Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Arif Kapuağası, Türkiye'de 418'i çocuk toplam 663 hastanın kemik iliği nakli sayesinde yaşam şansı kazanabilmesi için mevcut verici sayısının artması gerektiğini söyledi.
Son kayıtlara göre, "Türkiye'de kemik iliği nakli için yaklaşık 36 bin gönüllü verici bulunduğunu" belirten Kapuağası, uygun doku taraması için bu sayının yeterli olmadığını ifade etti.
Kapuağası, özellikle akraba dışı verici sayısının yükselmesi gerektiğinin altını çizerek, yurt dışında aile dışından gönüllü verici sayısının yüksek olduğunu vurguladı. Verici olmanın duyarlı bir davranış olduğunu ifade eden Kapuağası, "Birgün herkesin, ya kendisinin ya da bir sevdiğinin hastalanabileceğini ve kemik iliği nakline ihtiyacı olabileceğini, dolayısıyla, kemik ilği nakli için sıra bekleyenlerden birinin kendimiz olacağını unutmadan hareket etmek lazım" dedi.
Herkesin, bu duyarlılıkla gönüllü bağışçı olması gerektiğini dile getiren Kapuağası, yurt dışında bu konuda toplum bilincinin yüksek olduğunu ifade etti. Kapuağası, "İngiltere'de 815 bin, İtalya'da 215 bin, Almanya'da 4.5 milyon, ABD'de 7.1 milyon gönüllü kemik iliği vericisi var. Bu oran Türkiye'de ise 36 bin" dedi.
Avrupa'da allojenik kemik iliği nakillerinin yaklaşık yüzde 55'inin akraba dışı bağışçılardan yapıldığını aktaran Kapuağası, Türkiye'de ise bu oranın ancak yüzde 10 seviyesinde kaldığını ve bunlarında çoğunun yurtdışı kemik iliği bankalarından getirtildiğini söyledi. Kapuağası, nakil sayısının artabilmesi için mutlak bilinçli gönüllü bağışçı havuzunun genişletilmesi gerektiğine işaret etti.
'Vericilerin ancak yüzde 15'i ulaşıldığında gerçekten gönüllü verici oluyor'
Türkiye'de, çoğu zaman basına yansıyan bir hayat hikayesi sonrasında bir anda toplumsal duyarlılık geliştiğini ve merkezlere bağış için buşvuruların olduğunu anlatan Kapuağası, "Ancak, bu bağış o kişi için yapılmak isteniyor. Önemli olan, bir vakaya ilişkin bağışçı sayısının artması değildir. Her hasta için kullanılmak üzere bağış yapılmasıdır" diye konuştu.
Kimi zaman da ileri test yapılması için bağışçıya ulaşıldığında "olumlu cevap alınmamasının" önemli bir sorun olduğunu vurgulayan Kapuağası, şunları kaydetti: "Ülkemizde maalesef, gönüllü vericilerin ancak bir kısmı, ihtiyaç halinde arandığında kemik iliği nakli için onay veriyor; çoğu çeşitli nedenlerle merkeze gelmeyi reddediyor. Vericilerin ancak yüzde 15'i ulaşıldığında gerçekten gönüllü verici oluyor, çoğu vazgeçtiğini belirtiyor. Gönüllünün neye verici olduğunun farkında olması çok önemli. Avrupa'da ret oranı çok düşük; ihtiyaç duyulduğunda bağış yapanların yüzde 80-85'i gönüllü verici olmayı kabul ediyor."
Nakil merkezleri yüzde 30 kapasite ile çalışabiliyor
Kapuağası, Türkiye'de 18 pediatrik, 42 erişkin toplam 60 kemik iliği nakil merkezinin bulunduğunu, 2012 yılı itibarıyla 2592 nakil yapıldığını ve nakil merkezlerinin şu anda yaklaşık yüzde 30 kapasite ile çalıştığını dile getiirdi.
Yeterli bilinçli gönüllü verici olduğunda mevcut kapasitenin 2-3 katı daha nakil yapabilecek alt yapının olduğunu vurgulayan Kapuağası, alandaki hekim tecrübesinin yüksek olduğunu ve operasyonlardan başarılı sonuçlar elde edildiğini dile getirdi. Kapuağası, kemik iliği verirken bağışçıların endişe duymaması, işlemden korkmaması gerektiğinin de altını çizerek, şöyle devam etti: "Kemik iliği nakli için kök hücre, kemik iliğinden, periferik kandan ya da gebelerden doğumda alınan kordon kanı şeklinde üç farklı yöntemle elde edilebiliyor. Kemik iliğinden bağışçının, anestezi altında ameliyathane ortamında özel iğnelerle kemik iliğine giriliyor ve kök hücreler toplanıyor. Periferik kandan kök hücre toplanmasında ise, uygulama öncesinde vericiye kök hücrelerin kanda sayısını artırmak için aşı yapılıyor. Sonrasında aynı kan verir gibi kolundan bir serum seti takılarak istirahat pozisyonunda 3-4 saat içerisinde aferez cihazıyla periferik kandan kök hücre ayrıştırması yapılabiliyor. Verici ağrı, sızı hissetmiyor. Kemik iliği nakli ihtiyacı olması halinde, hastanın önce kardeş veya akraba vericileri taranıyor. Bunlarda doku grubu uygun verici bulunamazsa kişinin tedavi olduğu nakil merkezi tarafından Türkiye'de İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde bulunan Kemik İliği Bankalarından birine başvuruluyor. Önce ülkemizdeki 36 bin gönüllü verici taranıyor. Bunlardan da uygun verici bulunmadığında Dünya Kemik İliği Bankasıyla iletişim sağlanıyor ve üye ülkelerin buradaki yaklaşık 21 milyon gönüllü vericileri taranıyor. Taramalarda vericiler ile hastanın doku grupları eşleştiriliyor ve ön eşleştirmeden olumlu sonuç alınması durumunda ileri eşleşme yapılıyor. Tam uyumluluk halinde de nakil gerçekleştiriliyor."
Süreç, iki-dokuz ay sürebiliyor
Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK), hastası için 30 kişiye kadar tarama bedelini karşıladığını belirten Kapuağası, vericinin bağış yapması halinde ön testin yaklaşık maliyetinin 200 TL olduğunu söyledi. Kapuağası, bunun bir tedavi olmayıp tarama testi olduğu için SGK tarafından geri ödeme kapsamında olmadığını, ücretin üniversite bütçesi veya üniversiteye yapılan bağışlardan karşılandığını bildirdi. Kapuağası, "SGK, ancak sigortalı bir hasta için bu işlemlere tabi olduğunda, uygun dokunun bulunması için yapılan 30 kişiye kadar taramaların ücretini ödüyor" diye konuştu.