Medimagazin logo

Tıp fakültelerinde performans dağıtımı Tam Gün Yasası mantığına uygun olarak yapılmalı

Kaynak: MEDİMAGAZİN OKUYUCU KÖŞESİ
Tıp fakültelerinde performans dağıtımı Tam Gün Yasası mantığına uygun olarak yapılmalı
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Prof.Dr.Ömer POYRAZ
Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi
Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı



Tam Gün Yasası uygulaması başladığı günden beri tüm Tıp Fakültelerinde yaşanan huzursuzluklar ve mağduriyetler devam etmektedir. Yaşanan tüm sıkıntıların Fakülte ve Hastane Yöneticileri tarafından performans dağıtımında bu yasanın mantığına uygun kriterler geliştirmemesinden kaynaklandığı görülmektedir.

Tam Gün Yasası incelendiğinde özünde Tıp Fakültelerinde hiçbir çalışanı mağdur etmeyecek şekilde hazırlandığı görülmektedir. Bu yasanın  5.maddesinin c fıkrasının 1 nolu bendinde “Gelir getiren görevlerde çalışan öğretim üyesi ve öğretim görevlilerine aylık (ek gösterge dahil), yan ödeme, ödenek (geliştirme ödeneği hariç) ve her türlü tazminat (makam, temsil ve görev tazminatı ile yabancı dil tazminatı hariç) toplamından oluşan ek ödeme matrahının yüzde 800'ünü, araştırma görevlilerine ise yüzde 500'ünü; bu yerlerde görevli olmakla birlikte gelire katkısı olmayan öğretim üyesi ve öğretim görevlilerine yüzde 600'ünü, araştırma görevlilerine ise yüzde 300'ünü geçmemek üzere döner sermayeden ödeme yapılır.” hükmü bulunmaktadır. Buradan net olarak anlaşılmaktadır ki dağıtılan döner sermaye ödenekleri yalnızca gelir getirme ile ilişkilendirilmemektedir. Gelir getiren öğretim üyesine yüzde 800 tavan belirlenirken, gelir getirmeyen öğretim üyesine yüzde 600 tavan belirlenmiştir. Açıkça görülmektedir ki gelir getirmeyen öğretim üyelerinin de dağıtılan bu performanstan pay alma hakları bulunmaktadır. Gelir getirici faaliyetlerin ekstra karşılığı tavan bazında yüzde 200’dür. Geriye kalan kısım ise öğretim üyesinin eğitim öğretim faaliyetleri, araştırma faaliyetleri ve idari katkıları karşılığı verilmektedir.

Tıp Fakültelerinde rutin hastane hizmetlerini bir kenara bırakırsak gerek Temel Tıp gerekse Klinik Bilimlerde çalışan öğretim üyeleri arasında mesai içi akademik çalışma yönünden bir fark bulunmamaktadır.  Farklılık sadece rutin gelir getirici hastane hizmetleri yönünden bulunmaktadır. Bu durumda klinikte verimli çalışan bir öğretim üyesi mesai içerisinde yüzde 800 performansı yakalayabiliyorsa, gelir getirmeyen birimlerde aynı düzeyde verimli çalışan bir öğretim üyesinin de yine mesai içerisinde yüzde 600 performansını yakalaması gerekir. Yasanın özünde bu mantık bulunmaktadır. Devlet Hastanelerinden farklı olarak Tıp Fakültelerinde  döner sermaye dağıtım oranları belirlenirken bu yönde sonuca ulaşacak şekilde dağıtım kriterlerinin belirlenmesi ve uygulanması gerekir. Yani mesai içerisinde en üst performansta hasta bakan, rutin hizmet yapan bir öğretim üyesi  8000 TL ek ödeme alabiliyorsa, gelire katkısı olmayan fakat diğer yönlerden  tam performans gösteren bir öğretim üyesinin de 6000 TL alması gerekir. Aynı şekilde gelir getiren bölümlerde performans yönünden hastane ortalamasının altında kalan ve ortalamadan ek ödeme alan öğretim üyesi 4000  TL ek ödeme alıyorsa, gelir getirmeyen bölümlerdeki aynı durumdaki öğretim üyelerinin de 3000 TL alması gerekir. Mesai dışı çalışma düzeneği kurulduğu taktirde  gelir getirici öğretim üyeleri mesai dışı yapacakları bu katkıları  oranında alacağı ek ödeme miktarı da gelir getirmeyen öğretim üyesinin 2 katına kadar çıkabilir.

