Medimagazin logo

Sezaryende unutulan gazlı bezler 6 ay sonra çıkartıldı

İzmir'de karın ağrısı şikayetiyle hastaneye başvuran Şule Ayşe Erhan, sancıların 6 ay önce sezaryen sırasında unutulan gazlı bezlerden kaynaklandığı tespit edilince yeniden ameliyata alındı.
Sezaryende unutulan gazlı bezler 6 ay sonra çıkartıldı
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

İzmir'de karın ağrısı şikayetiyle hastaneye başvuran Şule Ayşe Erhan, sancıların 6 ay önce sezaryen sırasında unutulan gazlı bezlerden kaynaklandığı tespit edilince yeniden ameliyata alındı.

Kiraz ilçesine ailesini ziyaret eden Erhan (36), artan karın ağrıları üzerine sağlık memuru ağabeyi Halil Karakulak ile Ödemiş Devlet Hastanesine gitti. Üroloji servisinde böbrek taşı şüphesiyle muayene edilen Erhan'ın karnında yapılan ultrason ve tomografi sonucunda 2 yabancı cisim tespit edildi.

Genel cerrah Adem Yücel tarafından ameliyata alınan Erhan'ın karnından 2 gazlı bez çıkarıldı. Erhan'ın 6 ay önce İzmir Tepecik Araştırma Hastanesinde sezaryenle ikinci çocuğunun doğumunu gerçekleştirdiği öğrenildi.

Ağabey Karakulak, sezaryen sırasında gazlı bezlerin unutulduğunun ortaya çıktığını belirtti.

Kardeşinin bir süre daha hastanede müşahede altında kalacağını aktaran Karakulak, "Şu an için önceliğimiz kardeşimin bir an önce sağlığına kavuşması. Kardeşimi hastaneden çıkardıktan sonra bu ihmali yapan kişiler hakkında suç duyurusunda bulunacağız." dedi.

İzmir İl Sağlık Müdürü Bediha Salnur ise hastanın durumunu yakından takip ettiklerine dikkati çekerek "Ameliyatın ardından hastamızın genel sağlık durumu gayet iyi. Serviste tedavisine devam ediliyor. Hastamızın doğumdan sonra karnında unutulan gazlı bezlerle ilgili soruşturma başlatacağız." diye konuştu.

malpraktis
gazlı bez
sezaryen
Yorum (5)
ismail yetenek
Allahtan,çarşaf nevresim falan unutmamışlar..
7
Cevapla
metin
cerrah olmayanlar bu durumu algılayamaz..İsmail yetenek isimli arkadaş sen doktor değilsin ki bu durumu algılayamazsın
42
Cevapla
Mustafa D.
Sağlıkta dönüşüm projesi denilen neoliberal köleleştirme esasen bir sistemik MOBBİNGTİR. Devlet tüm sağlık personeline karşı SUÇ işlerken mesleğimiz defansif tıp uygulamalarına kayarak itibarını da yitirdi. Sağlığımızdan ve iş sağlığı ve güvenliğimizden olduk. Yetmiyormuş gibi uygunsuz çalışma şartlarından doğan yan etkiler "malpraktis" diye sırtımıza yıkıldı. Uykusuz veya hızlı çalışmaya zorlanan DİNLENMEMİŞ bir cerrahın, hastasının içinde tampon unutması İŞVEREN'in önlem almaması sebebiyle oluşan bir İŞ KAZASIDIR. Hiçbir hekim günde 150 hasta bakıyorum diyememeli, bu da bir SUÇTUR (Görevi kasıtlı ihmal, asgari süre denetim altına alınmıyor). 10. seneme gireceğim meslek hayatımda T.C. Sağlık Bakanlığı'na bağlı hastanelerin acil servislerinde; pratisyen hekim ve araştırma görevlisi unvanları ile çalıştım. Şu an acil tıp uzmanı olarak çalışmaktayım. Yaptığım iş çok tehlikeli sınıfında olmasına rağmen "Anayasal Eşitlik" ilkesine aykırı biçimde işyerimde sürekli işyeri hekimliği ve ISG uzmanı hizmetlerinden yararlanmam 1 Temmuz 2017 tarihli ve 30111 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan bir kanun ile engellenmektedir. İşverenim ise mevzuatlardaki boşlukları kullanarak bana 10 yıldır kesintisiz ekonomik güdülemeli bir çalışma sistemini dayatarak (performans sistemi) fiziksel ve psikolojik mobbing yapmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği açısından gerekli önlemleri inatla almamaktadır. 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası'ndan doğan yükümlülükler de işverenim tarafından yerine getirilmemektedir. 10 yıldır devamlı bir şekilde 24-32 saat ve kesintisiz çalışmaya maruz bırakılarak işkenceye uğradım. Kesintisiz çalışma süremin pilotlardaki gibi en fazla 14 saat ile sınırlandırılmasını ve daha fazla işkence görmemek istiyorum. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 178. maddesine istinaden başhekimlerin takdirine bırakılan "kamu yararına" nöbet izinlerinin kullandırılmaması hakkının "insanlık namına" kaldırılmasını istiyorum. Mevcut kanun Anayasa madde 14 ve 90'a aykırı yorumlanarak haftalık çalışma saatlerimizin sürekli bir biçimde 80 saat ve üzeri hale gelmesine sebebiyet vermektedir. Tüm Türkiye'de özellikle asistan hekimlere uygulanan bu ayrımcılık sebebi ile intiharlara giden süreçler yaşanmaktadır. Bu çalışma sistemi içselleştirilmiştir. 24 Saatlik işkence yetmiyormuş gibi üzerine eğitim adı altında bir 8 saat ilave işkence daha görmekteyiz. Bu da toplamda 32 saat kesintisiz çalışmaya sebebiyet vermektedir. Sağlıkta şiddeti engelleyici mevzuatlara uyulmadığı gibi iş kazası bildirimi de SGK'ya yapılmamaktadır. Suç unsurlarını idari olarak tespit ettirmem için gerekli soruşturma izinlerini de alamadığımdan hukuki yollardan temel hak ve hürriyetlerimi kullanmam imkansız hale getirilmektedir. Avrupa Birliği Mahkemesi'nin 03.10.2000 tarihli SİMAP, 09.09.2003 tarihli JAGLER ve 11.01.2007 tarihli VOREL kararında, hekimlerin nöbetler dahil haftalık çalışma sürelerinin en çok 48 saat olabileceği belirtilmiştir. Biz yarış atı değiliz, bilim insanıyız. Hastalar da müşteri değildir. Sağlıkta şiddet bir İŞ KAZASIDIR. Kasıt yoksa malpraktis yoktur; hakim ve savcılarda olduğu gibi İŞ KAYNAKLI ZARAR veya İŞ KAZASI vardır.
25
Cevapla
süzer
yoğun iş yükü..performans...sağlık çalışanını aşırı yoruyor...çevremdeki dr arkadaşlarımın hepsinde yorgunluk gözlemliyorum...cerrahi branşlarda bu dahada artıyor...daha az sayıda işlem bu tip sorunlara neden olmayacaktır...gecmiş olsun...
8
Cevapla
metin
süzer kardeşim sen de bilmeden yorum yapmışsın..bu durumun yorgunlukla alakası yok...diş hekimisin lütfen bir cerrahla konuş...
5
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir