Medimagazin logo

'Oralar tehlikeli' dediler, tereddüt etmeden gitti

Doğumda ölen kadının yakınları tarafından dövülen Dr. Soner Pul, 'Oralar tehlikeli, gitme' telkinlerine rağmen hemen eşiyle birlikte ilçeye gitmişti. Genç doktor hayati tehlikeyi atlattı
Kaynak: SABAH - MUSA DÜZENCİ
 'Oralar tehlikeli' dediler, tereddüt etmeden gitti
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Hakkâri'nin Yüksekova ilçesinde doktora linç girişiminin ardından aile boyu fedakârlık öyküsü çıktı. Alınan bilgiye göre, Giresunlu olan ancak İstanbul'da yaşayan 30 yaşındaki Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Soner Pul, 2002'de Florya Tevkif Ercan Lisesi'ni bitirdikten sonra en büyük hayali olan doktorluk için tıp fakültesi kazanabilmek amacıyla sınavlara girmiş, ilk denemesinde büyük başarı göstererek Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ni kazanmıştı. Okuldan da başarıyla mezun olan genç doktor, bir süre Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde Kadın Hastalıkları ve Doğum Servisi'nde asistan doktor olarak görev yaptı.

İLK GÖREV YERİ YÜKSEKOVA
Sağlık Bakanlığı'nın geçen yıl yaptığı atamalarda Soner Pul, İran sınırındaki Hakkâri'nin Yüksekova ilçesine atandığını öğrendi. Yakınlarının 'Oralar tehlikeli, boşver gitme' telkinlerine rağmen Soner Pul, hiç tereddüt etmeden dört yıl süreyle görev yapacağı Yüksekova'ya giderek, bölgedeki iki kadın doğum uzmanından biri olarak göreve başladı. İdealist doktor Pul, atanan devlet memurlarının büyük bölümü ilçeye bile gelmeden istifa edip, gelenlerinse kısa sürede kaçmaya çalıştığı şehre, öğretmen eşiyle birlikte geldi. Kendisinin ataması Yüksekova'ya çıkınca, ilköğretim öğretmeni olan eşi Emel Pul da tayinini Yüksekova'ya aldırarak şehirde göreve başladı. Önceki gün hastaneye getirilen 22 yaşındaki Güllü Bülbül'ün doğum sonrası ölmesi üzerine, kadının yaklaşık 50 yakını tarafından öldüresiye dövülerek komaya sokulan doktor Pul'un hayati tehlikeyi atlattığı belirtildi.

KAMERALAR İNCELENİYOR
Yoğun bakımdan çıkan Pul'un durumu iyiye giderken, kaldığı servisin önünde güvenlik amacıyla polis bekliyor. Linç girişimiyle ilgili savcılığın başlattığı soruşturma ise sürüyor. Polis saldırganların tespiti amacıyla hastanenin güvenlik kameralarını incelemeye aldı. Sağlık Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada sağlık hizmetlerini aksatan ve sağlık çalışanlarının güvenliğini tehdit eden şiddet olaylarına müsamaha gösterilmediği vurgulanarak, şöyle denildi: "Konuyu yakından takip eden Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun talimatıyla, hukuki süreci takip etmek üzere Türkiye Kamu Hastaneler Kurumu'ndan bir Başkan Yardımcısı ve Hukuk Müşaviri görevlendirilerek bölgeye gönderilmiştir."

ÖLEN KADININ EŞİ: TASVİP ETMİYORUM
Doktorun darp edilme olayını görmediğini ve böyle bir şeyden haberi olmadığını söyleyen Güllü Bülbül'ün (solda) eşi Fesih Bülbül (solda, üstte) ise, "Ben ve yanımdaki yakınlarım morgda cenazemizi Van'a götürmek üzere araca bindiriyorduk. Benim olaydan haberim yok. Sonradan duydum. Ben şahsen böyle bir şeyi tasvip etmiyorum. Zaten doktor sürekli yanımdaydı içeride. Ben içeride de doktora hiçbir şey yapmadım" diye konuştu. Eşinin ihmal nedeniyle öldüğünü ileri süren Bülbül, Doktor Soner Pul da dahil tüm görevlilerden şikâyetçi olduğunu söyledi.

'oralar
tehlikeli'
dediler
tereddüt
etmeden
gitti
Yorum (15)
ince memet
Bu olayda 2 tane sorunlu nokta var, her ikisi de bakanlık uygulamalarının içine düştüğü çıkmazı gösteriyor. Birincisi, bakanlığın olaya en yüksek noktadan kişileri inceleme amacıyla göndermiş olması içine düşülen merkez-perifer güvensizliğinin hangi düzeyde olduğunu gösteriyor. akla şu soruyu geliyor: "her tür ölüm-şiddet olayında aynı şekilde üst düzey kişileri göndermeye devam edecekmisiniz?" cevap "evet" olacaktır, çünkü halkın anlama kapasitesi eksi düzeyde, çünkü bırakın doktorun iyileştirmek için uğraşı verdiği düşüncesini, belki de kasıtlı olarak bebeği öldürmeyi (muhtemelen umursamayarak) amaçladığını düşünüyorlar. Olayın etnik şüphe kökeninin olması kuvvetle muhtemeldir. Halkın, bunlar zaten bize değer vermiyor şeklinde bir düşüncede olması muhtemeldir. İkinci durum ise yine bakanlığın kolaylaştırarak yol açtığı malpraktis-dava ilişkisinin hangi düzeye geldiği görülüyor. Dikkat ettiyseniz hastanın eşi soğukkanlı doktora karşı şiddet uygulamamış, fakat hukuka gideceğini söylüyor. o bölgede yaşayanlarımız bilir, kızların kaç kuruşa ağalara başlık parasıyla satıldığını, kadınların ne ezalar altında inlediğini. Fakat bu olayda insanların önüne yeni bir geçim kapısı açılmıştır: hukuka başvurmak. doktorun çekeceği sinir stres dava açanların umurunda mı? onların tek derdi var: domuzdan ne kıl koparsam kardır, düşüncesi. İşte Bakanlık hepimizi bu konuma getirdiği için uygulanan politikaların yanlışlığını tüm sağlık camiası ifade ediyoruz. TTB denilen kurum ise neyin peşinde hala anlayabilmiş değiliz. Kendi üyelerinden kopuk bir kuruluş ancak bu kadar olabilir. Bakanlığın uygulamaya koyduğu politikalar ileride hepimizin çalışmasını çok daha zorlaştıracaktır. Ne diyelim, vatana millete hayırlı olsun. Doktor arkadaşımız da canını fazla sıkmasın, emboli attıysa yapacak birşeyin yok, davadan da sana bir şey olmaz, yeryüzünde emboliden seni suçlayabilecek bir insan çıkmaz, şikayet edenlere durumun üzücü olduğunu ve Allah'ın takdiri oluğunu söylersen belki kaybettikleri imanlarını geri kazanırlar.
0
Cevapla
drburcu
Hem olayı tasvip etmiyor hem doktor sürekli yanında ve doktordan memnun ama eşi ihmal nedeniyle ölmüş...Bu nasıl çelişkidir ya, kendini aklama çalışmaları olsa gerek.
0
Cevapla
A.K.
Arkadaşım şikayet et,bu en tabi hakkın.Niye dövüyor,öldürüyorsun?
0
Cevapla
hakan meriç
arkadaşlar mümkün olduğunca sorunlu bölgelere gitmeyin,giderseniz bittiğin gün akşama istifa veya rapor neyse fiili olarak işi bitirin,kimse size sahip çıkmaz,sahipsiz ve çaresizsiniz,böyle riskli meslek özellikle doğuda yapılmaz,sizde her türlü travma yapar,meslekten insanlıktan soğutur,kusar gibi Türkçe konuşan alçaklarla ne işimiz olur
0
Cevapla
c.s
SEBEP?
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir