ANKARA-Avrupa Komisyonu Sağlık ve Tüketici Genel Müdürlüğünün desteğiyle hazırlanan ''Sağlık Sistemlerinin Krize Hazırlık Değerlendirmesi Raporu-Türkiye'' Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Bölge Ofisi tarafından Etlik İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesinde düzenlenen programla açıklandı.
Rapor, Türkiye'deki sağlık sisteminin hazırlık düzeyini tarif etmekte ve nedeni her ne olursa olsun krizlerle başa çıkmak için mevcut düzenlemeleri değerlendiren kapsamlı rapor serisinin ilkini oluşturuyor.
Türkiye'deki risk önleme ve zarar azaltma girişimlerinin de incelendiği raporda, Sağlık Bakanlığının kriz süreçlerine ilişkin hazırlık planlamasını kesintisiz bir süreç haline getirdiği ve bunu politik kararlılıkla güçlendirdiği belirtiliyor.
Raporda, Türkiye'nin bu alanda diğer ülkelere örnek olabileceği vurgulanıyor.
-''RAPOR, DSÖ VE AB KOMİSYONU İLE İYİ BİR İŞBİRLİĞİNİ GÖSTERİYOR''-
Bakan Akdağ, burada yaptığı konuşmada, sağlık sistemlerinin krize hazır olmasının özelde bir ülke için genelde dünya için çok önemli olduğunu belirterek, insanların kendilerini en aciz hissettiği anların kriz dönemleri olduğunu söyledi.
Zaman zaman ülkelerin de kriz dönemlerinde aciz kaldığını ifade eden Akdağ, 1999 depreminin ardından müdahalede gecikme yaşandığı eleştirisini yaptı.
Dünyanın en gelişmiş ülkelerinden Japonya'da yaşanan deprem ve tsunami felaketinde de çok büyük sıkıntılar yaşandığını anlatan Akdağ, ekonomik durumu, sosyal gelişmişliği ileri olmayan ülkelerde yaşanan depremlerde durumun daha da ağır olduğuna işaret etti. Akdağ, ''Yüce Allah'tan hem Türk toplumunu hem de tüm insanlığı bu tür krizlerden korumasını temenni ediyorum. 'Allah, hekime düşürmesin ama hekimsiz de bırakmasın' denir. Bu krizler için de böyledir. O nedenle, 'Allah kriz vermesin, ama kriz anında da hazırlıksız yakalanmayı nasip etmesin' diyorum'' dedi.
Hazırlanan raporun çok önemli olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
''Rapor, DSÖ ve Avrupa Birliği (AB) Komisyonu ile iyi bir işbirliğini gösteriyor. Kendisi, sistematik açıdan yapısal dönüşümünü iyi tamamlayan bir ülke ile uluslararası örgütlerin işbirliğini ortaya ne kadar önemli ve ders alınabilecek sonuçlar koyabileceğini de gösteriyor. Hazırlanan rapor, sadece Türkiye için değil dünya için de bir örnek niteliğindedir.
Biz, Sağlıkta Dönüşüm Programı'nda afetlere hazırlık konusunda da inanılmaz mesafe katettik. Artık Türkiye, herhangi bir afete, bir sağlık krizine hazırlık noktasında, dünyanın en gelişmiş ülkelerden birisi olduğunu iftiharla ifade edebilir. Alt yapımızla ve organizasyon kabiliyetimizle ve özellikle bu işe gönüllü olan 4 bine yakın çok iyi eğitim almış Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi (UNKE) grubumuzla iftihar ediyoruz. Bu kolay olmadı, bunun için çok ciddi çalışma gerekti. Elbette politik kararlılık gerekiyordu ve başta Başbakanımız olmak üzere hükümetin ciddi desteği gerekiyordu. Ben, özellikle UNKE gönüllülerine teşekkür etmek istiyorum.''
-''EKONOMİK KRİZLERDE, SAĞLIKTA AYRILAN PAY AZALTILMAMALIDIR''-
Akdağ, DSÖ yöneticilerine ve yönetime katkı vermesi gereken dünya liderlerine seslenerek, birçok ülkenin bu konuda Türkiye gibi önemli hazırlıkları ve başarılı ekipleri olduğunu, ancak çok büyük bir kriz halinde diğer ülkelerden gelecek yardımlara ihtiyaç duyabildiğini belirterek, ''Bunun için Uluslararası Sağlık Tüzüğü'nün geliştirilmesine hepimiz çok ciddi katkı vermeliyiz. Türkiye olarak biz bu katkıya hazırız'' diye konuştu.
