Diyarbakır Kızılay Kan Merkezi’nin önünde tezgah kuran simsarların defterlerinde kan veya böbrek satmak isteyen bini aşkın kişinin isim ve adresi var. Simsarlardan Şaban K., “On dakikada 100 kişiye ulaşabilirim.” diyor.
Kızılay’da 100 YTL’ye satılan kan, simsarlarda 70, böbrek ise 35 bin YTL.
Nüfusu, aldığı göçle birlikte katlanarak büyüyen ve pek çok kişinin açlık sınırının altında yaşadığı Diyarbakır’da binlerce insan kan, böbrek ve karaciğerini satışa çıkarmış, müşteri bekliyor. Kızılay’ın elindeki kan stoklarının az olmasından faydalanan bazı kişiler, geçim sıkıntısı çeken vatandaşların kanını satarak para kazanıyor.
Hastaneler Caddesi’nde gecenin geç vaktine kadar vardiyalı çalışan kan ve organ simsarları, acil hastası olan vatandaşlara Kızılay’ın bir ünite kana biçtiği fiyatın altında kan pazarlıyor. Hasta sahiplerine böbrek, karaciğer ve kanını satan kişi "akrabasıyım, bağışta bulunuyorum" diyor. Bugüne kadar yüzlerce insanın organının, binlercesinin de kanının pazarlandığı "can pazarına" cezai müeyyide olmadığı için müdahale edilemiyor.
Şaban K., Diyarbakır Kızılay Kan Merkezi önünde 25 yıldır simsarlık yapan yirmiye yakın kişiden biri. Demir ustası olmasına rağmen işsizlik ve geçim sıkıntısı nedeniyle bu işe soyunduğunu belirtiyor. Cebinde birden fazla telefon defteri var. Bin 500 kişinin ismi ve telefon numarası kayıtlı. İsimler kan grubuna göre sınıflandırılmış. Böbrek ve karaciğerini satmak isteyen vatandaşlar da işaretlenmiş. Listede her meslekten insan var. Öğretmen, polis, öğrenci, işçi, işsiz ve hatta gaziler...
Şaban K., söze ‘utanıyorum’ diyerek başlıyor. İsimlerin yazılı olduğu deftere de ‘utanç defteri’ diyor. Onu utandıran, parası olmayan vatandaşlara yardımcı olamaması. Parası ödendiği takdirde zor bulunan negatif gruplardan bile 15 dakika içinde onlarca kişiye ulaşabileceğini söylüyor.
Şaban K, “Kanını ya da böbreğini satmak isteyenler bana başvuruyor. Ben de not alıyorum. Tezgahımı Kızılay'ın önüne açıyorum. İstediği grubu bulamayan ya da parası yetmeyen vatandaşlar bana başvuruyor. Bende bir ünite kanın fiyatı maksimum 70 milyon iken Kızılay'da bu fiyat 100 milyon lira.” diyor. 70 milyonun 15-20 milyonunu simsarlar alıyor. 12 milyon da işleme parası veriliyor. Kanın maliyeti 80-85 milyonu buluyor. Şaban K. duruma göre taksit de yapıyor.
Vatandaşın Kızılay yerine sokaktaki kanı tercih etmesinin iki nedeni var. Birincisi kan fiyatındaki 30 milyonluk fark. Diğer neden ise kanın taze olması. Taze kan hem doktorlar hem de hasta yakınları için önemli. Diyarbakır Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Fetih Rüştü Yıldız, doktorların çoğu zaman bekletilmiş kanı kabul etmediklerini vurguluyor.
Böbrek ve karaciğere ihtiyacı olanların da ilk başvurduğu isimlerin başında Şaban K. geliyor. Bir böbreğin pazarlığı 30 bin YTL'den, karaciğerin ise 35 bin YTL'den başlıyor. Sadece Diyarbakır'da kan ve organ simsarlığı yapan 20'ye yakın kişi var. İstanbul ve Ankara'daki simsarlardan bile sipariş alınıyor. Simsarların en çok para kazandığı dönemler bölgede çatışmaların yoğun olduğu günler. Şaban K, 1992'de Nusaybin'deki Nevruz törenlerinde çıkan çatışmaların ardından onlarca yaralıya kan yetiştirdiğini söylüyor. Yıllardır simsarlık yapan Şaban K.'yı en çok üzen ise listesindeki üniversite öğrencilerinin çokluğu. Diyarbakır'a okumak için gelen gençlerin kanını satmak onu incitiyormuş. Simsarlara göre Kızılay'ın kan ücretlerini maksimum düzeyde tutması vatandaşı bağış yapmaktan soğutuyor. Çünkü bağış yapan vatandaş bir saat sonra kendi hastası için bile bir ünite kanı 100 YTL'den alabiliyor. Hasta sahiplerine böbrek, karaciğer ve kanını satan kişi “akrabasıyım, bağışta bulunuyorum” diyor. Bugüne kadar yüzlerce insanın organının, binlercesinin de kanının pazarlandığı “can pazarına” cezai müeyyide olmadığı için müdahale edilemiyor.
Kan satmak isteyen vatandaşlar geçim sıkıntısı nedeniyle bu pazarı bir çıkış yolu olarak görüyor. Böbrek ve ciğerini satışa çıkaranlar ise son çare olarak bu yola başvuruyor. 50 yaşındaki Kıbrıs gazisi Mehmet Y. üç ayda bir aldığı gazi maaşıyla geçinemediğini, böbreğini satılığa çıkardığını belirtiyor. Nadir bulunan 0 RH negatif kana sahip olan Kıbrıs gazisi, uzun süredir bu işten de para kazanıyor.
‘Bakanlığın yüksek fiyatı simsara yönlendiriyor’
Kızılay Kan Merkezi Müdürü Dr. Tufan Tuğrul Ertop'a göre kan merkezindeki stoklar yeterli. Ancak Sağlık Bakanlığı'nın belirlediği fiyatlar hasta sahiplerini simsarlara yöneltiyor. Diyarbakır'daki 7 hastaneden beş tanesiyle anlaşmalı olduklarını belirten Ertop, Devlet Hastanesi ve Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi'yle henüz sözleşme imzalayamadıklarını belirtiyor. Ertop, Devlet Hastanesi'nin anlaşma teklifini geri çevirdiğine işaret ediyor. Hastane gerekçe olarak da döner sermaye olan kandan elde ettiği gelirden mahrum kalmak istemediğini belirtmiş. Kızılay'ın kayıtlarına göre son üç ayda 500 kişi Devlet Hastanesi'nden gelerek kan talebinde bulunmuş. Simsarların pazarladığı kanın taliplerinin ise çevre illerden, ilçelerden ve köylerden gelen hasta sahipleri olduğunu belirten Ertop, bu kanların hastalık taşıma riskinin de yüksek olduğuna işaret ediyor.
Zaman