Sağlıkta şiddetin nedenlerinde biri "iletişim eksikliği"

Uzmanlar, araştırmalara göre, sadece doktorların yüzde 78'inin şiddete uğradığına dikkat çekerek, şifa dağıtılan kurumlarda şiddetin önlenmesi için 'sağlıklı iletişim anabilim dalı' kurulması gerektiğini belirtiyor.

Malatya İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cengiz Yakıncı, hizmet sektöründe etkili diyalog hareketinin, müşterilerle satış temsilcisi arasında oluşabilecek sorunları ortadan kaldırdığını belirtti.

Prof. Yakıncı, insan merkezli bir hizmet üretim alanı olan sağlıkta, tıp çalışanları ile hasta-hasta yakını etkili iletişim kurulmasının önem kazandığının altını çizdi. Yakıncı, şöyle dedi:

'Son yıllarda basından sıklıkla takip ettiğimiz, sağlık personeline yönelik şiddet olaylarına bakıldığında, bunun yine iletişim kopukluklarından meydana geldiği görülmektedir. Araştırmalara göre, sadece doktorların yüzde 78'inin sözlü veya fiziksel şiddete maruz kaldığı belirtilmektedir. Üzülerek takip ediyoruz ki bu şiddet olayları, sağlık alanında çalışan insanların yaşamlarını ciddi anlamda tehdit etmektedir. Öyle ki şiddetin zirve yaptığı hastanelerin acil bölümlerini, artık doktorlar tercih etmez olmuş ve bu yüzden acil tıp bölümleri, Tıpta Uzmanlık Sınavı'nda en düşük puanla girilen tıp bölümlerinden biri hâline gelmiştir. Şüphesiz ki yaşanan tüm sosyal olaylar girift birçok faktörün bir araya gelmesi ile vuku bulmaktadır, ancak inanıyorum ki bu şiddet olaylarının önemli bir kısmının nedeni iletişim kazalarıdır. Sağlık gibi insan hayatının merkeze alındığı bir çalışma alanında, geniş anlamda sağlık personeli-toplum, özel anlamda sağlık personeli- birey iletişimin sağlıklı ve etkili kurulması, iki tarafın da memnuniyeti ve hedeflenen ortak amaçlara ulaşması açısından oldukça önemli ve önceliklidir.'

TIP FAKÜLTELERİ İÇİN ÖNERİ

Hastanelerde şiddet görüntülerinin önlenmesi için iletişime önem verilmesi gerektiğini vurgulayan Yakıncı, tıp fakültelerinde sağlıklı iletişim ana bilim dalı kurulmasını önerdi.

Yakıncı, şöyle devam etti: 'Bu kadar öneme haiz olan bir konu olmasına karşın pratikteki uygulamaya bakıldığında sağlıkla ilgili eleman yetiştiren tıp, diş hekimliği, eczacılık, hemşirelik gibi fakültelerde 'sağlık iletişimi' adı altında bir anabilim dalının bulunmadığı görülmektedir. Hâlbuki sağlıkla ilgili tüm mesleklerin ana objesi insandır. Hastalar, kısaca sağlıkçı diye nitelendirebileceğimiz bu meslek grubuna mensup insanlara, hiç kimseye açamadıkları dertlerini açmaktadırlar. Sağlık personeli bir bakıma hasta ailesinin bir ferdi gibi olmaktadır. Hastalıkların tedavisinde moral ve motivasyonun, psikolojik rahatlığın önemi de düşünüldüğünde sağlık iletişiminin önemi bir kez daha anlaşılmaktadır. Hasta ve sağlık personeli arasındaki önyargıların aşılabilmesi de ancak etkili bir sağlık iletişimi ile sağlanabilir.'