Medimagazin logo

Un sektörü Canan Karatay'a karşı birleşti

Akademik tartışmaların kıskacında kalan un sektörü çareyi Ar-Ge ve tanıtımda arayacak. Dünyaca ünlü profesörleri Türkiye'ye getiren sektör, unun sağlıklı olduğuna vurgu yapıp, ortak Ar-Ge merkezi kuracak
Kaynak: SABAH - METİN CAN
Un sektörü Canan Karatay'a karşı birleşti
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Son iki yıldır dünyanın en büyük üreticisi konumuna yükselen Türkiye un sanayicileri, yeni dönemde Ar-Ge ve tanıtıma odaklanma kararı aldı. Başta beslenme uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay olmak üzere bazı akademisyenlerin 'undan uzak durun' çağrılarına karşı birleşen sektör, dünyaca ünlü yabancı profesörlerle proje bazlı çalışmalar başlattı. Unun binlerce yıldır sağlık kaynağı olduğunu iddia eden sanayiciler yakın zamanda ortak bir Ar-Ge merkezini de hayata geçirecek.



ANTALYA'DA BULUŞTULAR
Türkiye'nin önde gelen un sanayicileri bu hedef kapsamında geçen hafta dev bir buluşmaya imza attı. ABD'den Rusya'ya kadar birçok global oyuncunun da katıldığı TUSAF 11. Uluslararası Kongre ve Sergisi 'Buğday ve Sağlık' konseptinde Antalya'da gerçekleşti. Organizasyonda sektörün yeni yol haritası çizildi.



BIÇAK KEMİĞE DAYANDI
Karalama kampanyaları nedeniyle bıçağın kemiğe dayandığını söyleyen Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Başkanı Erhan Özmen "Maalesef bazıları ekmek düşmanlığını ekmek kapısı yapıp TV programlarında gündem oluşturmaya devam ediyorlar. TUSAF olarak ekmek karalama politikalarına karşı ciddi bir karşı atak başlatıyoruz. Bu alanda dünyanın en iyi akademisyenlerinden oluşan bir kadro Antalya'da buluştu. Unun faydalarını ve un gerçeğini bilimsel verilerle ortaya koyacağız. Bu süreçte mesleki eğitime de ayrı önem veriyoruz. Gaziantep Üniversitesi, Naci Topçuoğlu Meslek Yüksek okulu "Un ve Unlu Mamuller Teknolojisi "programında gençlerimiz eğitim alıyor. Bu konuda, un sanayicilerimizden ve sektör paydaşlarımızdan ricamız bu programlara ve yetişen öğrencilere ilgilerini ve desteklerini sürdürmeleri" dedi

100 ÜLKEYE İHRACAT
Un sanayisinde son 6 yıldır ön plana çıkan Türkiye, küresel gelişmeleri ve iç piyasadaki istikrarı fırsata çevirerek dünya un ticaretinin zirvesine yerleşti. Yıllık 10 milyon tonluk küresel pazarın 2.2 milyon tonunu tek başına üretmeyi başaran Türk firmaları 100'ü aşkın ülkeye de ihracat gerçekleştiriyor.

 

İNOVASYON TURU

Girişimciden pamuklu araba
Girişimcilik son yıllarda Türkiye'nin yükselen trendlerinden biri oldu. Bu alanda ümit vaat eden yeni bir girişim de Pamuklu Arabam. Uzun yıllar tekstil sektöründe farklı alanlarda faaliyetlerini sürdüren E2 Tekstil'in sahibi Esma Akalın tarafından hayata geçirilen girişim kısa zamanda başarıya ulaştı. Tamamen pamuklu kumaşlardan, bebeklere uygun kalite standartlarında üretilmiş mama sandalyesi minderi ve kılıflı bebek arabası minderi, alt açma minderi gibi bebek ürünleri pamukluarabam.com web sitesi üzerinden satışa sunuluyor.



İcadın merkezi Bursa oldu
Türk ekonomisinin ihracatta, istihdamda, üretimde lider iki sektörü güçlerini inovasyon için birleştirdi. Otomotiv ve tekstil endüstrileri için eş zamanlı yarışacak projeler, Ar-Ge ve inovasyon ateşini Bursa'dan yükseltecek. Ekonomi Bakanlığı'nın destekleri, Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin (TİM) koordinasyonu ve BTSO ortaklığıyla bu yıl düzenlenecek olan 'Türkiye Otomotiv Sektöründe 4. OİB Ar-Ge Proje Pazarı ve 4. Komponent Tasarım Yarışması' ile "7. UTİB Türkiye Tekstil ve Konfeksiyon Sektöründe Uluslararası Ar-Ge Proje Pazarı" ve "5. Türkiye Evtekstili Tasarım Yarışması" finalleri 27-29 Mayıs 2015 tarihlerinde Bursa Merinos Kültür Merkezi'nde organize edilecek.

