İstanbul'da 1. yılı bitti aile hekimlerinin. Hemen hemen tüm kadrolar doldu, biraz daha oturdu sistem. Ama bir aile hekimi gözüyle söylemek gerekirse, aile hekimliğine sadece aile hekimleri adapte oldu. Henüz aile hekimleri dışında adapte olamayan bir çok kurum var.
Özellikle 2. basamak hastanelerde bizlerin çalışmaları, görevleri tam olarak bilinmiyor. Bu tabi ki, o basamaklardaki hekim arkadaşlarımızın kendi birimlerindeki sorunlardan, çıkmazlardan da kaynaklanıyor. Çok kalabalık acilleri suistimal eden vatandaş, muayene olduktan sonra rapor almak için aile hekimlerine yönlendiriliyor. Böylece belli bir disiplin sağlamaya çalıştıklarının farkındayız ama neticede rapor muayenenin bir parçasıdır ve bu bizleri hastaların gözünde değersiz, rapor alınan birimler haline getiriyor.
Sevkler konusunda sorun yaşıyoruz, bazı hastaneler gerçekten yolladığımız epikrize yanıt yazarken, hastamızla ilgilenirken, bazı hastanelere sorunlu gördüğümüz hastaları sevk etmekten korkar durumdayız, çünkü biz koruyucu sağlık hizmetlerini ikinci basamak olmadan yapamayız, şüphelendiğim bir bebeği yolladıktan sonra, aileyle sizi boşuna yollamışlar sözünden ve verilen diğer tepkilerden sonra uğraşmak zorunda kalıyorum. Halbuki ben konunun uzmanı olsam zaten kendim tedavi ederim, amacım normal dışı gördüğüm durumlarda konunun uzmanından bilgi almak.
Bizden çok şey bekleniyor ama ihtiyaçlarımız gözardı ediliyor, ne kadar komiktir ki, İstanbul ilinde Aile Hekimlerinin 1 yılı aşkın süre geçmiş olmasına rağmen kimlikleri bile yok. Hasta evine giderken polis tarafından çevrilen aile hekimleri, kimlik gösteremediklerinden karakola bile davet ediliyorlar.
İlaç masraflarının artışı da bizden biliniyor. Haftada 3 kere garip semptomlarla gelen hastalara hiçbir yaptırım olmadığı gibi, bu hastaların ilacını yazmadığınızda 184, sadece 5-6 dakikada geri dönüyor. Yatalak hastanın ilacını yazma durumu netleşmiş değil. Kendisi kalkabilecek durumda olmadığından ve farklı tablet sayısındaki ilaçları 3-4 gün arayla bittiği için haftada 1 yarım gün olan kurum dışı mesai saatinde aile hekimi tarafından hasta başında ilaç yazmanın da mümkün olmadığı hasta grubu var. Bu hastaların yakınlarına hastanın adına ilaç yazmak yasal olarak suç, yazmadığınızda ise hem hasta mağdur oluyor hem de 184 yine 5-6 dakika içinde size geri dönüyor. Halbuki bu durumlara yasalara uygun çözümler üretilmeli. Bu işler hekimin vicdanıyla yasalar arasında sıkışmasına sebep olmamalı. Bizler devletimizin kasasından fazla para çıkmasın diye hastaların suistimallerini önlemek isterken de şikayet ediliyoruz, hatta suçlu bulunabiliyoruz.
Spor için sağlık raporu, akli durumu yerinde raporu, işe giriş raporu, kapalı alandan korkmaz raporu(itfaiyeciler için istemişler) gibi evraklar her kurum tarafından gerekli gereksiz isteniyor ve herhangi bir yazılı mevuatı olmayan, bizden ne istendiği belli olmayan bu raporlar için sevk ettiğimizde de sorun yaşıyoruz, hasta devlet hastanesi ve bizim aramızda mekik dokuyor bu raporlar için sevk edersek.
Bir dolu evrak yazıyoruz, anlık olarak bilgisayara girdiğimi bilgiler tekrar tekrar farklı parçalardan bizden geri isteniyor. Her ay tonlarca kağıt israfı. Aynı bilgiyi hem bilgisayara hem kartlara işlediğimiz gibi ay sonunda bir de istatistikleri bekleniyor bizden.
Eğer raporlarla ilgili gerekli mevzuatlar düzenlenirse, kağıt israflarına , gereksiz istatistik istemeye son verilirse, 2. basamakla adaptasyon sağlanırsa, yasalardaki, genelgelerdeki, yönetmeliklerdeki kararlar daha doğru uygulanırsa aile hekimlerinin daha doğru bir kimlik kazanacaklarını umuyorum.
Kimliksiz bir aile hekimi