Yöre, yaptığı konuşmada, müzikle terapi uygulamasının çocuk, ergen, yetişkin ve yaşlılarda olmak üzere ayrı planlar halinde hastanın ihtiyacına göre düzenli bir şekilde uygulanması gerektiğini belirtti.
Hastanın verdiği tepkilerin gözlemlenmesi ve kimi zaman müziğin olumsuz etkileri de düşünülerek müzikle terapi uygulamasının hassas bir şekilde takip edilmesi gerektiğini söyleyen Yöre, müziğin hastayı rahatsız etmeyecek şekilde ses seviyesinin ayarlanmasının da önemine dikkati çekti.
Yöre, şunları kaydetti:
"İlk olarak ilkel kabilelerde büyücü veya şaman denilen kişiler tarafından kötü ruhları uzaklaştırmak için sesin, ritmin, müzik ve dansın etkisiyle uygulanan müzikli terapi, Antik Yunan, Roma, Çin, Eski Mısır, Avrupa ve Orta Doğu kültürlerinde de farklı şekillerde uygulanarak bugüne geldi. Türk müziğindeki bazı makamların psikolojik etkileri ve bazı hastalıkları iyileştirdiği yaklaşık 9. yüzyıldan beri gelen tarihsel bir bilgi olarak varolmaktadır. Müzik tek başına hiçbir hastalığı ortadan kaldıramaz ancak birçok hastalığın tedavisinde de kullanılabilir."
Seminere, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.