Tam gün yasasının özüne uyularak bu oranları gözetecek bir dağıtım sistemi geliştirilmediği için tüm Tıp Fakültelerinde hiç gelir getirmeyen ya da gelire laboratuar hizmetleri düzeyinde katkısı bulunan öğretim üyeleri mağdur duruma düşmektedir. Dağıtım oranları büyük oranda gelire endekslendiği taktirde, bir öğretim üyesinin bulunduğu bölüm itibarıyla gelir performansı elde etmesi ya da mevcut gelirini yükseltmesi kendi elinde olmamaktadır. Yani Tam Gün Yasası sadece gelir getiren bölümler ve çalışanlar düşünülerek çıkarılmamış olup Tıp Fakültesini bir bütün olarak kabul edip hiç kimsenin mağdur olmayacağı, gelire katkısı olanların ekstradan emeğinin karşılığını alacağı şekilde hazırlanmıştır. Sıkıntı sadece bu yasanın idareciler tarafından iyi anlaşılmaması ya da anlaşılmak istenilmemesinden kaynaklanmaktadır.

Tıp Fakültelerinin gelirleri tabiî ki hasta muayene eden, tedavi eden, laboratuar hizmetleri üreten hocalarımızın sayesinde elde edilmektedir. Mutlaka bunun da ek ödeme dağıtımında bir farklılığının olması gerekir. Buna hiç kimsenin itirazı bulunmamaktadır. Ancak Tıp Fakültesi her türlü çalışanıyla bir bütündür. Bu düzen içerisinde hocalarımız gelir getirici faaliyetlerini yürütmekte  ve hastaneye gelir getirmektedirler. Yani bu gelirin elde edilmesinde, öğrenci eğitiminde, rutin laboratuar hizmetlerin yürütülmesinde mutlaka herkesin bir payı ve katkısı vardır. Burada sıkıntı dağıtım esaslarının belirlenmesinde görev alan idarecilerimizin çoğu Fakültede gelir getiren bölümlerde yer alması ve dağıtım oranlarını belirlerken durumu gelir getiren bölümleri ön plana çıkaracak şekilde davranmalarıdır.  Bu da aynı kurumda çalışan öğretim üyeleri arasında belki on kata varabilen  ek ödeme dağıtım dengesizliklerine yol açabilmektedir.

Tüm Tıp Fakültelerinde yaşanan bu tür sorunların giderilmesi, farklı üniversitelerde farklı uygulamaların engellenmesi, ek ödeme dağıtımında öğretim üyeleri arasındaki derin uçurumların giderilebilmesi  ancak Yüksek Öğretim Kurulu’nun Üniversitelerde Ek Ödemelerin Dağıtılmasında Uygulanacak Usul ve Esasları Yönetmeliği çerçevesinde gerekli önlemleri alması ile mümkün olabilecektir.


 