un
sektörü
canan
karatay'a
karşı
birleşti
Yorum (4)
baran
Tek sorun Canan Karatay'ın tıp doktoru olması. Piyasada bir sürü tipleme bu sektörden götürüyor ama bunu bir doktor yapınca meslektaşları dahil kimse kaldıramıyor.
0
Cevapla
mehmet demirci
ne yani yalanmı genetiği değiştirilmiş buğdaydan yapılmış ekmek zararlı işte bizim has kara buğdayımızdan ekmek yaptınızda almadıkmı , amerıkanın israilin yada bilumum ulkelerın genetiği değiştirilmiş buğdayından yapılmış ekmekleri sağlıklı diye yedirmeyin insanlara
0
Cevapla
www.aciamagercek.com
HASTALIKLARI ÖNLERSENİZ HASTALIK LOBİSİ ÇÖKER Sağlığa zararlı GDO, mısır şekeri, alkol, kolali ve sekerli icecekler, fastfoot ve katki maddelerinin yasaklanması... Hocamızın önerileri hastalıkları önlemeye yönelik. Bu önlemler alınırsa hastalık lobisi çöker. Ambalajlı ve katkı maddeli gıdaları yemeyin, doğal beslenin derseniz dev bir sektörü karşınıza almış olursunuz. Gıda sektörünün sağlıksız ürünleri süt, yoğurt, tavuk hakkında konuşur, GDO, fastfood ve kolaya savaş açarsanız küresel sistemin hedef tahtası olursunuz. İlaç yan etkileri ve gereksiz ilaç kullanımı konusunda toplumu uyarırsanız ilaç sektörünü karşınıza alırsınız. Gereksiz yapılan erken tanı testleri hakkında halkı uyarırsanız, hastalık lobisinin hışmına uğrarsınız. Bu hataları yapanlar hemen kara listeye alınır ve boy hedefi yapılır. En etkili ve caydırıcı ceza, bilimsellik ve inanılırlığınızı yok etmektir. Hemen Engizisyon yöntemleri devreye girer ve toplu linç ile hedefler yok edilir. Aşağılama, küçümseme, etkisizleştirme, hafife alma, değersizleştirme ve kötüleme kampanyaları sistematik olarak bu amaçla yapılıyor. Hastalık lobisinin askerleri hemen saldırıya geçiyor. Bilimsel durumunuzu tartışmaktan şarlatan olduğunuza kadar yapılan hakaretlerin amacı, halk sağlığı için çırpınan az sayıdaki bilim insanını yıldırmak ve sindirmek. Gerçek suçunuz, hastalık lobisine savaş açmış olmanız. Halkı sağlığını tehdit ettiğiniz yalanıyla, küresel medyayla birlikte bir anda üstünüze çullanırlar. Sektörel çıkarlar söz konusu olduğunda, ne de güzel bilimsel yalanlar ve kılıflar uyduruyorlar. Ama aynı hassasiyeti sağlığa zararlı mısır şekeri veya alkol için göremezsiniz. Çünkü bilim dünyasını bu hastalık sektörü finanse ediyor. Trilyon dolarlık ilaç ve cihaz sektörü hastalar için. Hastalıkları önlerseniz bu sektör çöker. Bu yüzden bu işi üstlenen az sayıdaki aydın ve bilim insanına saldırılar giderek artıyor. www.aciamagercek.com
0
Cevapla
Mücahit Altuntaş
İyi tespit ! Hastalık lobisi çalışıyor olmalı.Onca sağlık laflarına ve siyasetine rağmen veriler hiç öyle değil. Örneğin ; Obezitede kök sorun bilinçsiz ve ayarsız tüketim kültürü , tüketim değerinin rafine karbonhidrata kaydırılması ! Evet alt kültüre sorunlar var.Uzun çalışma saatleri , televizyon beyin yıkama aletine bağımlılık , vs uzayıp gidiyor. Sayın Canan Karatay doğal beslenme diyor.Bunu buğday kullanımını engelleme olarak çarpıtabiliyoruz. Henımefendi diyor ki bir ürünü rafine ederseniz sağlıksız hale getirirsiniz ! Özü şekr ve un haline getirdiğiniz ürünle hızlı sindirim ve hızlı yükselen kan şekeri olan gıdaya çevirirsiniz diyor ! Artan obezite sorununa bakarak makul insanın bir düşünmesi lazım.Ama yok kolayı testler üzerinden ve un ekmek üzerinden dava etmek. Beyler pek bilimsel ama diyabet şişmanlık ikiye katlıyor. HAstalık lobisi bir yana Türkiyede "nitelikli zamanda nitelikli iş ANLAYIŞI YADA SORUNU ! var. Hastalık lobisiyle , sağlıksız sonuçları anlamında ortak anlayışı paylaşıyor ! İş kazaları da aslında dolaylı sağlık sorunu ! İş kazalarından ölümlerde çıkarılan yasalara rağmen azalmıyor aksine artıyor. Sonuç sağlık göstergelerinden biri ! Yani önlenebilir iş kazaları önlenemiyor. Neden ? Çünkü bir çok sebebi var ama en basiti söyleyeyim ; İş sağlığı güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimi işverene bağlı ! Akla ve bilime aykırı.Özerk olmaları engellenmiş.Niye böyle ? Ne soran var , ne hesap veren ! Peki iş kazaları ne oluyor son sekiz yılda yaklaşık iki kat artmış ! Yada taşeron işçi arttıkça iş kazalarından ölümde artıyor.Sağlık en hızlı taşeronlaşan iş alanı. İş müfettişi Melih Akkoyun ; iş sağlığı ve güvenliğinin neden önem taşıdığına dair açıklamalarda bulundu. Akkoyun şunları kaydetti: "Ülkemizde her gün 172 iş kazası meydana geliyor. Ve bu iş kazalarında 4 çalışanımız can veriyor. 6 çalışanımız da sürekli iş göremez hale geliyor. Uluslararası Çalışma Örgütü, iş kazaları ve meslek hastalıklarının bir ülkeye maliyetinin, o ülkenin yurt içi gayri safi milli hasılasının yüzde 4’üne denk geldiğini açıkladı. Bu hesaba göre, Türkiye’de iş kazaları ve meslek hastalıklarının maliyeti, 34 milyar TL gibi bir orana denk geliyor. Bu rakam, Türkiye’de pek çok bakanlığın bütçesinden bile daha fazla bir miktar." Hastalık lobisi var mı ! Türkiye'de ilaç kullanımı on yılda %100 arttı Türkiye'de sağlık harcamaları 10 yılda %800-900 arttı Türkiye'de sağlıkta işlem miktarı %300 arttı ! Ama akıtılan kaynak ve paraya rağmen sağlıkta şiddette artıyor.Meclis araştırma komisyonu kuruluyor.Sağlıkta on yılda iş yükü işlem sayısı üç kat %300 artıyor.Neden ! PEki sağlık personeli artışı bu iş yükünü karşılayabilecek durumdamı ! Hayır ! Bu ne demek "nitelikli zamanda nitelikli iş sorununu göz ardı etmek demek.Bir ülkede eğer malpraktis yasası ve hasta hakları varsa sonuçları kime çıkar ! Hekime , sağlıkçalışanına ! Peki karar vericiler kim ! İşte Türkiye bu ! Devam ediyorum... Türkiye'de birçok hastalığın kaynağı Obezite ve onun artçısı diyabet son on on beş yılda ikiye katlandı !Çocuklarda obezite arttı ! Soru var mı ! Kurcalayan var mı ? Türkiye' özerklik , toplumsal örgütlülük , karşılıklı denetleme mekanizmaları ,basın özgürlüğü ise azaldı. Bakın burada yazan meslektaşlarımız bile kendi düşüncelerini hekim olmalarına rağmen rumuzlu yapıyor ! Neden ! Sağlık göstergesi mi? Yada ne hikmetse sağlık artıyor deniyor ama uygulanan sağlık politikalarını çok az kişi savunuyor . Bunların anlamı nedir ? Yada ! Kamu hastanelerini kazanç esasına göre CEO'lar işletiyor ve derken Kamu özel ortaklığı ihale sözleşmelerinde KÖO işine giren büyük patronlara hastane işinde daha çok kar garantisi veriliyor.Sağlık Bakanlığı ihaleyi alan şirketlere yüzde 70 doluluk vaat ediyor. Acıamagerçeğin "hastalık lobisi " tespitini doğruluyor. Acı ama gerçeklerle yüzleşmeli , karşılıklı sorunları ifade etmeli ve denetlemek durumundayız.Yolu özerklikten geçiyor.Özerk denetleme mekanizmalarından . Bu her alanda böyle !Sağlıkla ilintili iş kazaları ve sağlık anlaşıyla anlatmaya , anlamaya çalışıyorum. Peki bu basit ilişkiler neden üniversite ve sağlık sistemi tarafından kurulmuyor ?Yada neden hep beraber atlıyoruz.Peki atlıyoruz da sonuç ne olacak? Bu ilişkilerin kurulması akla aykırı mı? Bu akıl tutulmasının maliyeti ne? Ön görü şizofrenisi mi var ? Soruyorum ! Cevaplar rumuzlu da olur ! Dr.Mücahit Altuntaş İç hastalıkları uzmanı 17/03/2015
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir