Sağlık Bakanlığı’nın doktorların çalışma koşullarını düzelten ve maaşlarda yüzde 100’e varan artışlar sağlayan “Beyaz Reformu”nun ardından 6 bine yakın hekim kamuya dönüş için başvurdu. Sağlık sisteminde önemli bir virajın dönüldüğünü belirten Tabip-Sen Genel Başkanı Dr. Ahmet Erçek, düzenleme ile hem özel sektördeki, hem de yurt dışındaki tabiplerin geri döneceğini söyledi.
Kamu hekimliği itibar kazandı
Tabip-Sen Genel Başkanı Dr. Erçek, hekimlere yönelik atılan adımları Yeni Şafak’a değerlendirdi.
Sendika olarak malpraktis davaları, sağlıkta şiddet ve özlük hakları konusunda çalışma yapılması gerektiğini her fırsatta dile getirdiklerini vurgulayan Erçek, “Gelinen noktada birtakım eksikler olsa da önemli kazanımlar elde edildi. Yapılan düzenlemeyle birlikte kamu hekimliği yeniden eski itibarlı günlerine geri döndü” dedi. Kamu hastanelerine dönüşün sürpriz olmadığını kaydeden Erçek, “Hekimler hain değil, sadece çalışma şartlarında iyileştirme istedi. Beklenti karşılanınca kamuya geri dönüşler de kaçınılmaz. Ben esasen yurt dışından da dönüşlerin yaşanacağını düşünüyorum” diye konuştu.
Şiddet yasası önemli bir kazanım
Sağlık sisteminde önemli bir virajdan dönüldüğünü söyleyen Erçek, “Ciddi anlamda yaşanan maaş sorunu, sağlıkta şiddet ve malpraktis gibi sorunlarla ilgili Sağlık Bakanlığı adım attı. İlk olarak sağlıkta şiddetin cezası artırıldı. Kesinleşmiş ceza hükümlerini de kaldırdı. Sağlıkta şiddet başından beri ısrar ettiğimiz biçimde katalog suçlar kapsamına alındı. Mevcut düzenlemeyle birlikte sağlıkta şiddet, tutuklama gerektiren, şiddet uygulayan kişinin gözaltına alınıp bırakılamayacağı suçlardan biri oldu. Bir takım eksikler olsa da önemli kazanımlar elde edildi” dedi.
Maaşlara düzenleme yapıldı
Hekimlerin maaş iyileştirilmesinin önemli adımlardan biri olduğunu belirten Erçek, şöyle devam etti:
“Hekimler ciddi manada geçinemiyordu. Yapılan maaş düzenlemesiyle özellikle ikinci ve üçüncü basamak hastanelerde çalışan kamu hekimleriyle ilgili adımlar atıldı. Performans sisteminden teşvik ödeme sistemine geçildi, döner sermaye alamayan hastanede kalmayacak şeklinde bir düzenleme yapıldı. Burada ilk başta çok eksik vardı ama peyderpey eksikler giderildi. Kısa sürede, üniversitede çalışan asistan hekimler ve mikrobiyoloji alanında çalışan uzman hekimlerle ilgili önemli adımlar atıldı. Şu noktada İlçe Sağlık Müdürlüğü, Toplum Sağlığı Merkezi ve 112 personeliyle ilgili bir takım eksiklikler var. Bunların da en kısa sürede düzeltilmesini istiyoruz. Bir de benim gibi Sağlık Bakanlığı personeli olmayan 3 bine yakın kurum doktoru var, onlarla ilgili de düzenleme bekleniyor.”
Tıbbi sekreter köprü olacak
Şiddetin önlenmesi için idari tedbirler alınması gerektiğini kaydeden Erçek, “Şu anda her hekime, bir tıbbi sekreter alınması yönünde çalışma yapılıyor. İnsanlar doktorla direkt iletişim kurmak yerine bir sağlık çalışanıyla konuşarak derdini anlatabilecek. Bu kişi, hasta ile doktor arasında köprü olacak. Bu da şiddet olaylarını büyük oranda engelleyecek. Kapıda bekleyen hasta, niçin beklediğini bu kişiye soracak. İşlemler hızlanacağı için hekimin muayene edeceği hasta sayısı veya süresi de artacak” diye konuştu.
Alınması planlanan 85 bin sağlık çalışanının da büyük oranda tıbbi sekreterlerden oluşabileceğini söyleyen Erçek, kişilerin şiddet sicilinin doktor tarafından görülebileceği bir uygulamanın da hayata geçirilmesini istediklerini aktardı.
Teşvik maddesi düzeltilmeli
Tabip-Sen Genel Başkanı Dr. Ahmet Erçek, hekimlere uygulanan teşvik kesintisine de değindi: “Yapılan düzenlemede 3 kez uyarı, kınama cezası alan hekimin 3 ay teşvik alamayacağı yönünde bir madde bulunuyor. Bu uygulamanın düzeltilmesi için girişimlerimiz olacak. Anayasa’ya aykırı olan bu uygulamanın iptali için dava açacağız. Sendikal hakkını kullandığı için verilen uyarı ve kınama cezaları sicile zaten işliyor. Bir de maaş kesme cezası verilmesi iki kez cezalandırma anlamına geliyor. Bir suçtan iki kez ceza olmaz.”
Siyasetle işimiz yok
Tabip-Sen’in kurulduğu günden bu yana hekimlerin talepleri doğrultusunda hareket ettiğini anlatan Erçek, “Derdimizin siyaset olmadığını, siyasal bir mesaj verme gayesi taşımadığımızı her fırsatta belirttim. En büyük gücümüz haklılığımızdı, tarafımız hep hukuktan yana oldu. Bizim başka derman arayacağımız, çözüm bulacağımız yer yok. Geçinemeyen yüz binlerce insanın sesi olmak gibi bir misyonumuz vardı. Bunu da hakkıyla yerine getirmek için çaba sarf ettik. Bu mücadeleye omuz veren tüm arkadaşlarım aslında birer kahraman. Çabalarımızı karşılıksız bırakmayan yetkililere, hukuki ve özlük haklar noktasında Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya çok teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.