DİYARBAKIR'da yabancı sermaye ortaklığıyla faaliyetini sürdüren ve 213 diyaliz hastasının ayakta tedavi gördüğü özel diyaliz merkezi, bir skandalla gündeme geldi.
Merkezdeki diyaliz ünitelerinde tedavi gören hastalardan 88'ine ciddi bir klinik seyri olan Hepatit C virüsü bulaştığı ortaya çıktı. İl Sağlık Müdürlüğü enfeksiyon hastalıkları uzmanları, merkezden düzenli olarak gönderilen bilgi formları üzerinde yaptığı incelemede, son iki ay içinde Hepatit C virüsü bulaşan hasta sayısında belirgin bir artış olduğunu gözledi. Hepatit C taşıyan hasta sayısı ekim sonu itibarıyla 66 iken bu sayı kasım ayında 88'e yükselince yetkililer de harekete geçti.
Diyarbakır İl Sağlık Müdürlüğü'nün resmi verilerine göre halen Diyarbakır'da biri özel olmak üzere üç sağlık kuruluşunda diyaliz hizmeti veriliyor. Hemodiyaliz cihazı ve yatak kapasitesi 47 olan Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde 77 hastaya (Diyarbakır'daki diyaliz hastalarının % 20'si) 9890 seans hemodiyaliz uygulanırken (Diyarbakır'da yıl içinde gerçekleşen diyaliz seansı toplamının % 23'ü) Hepatit C hastalığı bulaşması nedeniyle medyanın gündemine gelen özel merkezde yıl içinde 207 hastaya (Diyarbakır'daki diyaliz hastalarının % 55'i) 25.576 seans (Diyarbakır'da yıl içinde gerçekleşen diyaliz seansı toplamının % 60'ı) hemodiyaliz uygulanmış. Tıp Fakültesi'ndeki hemodiyaliz merkezinin yaklaşık üç katı hasta kapasitesi olan bu özel merkezde yalnızca 1 uzman hekim hizmet verirken, tıp fakültesindeki diyaliz merkezinde 3 uzman hekimin görevli olması dikkat çekiyor. Diyarbakır'da ortaya çıkan bu olay başta özel diyaliz merkezleri olmak üzere tüm diyaliz merkezlerinin standartlarının etkin biçimde denetlenmesine ilişkin bir sorun olduğunu göz önüne seriyor.
YÜKSEK KÂR VE DENETİMSİZLİK
Diyarbakır'da hemodiyaliz hizmetlerinin % 60'ı özelleştirilmiş durumda. Tamamına yakını geri ödeme kurumlarınca finanse edilen ve yarım katrilyonu aşan cirosu olan diyaliz hizmeti alanında Diyarbakır'da olduğu gibi Türkiye genelinde de özel sektör hâkimiyeti var.
Türkiye'de 2005 yılında hemodiyaliz cihaz sayısı 8646. Bunun 4616'sı (% 53'ü) özel merkezlerde bulunuyor. Diyalize giren 33.487 hastanın 20.691'i (% 62'si) özel diyaliz merkezlerinde tedavi oluyor.
Özel sağlık sektörü açısından yürüyen bant sistemine benzer özellikler taşıyan; hemodiyaliz, kalp cerrahisi, görüntüleme hizmetleri ve göz hastalıkları cerrahisi gibi hizmetler yüksek kâr potansiyeli nedeniyle cazip girişim alanları olarak görülüyor. Ancak özel sağlık girişimcileri, hasta potansiyelini göz önüne alarak talep yoğunlaşmasının olduğu bölgelerde ve illerde faaliyet göstermeyi tercih ediyor. Bu hizmet alanlarının kamu sağlık hizmeti olmaktan çıkartılarak piyasalaştırılmasında temel sorunlardan biri de denetim eksikliğinin rol oynadığı hizmet sunumunun kalite ve standartlarının yetersizliğidir. Sunucuların kâr amacıyla sunduğu hizmeti kabartarak arzın talep yaratmasının (suplier induced demand) engellenememesi de önemli bir sorundur.
Sağlık hizmetleri, piyasanın kâr anlayışına terk edilmemesi gereken alanların başında gelmektedir. Sağlığa bütüncül bir bakış açısıyla yaklaşmak gerekir, onu parçalayarak piyasa için cazip olan hizmet alanlarında özelleştirmenin her derde deva olduğu savı ise koskoca bir küresel yalandır.
Dr. Mehmet ALTINOK-Tıp Kurumu Başkanı
Yalçın Bayer-Hürriyet