MEDİMAGAZİN - Yeni bir çalışma, yüksek konsantrasyonlu çamaşır suyu içerenler de dahil olmak üzere popüler hastane dezenfektanlarının Clostridioides difficile (C. diff) sporlarına karşı etkisiz olduğunu ortaya koydu. Yeni dezenfeksiyon yöntemlerine duyulan acil ihtiyacı vurgulayan bu çalışma, antimikrobiyal direnç ve C. diff enfeksiyonlarının küresel etkisine ilişkin endişelerin arttığı bir döneme denk geliyor.
Plymouth Üniversitesi tarafından yürütülen ve 'Microbiology' dergisinde yayınlanan araştırma, klinik ortamlardaki bireylerin, etkisiz dezenfeksiyon yöntemleri nedeniyle farkında olmadan bu süper bakteriye yakalanma riski altında olabileceğini gösteriyor. Antimikrobiyal direncin (AMR) artmasıyla birlikte çalışma, C. diff sporlarının dezenfekte edilmesine yönelik alternatif stratejilerin belirlenmesi ve böylece klinik ortamlardaki bulaşma zincirinin kırılması için acil araştırma yapılması çağrısında bulunuyor.
Her yıl dünyada milyonlarca kişiyi enfekte ediyor
Plymouth Üniversitesi'nde Moleküler Mikrobiyoloji alanında Doçent olan Dr. Tina Joshi çalışmaya liderlik etti. Araştırma, süper bakterilerin insan sağlığına yönelik artan tehdidinin altını çizmekte ve C. diff sporlarının şu anda kullanılan ve önerilen aktif klor konsantrasyonlarında dezenfeksiyona dayanma direncini vurguluyor. Bu çalışma, mevcut dezenfeksiyon protokollerinin etkinliğini sorgulamakta ve bakteriyel evrimle uyumlu yöntem ve kılavuzlara duyulan ihtiyacı vurguluyor.
C. diff, ishal, kolit ve diğer bağırsak komplikasyonlarına neden olan ve her yıl dünya çapında milyonlarca kişiyi enfekte eden bir mikroorganizmadır. ABD'de yılda yaklaşık 29.000, Avrupa'da ise yaklaşık 8.500 kişinin ölümüne yol açarak önemli bir sağlık sorunu teşkil etmektedir. Araştırma ayrıca, Birleşik Krallık'ta COVID-19 pandemisi başlamadan önce bile C. diff enfeksiyonu görülme sıklığının artmakta olduğunu göstermektedir.
Dezenfektana maruz kalmaları bir şey değiştirmedi
Çalışma, C. diff sporlarının hastanelerde yaygın olarak kullanılan bir dezenfektan olan farklı konsantrasyonlardaki sodyum hipoklorite tepkisini test etmeyi içeriyordu. Sporlar cerrahi önlüklere ve hasta önlüklerine uygulanmış ve taramalı elektron mikroskopları altında incelendi. Dezenfektana maruz kalmalarına rağmen sporlarda önemli bir morfolojik değişiklik gözlenmedi, bu da sporların yüksek toleranslı olduklarını ortaya koydu.
Dr. Joshi, bu sporlar ve dezenfektanlar arasındaki etkileşimin anlaşılmasının, C. diff enfeksiyonunun yönetilmesi ve sağlık hizmeti ortamlarındaki enfeksiyon yüklerinin azaltılması açısından önemini vurguluyor. Bununla birlikte, C. diff içindeki biyosit toleransının tam kapsamı ve antibiyotiklere karşı olası eş toleransı hakkında sorular devam ediyor.
Bu çalışma, hastanelerdeki mevcut dezenfeksiyon uygulamalarının etkinliğini sorgulamanın yanı sıra, özellikle artan antimikrobiyal direnç karşısında, C. diff gibi süperböcek tehdidiyle mücadele etmek için yeni dezenfektanların ve stratejilerin geliştirilmesine duyulan acil ihtiyacı da vurguluyor.
