekte büyük sıkıntılar yaşadıklarını söyleyen Prof. Dr. Günaydın, “Derneğin bu faaliyetleri yapması ile birlikte bilgi açığının da ortaya çıkması sonucunda, hemen hemen Türkiye’nin her yerinden, toplantıların illerde yapılması şeklinde talepler aldık. 2007 yılında krize rağmen bin 250 kişi kongremize katıldı. Bu yılki toplantımıza ise katılım sayısı bin 600 ün üzerinde” diye konuştu.
Kongreye katılım profiline bakıldığında katılımcıların büyük bir kısmının yaklaşık yüzde oranında hemşire ve benzer görevde olan kişilerden oluştuğunu söyleyen Günaydın, yüzde 15’lik bir kesimin de hem enfeksiyon hastalıkları ile ilgilenen hem enfeksiyon uzmanı hem de mikrobiyoloji uzmanı hekimler olduklarını ifade etti. Günaydın bunun yanı sıra yaklaşık 60 kadar diş hekiminin de kongreye katıldığını ve kendileri için çeşitli bilimsel oturumlar düzenlendiğini kaydetti.
Kongrenin önemli noktalarından bir tanesinin de Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü yetkililerinin de katılım sağlayarak Bakanlıkça yapılan çalışmalar konusunda bilgiler vermeleri olduğunu sözlerine ekleyen Prof. Dr. Murat Günaydın, ayrıca yaşanan sıkıntılarıda bu sayede bire bir görüşme olarak Bakanlık yetkililerine iletmiş olduklarını belirtti.
Bugüne kadar Türkiye’nin farklı illerinde 18 eğitim semineri yaptıklarını anlatan Prof. Dr. Günaydın, yaklaşık 4 binin üzerinde kişiye eğitim vermiş olduklarını sözlerine ekleyerek, “Derneğin en önemli görevi, dezenfeksiyon ve sterilizasyon konularında farkındalık yaratmaktır. Şu anda Türkiye’de sterilizasyon ve dezenfeksiyon konularında bir farkındalık oluşturuldu. Dernek de bununla paralel olarak bir kılavuz çıkarttı. Dört yıldır sürdürülen çalışmaların ardından basılan kılavuzla birçok şey kontrol altına alınacak ve düzenlenecek. Otorite de bu konuda destek verirse birtakım şeyler daha hızlı gelişecek” diye konuştu.”
Enfeksiyon yönetimi konusunda yetişmiş üst düzeyde çalışanlara ihtiyaç bulunduğunu söyleyen Günaydın, Dernek olarak bu konuyla ilgili 3 yıldır Sağlık Bakanlığı ile birlikte yürüttükleri bir protokol dâhilinde sertifika verdikleri bir programları olduğunu ifade etti. Bu program çerçevesinde yaklaşık 3 yılda Türkiye genelinde 600 doktor ve hemşirenin sertifika aldığına dikkat çeken Günaydın, “Bundan sonraki sağlık yapılanmasında hastanelerimizin mimari özelliklerinde yapısal düzenlemeye ve değişikliğe gitmemiz lazım. Özellikle idarecilerin bu konuda daha duyarlı olması gerekli. Hastane enfeksiyonu ortaya çıktığında hem kalitenin kaybolması hem de mali giderlerin artması söz konusu. Artık hastane enfeksiyonları oluştuktan sonra tedavi değil de, hastane enfeksiyonunu önleme yönünde çalışmalara ağırlık verilmesi gerekiyor. Otoritenin, tarafımızdan hazırlanan kılavuza uyulması konusunda, sağlık idarecilerini yönlendirmelerini bekliyoruz. Bu kılavuzu Türkiye genelinde bir tavsiye niteliğinde hastanelere ve sağlık merkezlerine önermesini bekliyoruz” şeklinde konuştu.