MEDİMAGAZİN - Newcastle Üniversitesi'nden Profesör Roy Taylor, tip 2 diyabetin kalıcı remisyonunun gerçek dünya senaryolarında stratejik diyet müdahaleleri yoluyla elde edilebileceğini savunan bir dizi çalışma sundu.
Taylor şunları vurguladı:
Çok düşük kalorili bir diyetle tip 2 diyabetin tersine çevrildiğini gösteren ve aşırı karaciğer ve pankreas yağının hastalığa katkıda bulunan temel faktörler olduğunu tespit eden Counterpoint çalışması (2011).
Kilo kaybının sürdürülmesinin en az altı ay boyunca tip 2 diyabeti tersine çevirebileceğini gösteren Counterbalance çalışması (2016).
Birinci basamakta diyet müdahalesinin tip 2 diyabette remisyona neden olabileceğini ortaya koyan DiRECT çalışması, katılımcıların %46'sı 1 yılda ve %36'sı 2 yılda remisyona ulaştı.
Remisyonun altında yatan biyoloji
Profesör Taylor'ın araştırması aynı zamanda tip 2 diyabet remisyonunun arkasındaki biyolojik mekanizmaları da aydınlattı, aşırı karaciğer yağının insülin işlevselliğini engellemedeki rolünü ve remisyonun sürdürülmesinde kilo yönetiminin önemini vurguladı. DiRECT sonuçları, İngiltere'de kilo kaybını teşvik etmek ve tip 2 diyabeti tersine çevirmek için çok düşük kalorili bir diyet uygulayan ulusal bir remisyon programına bile ilham verdi.
Karşı argüman: Remisyonu sürdürmenin zorluğu
Leicester Üniversitesi'nden Profesör Kamlesh Khunti, tip 2 diyabetin kalıcı olarak remisyona girmesinin gerçek dünya koşullarında mümkün olmadığını savunarak karşıt bir bakış açısı sundu ve şu alıntıları yaptı:
- Başlangıçtaki başarıya rağmen, başlangıçta düşük kalorili diyete randomize edilen katılımcıların sadece yaklaşık %7'sinde beş yıl sonra remisyonun devam ettiğini bildiren DiRECT çalışması.
- Çeşitli çalışmalarla kanıtlandığı üzere, davranış değişikliğini ve kilo kaybını uzun vadede sürdürmede karşılaşılan zorluklar.
- Düşük kalorili diyetlerin diyabetin mikrovasküler ve makrovasküler komplikasyon riskini azalttığına dair kanıt bulunmaması.
Tüm nüfus için çözüm değil
Profesör Khunti ayrıca mevcut remisyon tanımıyla ilgili sorunları vurguladı ve GLP-1 reseptör agonistleri ve bariatrik cerrahi gibi müdahalelerden elde edilen verileri sundu.
Bariatrik cerrahi, 15 yıl sonra bireylerin yaklaşık üçte birinin remisyonu sürdürmesiyle umut verici sonuçlar göstermiş olsa da, sert doğası ve ciddi yan etki potansiyeli nedeniyle tüm nüfus için pratik bir çözüm değildi.
Sonuç
EASD Yıllık Toplantısı'ndaki söylem, tip 2 diyabet remisyonunun sağlanması ve sürdürülmesinin karmaşık ve çok yönlü doğasının altını çiziyor. Diyet müdahaleleri ve kilo yönetimi bazı çalışmalarda umut vaat ederken, bu tür yaklaşımların sürdürülebilirliği ve gerçek dünya ortamlarında uygulanabilirliği uzmanlar arasında devam eden tartışma konuları olmaya devam ediyor.