tıp
fakültelerinde
performans
dağıtımı
tam
gün
yasası
mantığına
uygun
olarak
yapılmalı
Yorum (36)
dottere
Önce Sivas Cumhuriyet Ünv Tıp Fakültesi halk sağlığından öğretim üyesi Prof Levent Bey, şimdi de aynı kurumdan mikrobiyoliji öğr üyesi Ömer Poyraz bey performans konusundaki adaletsizliklere değinmişler. Performans yanlıştır. Adil değildir. Hekimi hekime düşman eder (etti bile). Medmagazin son aylarda en fazla yorum yapılan konu performanstır. Devlet eliyle farklı ödeme yapılıyorsa bunun adaleti yoktur. Kimseyi memnun edemezsiniz. Suiistismale açıktır. Devlet kaynaklarını kurutmaktır. Hekimler performans üzerinden birbirleri küçümsemekte hatta hakarete varan nitelemeler girmektedir.Uzmanlık dalları küçümsenmekte, bazı dallar kendileri göklere çıkarmakta ama azperformans aldıklarından yakınmaktadır. Sonuç; Performans ekonomik mantığı olmayan sistemdir. Çökmeye mahkumdur. Sağlık kurumuna vatandaş ve başka kanaldan para girmemekte ama devlet kendi parasını hovardaca dağıtmaktadır. Vatandaş memnun mu? Ciddi konularda hayır. Doktorlar memnun mu hayır. Bir hastam var. Boyun LAP metastaz yapmış tiroid karsinom. Bir başka hastam var. 35 yaşında meme ca. Bunlar üniversite hastanesinde, cerrahlar tarfından aylardır ameliyat için çağrılmayı bekliyor..İşte performans bu..Niye çünkü cerrah aldığı performansı yaptığı işe uygun görmediği için üzerine düşmüyor. Özel muayene zamanında hasta bu ameliyat için 1500-2000 bin tl öderdi,1 hafta içinde opere olurdu...Ekonominin kuralı. Yaptığın işten net hekimin kendisine bir girdi olmazsa o işle ilgilenmez..
0
Cevapla
Dr. T
Mevcut sistem ve yönetmelik zaten buna imkan tanıyor. Yaparsın eğitimini, yaparsın bilimsel yayınlarını alırsın %600 ek ödemeyi, ama bunları yapmazsan ancak %200 civarı ek ödeme alabilirsin
0
Cevapla
ercan can
Sayın hocam tespitleriniz çok doğru, preklinikte çalışan öğretim üyeleri pastadan çok düşük pay almaktadır. Ancak yazınızın sonunda yök'ün bir yönetmelik çıkarmasını önermişsiniz, benim burdaki tereddütüm eğer yök böyle bir yönetmelik çıkarır ise gerçekten bunu adaletli bir şekilde, klinik ve preklinik arasındaki makası daraltıcı bir yasa çıkarabilirmi?
0
Cevapla
DrA
emin olun sizi dinlerler ve hemen yasayı değiştirirler.
0
Cevapla
Bülent Duran
Daha önce Cumhuriyet Üniversitesinde çalışmış bir klinisyen olarak yorumunuza katılmıyorum. Ödemenin performans şeklinde düzenlenmesine derhal son verilmeliidir. Öğretim üyeleri maaşlarına % 100 artış yapılmalıdır. Örneğin kıdemli bir prof maaşı emekliliğe yansıyacak şekilde 6000 Tl olmalıdır. Bu paranın yarısı kadar da baz bir döner sermaye olmalıdır. Böylece nerede olursa olsun bir prof. un eline 8-9 bin TL arasında bir ücret garanti geçmelidir. buna ortalama 1000 TL de ders ücreti eklendiğinde 10 bin TL barajına ulaşılmış olur. Doçent bunun 1000 TL, Yard. Doçent'te 2000 TL eksiğini garanti almalıdır. Bunun dışında performans saat 14 e kadar uygulanmalı Her öğretim üyesi maaşı karşılığı belirlenen belli performans puanına ulaşmalıdır. Örneğin bir kadın doğum prof.'u 15000 puan karşılığı maaş ve dönerini almalıdır. Bunun üzerindeki puanlar ise performans ödemesi ile verilmelidir. Klinik bilimlerde özellikle de Cerrahi bilimlerde çalışan bir öğretim üyesinin aldığı riski oturarak paylaşmak ya da bunu önermek bile düşünülmemelidir. Saat 16 dan sonra ise özel muayene ve özel ameliyat uygulaması geri getirilmelidir. Böylece çalışan hakkını gerektiği biçimde almış olur. Ayrıca ders, yayın öğretim üyesinin asli görevi olduğundan puan uygulama saçmalığına son verilmelidir. Kaliteli yayınlara eskiden olduğu gibi Üniversite ve Tübitak tarafından verilen destek sürdürülmelidir. Yoksa YÖK şöyle dedi uygulayalım demek kolaycılıktır. Benim asistan eğitimi sırasında ortaya çıkan cerrahi komplikasyonu nedeniyle ödemem gereken bir tazminat ortaya çıkacak olursa sayın Hocam bu gidere de ortak olacak mıdır? Böylece performans ile maaşı geçmeyecek bir ek ödeme ve yine maaşı geçmeyecek bir özel muayene geliri ile çalışan çalışmayan ayrılm ış olur. Çözüm bu kadar basittir. Ama anlamak istemedikten sonra sorun çözülmeyecek halde kalacak demektir. Bugünkü şekliyle performansa ve bölşüm şekline kesinlikle hayır. saygılarımla.
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir