Şırnak Devlet Hastanesi’ne yaklaşık 6 ay önce kurulan Nükleer Tıp Polikliniği’nde Gamma kamera cihazı ile kalp, tiroid ve böbrek gibi organların çalışma durumunu, anatomisini, fizyolojisini ve patolojisini göstermek için görüntüleme yapılarak hastalık tanısı, tedavinin yönlendirilmesi ve hasta takibi yapılıyor.
Poliklinikte ayrıca tiroid sintigrafi, kalp sintigrafi, böbrek sintigrafi ve tüm vücut kemik sintigrafi çekimleri de yapılıyor. Polikliniğin açılmasıyla hastaların çevre illere olan bağımlılığı azalırken, kalp krizi ölümlerinde de, erken teşhis ve tedavilerle azalma yaşandı.
‘En fazla kalp rahatsızlığı olanlar başvuruyor’
Nükleer Tıp Uzmanı Dr. Seçkin Bilgiç, polikliniğine en fazla kalp rahatsızlığı olan hastaların başvurduğunu belirterek, “Geçtiğimiz ay 220 kişi kalp sintigrafisi için başvurdu. Bu hastaların yüzde 30’unda kritik koroner darlıkları tespit edip kardiyologlara yönlendirdik. Hastanemizin koroner anjiyo ünitesinde bunları anjiyo ile tedavi ettiler ve stentleri takıldı. Bizler burada orta riskli kalp hastalarının kalp krizi geçirmeden tarafımıza başvurmasını ve kalp krizinin yaratacağı ölümcül etkiden korunmasını sağlıyoruz. Hastalar kalplerinde bir zarar görmeden tedaviye ulaşmış oluyorlar.
Bu imkanlar uzun yıllardır büyükşehirlerde mevcut. Ancak Şırnak gibi ülkenin uzak bir köşesinde bu imkana bu kadar fazla hastanın erişmesi beni de gururlandırdı. Çeşitli hastaneler randevu vermekte zorlananınca daha önce Şırnaklı hastalarımız il dışında randevu ararlarken bunun şimdi tam tersi çevremizdeki büyük illerden geçtiğimiz hafta çok sayıda hasta başvurdu ve biz onlara yardımcı olduk. Merkezimiz il dışından hasta kabul etmeye başladı.
Her göğüs ağrısı kalp rahatsızlığı değildir. Burada orta riskli hastaları kabul ediyoruz genelde. Arada bir göğüs ağrısı olan, arada bir nefes darlığı olan doğrudan kesin kalp hastasıdır denilmeyen bir grup hasta var. Bu hastaların doğru bir şekilde değerlendirilip gerek olanlara anjiyo yapılması önemli bir parametre. Biz bu hastaların yüzde 30’unda kritik darlıklar bulduk. Kritik darlıklar er ya da geç o hastanın kalp krizi geçirmesine neden oluyor ve merkezimizde o hastalara anjiyografi yapıldı.
Sıcak bir bölgedeyiz. Özellikle yaz aylarındaki sıcaklık kalp krizlerini tetikleyebiliyor. Hareketsiz bir hayat var. Belli bir yaşın üstündeki insanlar yürüyüş yapamıyorlar. Bir diğer durumda yoğun tütün kullanımı var bölgede. Hasta anamnezlerinde ülke ortalamasının üstünde bir tütün kullanımı görüyoruz. Bunların üzerine yağlı yemekler ve hayvansal gıdaların yoğun tüketilmesi ortaya konulunca oran iyice artıyor” ifadelerini kullandı.
"Buraya geldiğimden beri radyasyon iznimi kullanmadım"
Radyasyon iznini vicdanen kullanmadığını ve izne çıkması durumunda kalp hastalarının güçlük yaşadığını vurgulayan Bilgiç, “Buraya geldiğimden beri yasal hakkım olan radyasyon iznimi kullanmadım. Çünkü geldiğimden beri çok yoğun kalp hastası başvuruyor ve kalp hastaları uzun vadede bekleyecek hastalar değil. Bizim bir aylık radyasyon iznimiz var. O izne bilerek, isteyerek, vicdanen ben çıkmadım. Çünkü bir aylık bir sürede bazen bir kalp hastası bekleyemiyor ve kalp krizi geçirerek acile geliyor.
Bizim burada verdiğimiz en yüksek ilaç dozu bile standart bir akciğer tomografisinden daha fazla değil. Bir akciğer tomografisiyle eş değer radyasyon veriyoruz. Ancak ismimiz nükleer tıp olunca hastalar zarar göreceklerinden korkuyorlar ister istemez. Bir hekim olarak görevim, hastaların zarar görmeyeceği, en düşük radyasyon dozları ile onlara görüntüleme yapmak. Bu anlamda sırf ismimiz nükleer tıp diye korkan bir hastamızın tetkike gelmeyip birkaç hafta sonra neden gelmedi diye aradığımda, kalp krizi geçirip vefat ettiğini öğrendim. Bu beni oldukça üzdü.
İki haftalık bir süre bile bu olay için çok geç olabiliyor. O yüzden geldiğimden beri tüm hastalarımızın en geç bir hafta içerisinde kalp görüntülemelerini tamamlıyorum. Böbrek hastalarımızda ortalama 10 günlük bir periyotta bu tetkike erişiyorlar şu anda” diye konuştu.
"Bazen 6 ay randevu veriyorlardı"
9 yaşındaki kızı Aylin’in tedavisi için Silopi’den Şırnak’a gelen İrfan Tanrıkulu da şunları söyledi:
“Kızımın 1 yaşından beri guatr şikayeti vardı. Defalarca Diyarbakır ve başka illere gittik. Bir türlü iyileşmedi, şimdi Silopi’den buraya geldim. Kolay kolay bu testi yaptıramıyorduk. Hocalarımız sağ olsunlar bize yardımcı oldular. Aynı gün yaptık. Şu an sonucunu aldık. İstediğim zaman Diyarbakır’a gidemiyorduk. Ben çalışıyorum ve izin almadan çıkamıyordum. Bazen eşim tek başına gidiyordu. 2-3 saat yol gidiyordu. Ertesi gün gelip bir hafta sonra tekrar gidiyordu. Bazen 6 ay randevu veriyorlardı. Şu anda da buraya geldik, aynı günde yaptık, mutluyuz.”