Kriz dönemlerinde koordinasyonunu önemine değinen Akdağ, şunları kaydetti:
''Ben, bu tüzük ve koordinasyon çalışmalarında DSÖ'nün biraz daha fazla rol almasını gerektiğine inanıyorum. Örneğin, Türkiye olarak herhangi bir ülkede kriz olduğunda buna iki saat içinde yardım edebilecek hale gelebiliyoruz. Fakat bazen saatlerce, hatta günlerce bu ülkelerden formal bir yardım talebinin gelmesi ve prosedürlerin tamamlanmasını beklemek durumunda kalıyoruz. Bazen, pasaport ve vize meselesi bile önümüze engel olabiliyor. Böylesi bir durumda pasaporttan ve vizeden nasıl bahsedilebilir?
Dolayısıyla DSÖ, bu hususta kesinlikle yüksek bir inisiyatif koymalı ve yardıma ihtiyacı olan bir ülkeye süratle yardımın gitmesini sağlamalıdır. Zaman zaman böyle bir krize uğrayan bir ülkenin, krizin şoku içinde ne kadar yardıma ihtiyacı olduğunu bile keşfedemediğini görüyoruz. Oysa, bu krizlerin ilk saatlerinin çok önemli olduğunu biliyoruz. Bu nedenle, krizlere uluslararası yardım konusunda hızlı müdahale için mutlaka DSÖ bir yöntem geliştirmeli ve bizler de bu yönteme katkı sağlamalıyız.''
Akdağ, hangi kriz olursa olsun, özellikle ekonomik krizlerin, sağlığa ayrılan parayı ve sağlığa verilen önemi kesinlikle azaltmamasını isteyerek, bireyin ya da toplumların asla tahammül edemeyeceği konunun ''sağlık hakkı'' olduğunu söyledi.
Dünyada son zamanlarda meydana gelen ekonomik krizin, birçok ülkenin sağlığa ayrılan bütçede kısıtlamaya gitmesine yol açtığına işaret eden Akdağ, ''Şükür ki Türkiye'nin bu ekonomik krize de dayanıklılığı çok yüksekti ve biz sağlık açısından bu anlamda olumsuz etkilenmedik'' diye konuştu.
-''SİYASİ SEBEPLER TÜRKİYE'NİN AB'YE GİRİŞİNİ GECİKTİRMEMELİDİR''-
Akdağ, AB'ne de gönderme yapmak istediğini dile getirerek, Türkiye'nin AB'ye aday bir ülke olduğunu ve bu konuda çok ciddi çalışmalar yaptığını anımsattı.
''Birtakım siyasi sebeplerin Türkiye'nin önünü tıkadığını'' ifade eden Akdağ, görüşlerini şöyle aktardı:
''Sadece kriz konusunda hazır olan bir ülke değiliz. Türkiye, gerçekten bugün Avrupa medeniyetinin ortaya koyduğu değerlere sahip çıkan ve bunu yaşatan en güçlü ülkelerden biri durumundadır. Dolayısıyla, Türkiye'nin bir an önce AB'ye girmesi, bir taraftan Türk insanı için yararlı olurken, öte yandan AB için de çok yararlı olacaktır. Bu, karşılıklı alma-verme mekanizmasıdır.
AB'nin Türkiye'ye katacağı her ne ise, bugün Türkiye'nin potansiyelinin Avrupa'ya katacağı bununla benzeşmektedir. Dolayısıyla, siyasi sebepler Türkiye'nin birliğe girişini geciktirmemelidir. Son iki senedir önümüzde böyle engeller çıkıyor. Bu AB için de büyük bir kayıptır.''
Sağlık Bakanı Akdağ, DSÖ'ye ''Siyasi bir takım olaylardan uzak ve insanlığa hizmet noktasında sağlığın herkesin hakkı olduğunu bilen bir kuruluş olarak, bugüne kadar yaptığı çalışmalar ve işbirliği için kutluyorum'' sözleri ile teşekkür etti.