Üreme tıbbında yaşanan gelişmeler tüp bebek uygulamalarında da kendini gösteriyor. Tüp bebek uygulamasında ailenin de şartlarına dikkat çeken Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Tavmergen konu ile ilgili yazılı açıklamasında gelişmiş dünyada hem anne hem de baba yaşları giderek artma eğiliminde olduğunu belirterek ” Baba yaşının Klinefelter sendromu ve akondroplazi veya cücelik gibi nispeten nadir görülen genetik rahatsızlıklarda bir faktör olarak uzun zamandan beri kabul görmüştür. Ancak son yıllarda yapılan araştırmalar otizm ve şizofreni gibi risklerin de baba yaşına bağlı olarak ortaya çıkabileceğini gösteriyor. 35 ya da daha büyük yaşta çocuk sahibi olan kadınların “ileri anne yaşı” olarak tanımlanmasına karşın babalar için böyle bir kriter belirlenmemiştir. “ dedi.
En doğru risk değerlendirmesinin hem anne hem de baba katkısını hesaba katarak annenin ve babanın toplam çağına göre ayarlanacağını kaydeden Prof. Dr. Tavmergen “ İleri baba yaşı, yarık dudak ve damak gibi çocukluk çağı koşulları için bir risk faktörüdür. Öte yandan, çocukluk çağı kanserleri, doğuştan kalp kusurları da ortaya çıkabilmektedir. ile otizm, şizofreni, epilepsi ve bipolar bozukluk gibi nöropsikiyatrik durumları da etkilediği yapılan araştırmalarda orta konulmaktadır. “ ifadelerini kullandı.
Baba yaşının üremeye etkileri
Üreme başarısındaki kadın rolü hakkında erkeklerden çok daha fazla şey bilindiğini ve ileri anne yaşının geleneksel olarak 35 yaşından büyük olarak tanımlandığını belirten Prof. Dr. Tavmergen “Maternal yaş için bu tanım, kadınların gebe kalma süresini uzatmanın yanı sıra gebe kalma süresini uzatan uzun bir süre gösterdikleri için de belirlenmiştir. İleri anne yaşı kavramı 'yumurtalık yaşlanması' ile eşanlamlıdır ve düşük oosit sayıları ve kalitesi ile ilişkilidir; Her ikisi de daha düşük üreme başarısına yol açar.
Yukarıda detaylandırılan çalışmalardan bazıları, semen hacmi, sperm motilitesi ve sperm konsantrasyonu da dahil olmak üzere sperm parametrelerinin erkek yaşı olarak azaldığını göstermektedir. “ ifadelerini kullandı.
Olumsuz etkinin daha fazla kanıtının tanımlandığı gebe kadınlara yönelik gözlemsel bir çalışmaya atıf yapan Prof. Dr. Tavmergen “Erkeğin yaşı 45’e geldiğinde hamileliğe ulaşma süresinde beş kat artış gözlenmiştir. Diğer çalışmalar benzer etkiler göstermiştir. Kadınların otuzlu yaşların sonuna geldiklerinde, erkek yaşının gebelik başarısında önemli bir faktör haline geldiği görülmektedir. Baba yaşının 35’den yüksek olması 30 yaşındaki bir erkeğe kıyasla yüzde 50 daha düşük hamilelik oranı ile ilişkilidir.
Baba yaşı ve tüp bebek tedavi başarısı ilişkisi
Ege Üniversitesi Aile Planlaması – İnfertilite Araştırma ve Uygulama Merkezi Koordinatörü Prof. Dr. Tavmergen; baba adayında sperm sayısının düşük olması veya testisten sperm alınmasının, kadının yaşından bağımsız olarak düşük hızlarında artışa yol açtığını belirtti.
Babanın yaşının 50’nin üstünde olması tüp bebek başarısızlığını artıran ayrı bir faktör olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tavmergen şunları ekledi:
“Babada pıhtılaşmaya eğilim olması, anne adayında da var olması durumunda bu sefer bebekte de pıhtılaşmaya eğilim oluşmasına yol açmaktadır. Bu durumda annenin kan sulandırıcı kullanması yeterli olmayabilir.
Babanın sigara içmesi ve folik asit düzeylerinde düşüklük olması da annenin başarılı gebelik geçirmesini engellemektedir.
Erkek germ hücrelerinin olgunlaşması sırasında kromozomal anormalliklerin ve mutasyonların birikmesinin, baba yaşını ilerleterek belirli koşullardaki riskleri arttırmasından sorumlu olduğu düşünülmektedir. 36-57 yaşlarındaki erkeklerin spermindeki DNA hasarı miktarı, 35 yaşındaki erkeklerden üç kat fazladır. “