Medimagazin logo

Hiçbir şeyi yoktu ölüp gitti, demesinler!

Türkiye'de iki insandan biri kalp yüzünden ölüyor. Prof. Dr. Bingür Sönmez'e göre “Belirtileri görmezden gelirseniz iş işten geçmiş olur” diyor. Ferhan Kaya Poroy, 'A'dan Z'ye Kalp' yazı dizisi için Sönmez'in ameliyat masasında
Kaynak: Radikal
Hiçbir şeyi yoktu ölüp gitti, demesinler!
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Ameliyathanedeyiz... Masada göğüs kafesi kesilmiş ve kalbi açılmış bir adam yatıyor. Bir yandan kalbe ve sorunlu damarlara ulaşmak için çalışılıyor, diğer yandan hastanın bacağından çıkarılan sağlam damar içine serum fizyolojik enjekte edilerek temizleniyor. Biz olaya sondan başladık. Ama mutlak sondan değil, ‘Kalbine bakmazsan ne olur’dan... Ve ilk soruyu sorduk!



Bu masaya yatmak istemeyen ne yapsın?
Yapılması gerekenler listesi olarak olaya bakarsak, öncelikle birkaç madde sıralayabilirim. Kilonuza dikkat edin, doğru beslenin, sigara içmeyin, fiziksel aktivitelerinizi artırın, tembellik ve aşırı stresten uzak durun. İş ve meslek konusunda beceri ve olanaklarınızı fazla zorlayıp kendinize stresli bir ortam yaratmayın. Aile hikayenizdeki hastalıklara kulak verin. Erken yaşta ölümler, diyabet, yüksek tansiyon hastalıkları varsa doktor kontrolü altında olun. Kendinizle, ailenizle, arkadaşlarınızla, yaşamla barışık olun.



Kadınlar östrojene güvenmesin
Cinsiyet ayrımcılığı var mı? 
Eskiden vardı. Kadınlar erkeklerden olumlu anlamda 1-0 önde idi ama artık araştırmalar gösteriyor ki kadın ve erkeğin kalp hastalığı riski aynı. Nasıl mı? Eskiden ‘kadınlar menopoza kadar korunuyor’ diyorduk ama artık bu geçerli değil. Çünkü günümüzün kadını geç evleniyor, doğum kontrol hapı kullanıyor, çocuk doğurmuyor, doğursa bile emzirmiyor! Dolayısıyla tabiatın onlara bağışladığı bütün hormonları kullanmıyor ve sonuç olarak erken menopoza giriyor. Ayrıca erkekler kadar sigara içiyorlar, onlar gibi stresli bir çalışma hayatı yaşıyor ve alkol tüketiyorlar. Dolayısıyla kadınlar mucize hormonları östrojene artık pek güvenmesinler; erkekler kadar risk altındalar!

 

Alarm zilleri nasıl çalıyor? Çanların bizim için çaldığını anlamamız mümkün mü?
Hep göğsün ortasından gelen bir ağrıdan bahsediliyor! Yol yürüdüğünde, dinlenirken, kravat bölgesinde boyuna, çeneye, omuza vuran bir ağrı şeklinde ifade ediliyor. Şunu unutmayın ki kar hiçbir zaman önce ovaya yağmaz. Önce dağın tepesine, sonra eteklerine, sonra ovaya yağar.‘Yol yürürken bir ağrı’ diye ifade edilen, dağın tepesine yağan kardır. ‘Dinlenirken gelen ağrı’ ovanın eteklerine yağar. Ama ovaya kar yağdığında iş işten geçmiş olur. Dağın tepesine yağan karı, ardından da dağın eteklerine yağın karı görmezlikten gelirseniz işte o zaman bir sabah mutlak felaketle uyanırsınız. Eğer şanslıysanız da kendinizi bu masada bulursunuz!

 

“Hiçbir şeyi yoktu, bir gecede öldü gitti...”derler, işte o durum mu? 
Bu çok tipik bir sözdür. Çok duyarız. Bunlar kalp hastaları arasında yüzde 20’lik grubu oluştururlar. Diyabetiktir, akciğer problemleri vardır. Diyabet nedeniyle sinir uçlarındaki uyuşmadan dolayı acıyı hissetmezler. Hiçbir şikayetleri olmaz. Hasta olduklarını enfarktüs geçirdiklerinde anlarlar. Hatta bazıları dayanılması zor bu acıyı bile hissetmez! Hangi yaş grubunda olursa olsun, bu hastalar ‘Bir gecede öldü gitti, hiçbir şeyi yoktu’ denen hasta türüdür. Bazen eşini kontrole getiren bir hastaya rastlarız mesela. “Ben de kendime bir baktırayım” der. Filmleri çıktığında “Hemen ameliyata” deriz, inanamaz. “Benim bir şeyim yok ki” der. Ağrı hissetmediği için durumun vahametinin de farkında değildir. Bu durumda olan ama bir türlü ameliyata ikna edemediğimiz hastalar da çok oluyor. Birkaç doktor dolaştıktan sonra eğer hâlâ kalp krizi geçirmemişlerse geliyorlar, masaya yatıyorlar.

 

Bir kalbimiz olduğu ve sadece aşk için olmadığı 40’lı yaşlarda akla geliyor herhalde… 40’lıklara bir tavsiyeniz var mı? 
40 yaşını geçenlere tavsiyem var, evet. 40 yaşın üzerinde yönetici, işadamı, stresi olan, sorumluluğu olan herkes bilgisayarlı anjiyo yaptırsın. Bu anjiyo gelecek yıllarını programlamaları için çok önemli.

 

Kapıyı çalıp, bana bir anjiyo mu diyeceğiz? 
Tabiki hayır! Bu işlem için mutlaka bir kardiyoloğa gitmeniz ve onun tarafından yönlendirilmeniz gerekiyor. Bazı kardiyologlar buna karşı çıkıyor. “Efor testi yapılsın yeter” diyor ama efor testi bize sadece o günü gösterirken, anjiyo önümüzdeki 5 yılı gösteriyor. Efor testi yaptırdıktan altı ay sonra kalp krizi geçirenler bile oluyor, çünkü damardaki tıkanıklığın bulgularını bu testte almak mümkün olmuyor. Geçen yıllarda sadece özel sektörde bilgisayarlı anjiyo vardı ama artık devlet hastanelerinde bilgisayarlı anjiyo var. 



Dikkat!
İlk kontrol: 0-3 yaş arasında. Çocuğun yapısal bir kalp kapak sorunu veya kalbinde delik olup olmadığı bu aşamada ortaya çıkabilir ve tedavisi yapılabilir. 
İkİncİ kontrol: 10 yaşında. Çocuğun kan yağları, kan şekeri ve tansiyon kontrolü yapılmalı. 
Üçüncü kontrol: 20 yaş civarında. Kontrollerle gelecekteki kalp sağlığı sorunları riski aza indirgenir. 
Dördüncü kontrol: 30 yaşında. Özellikle ailesinde diyabet, tansiyon, kalp rahatsızlığı olanlar için artık her yıl gerekli.
Her yıl: 40 yaşından sonra yılda bir kez kalp kontrolü yapılmalı.

 

Kalp probleminin belirtileri
Göğüs ağrısı:
Göğüs kafesinin ön kısmında duyulan baskı ve sıkışma hissi, özellikle bu ağrının efor sarf edildiği veya hareket edildiği sırada başlaması ancak dinlenme sırasında tamamen geçmesi, hastaya ve doktoruna kalp hastalığının ipucunu verir. 
Nefes darlığı:
Genellikle yürüme ve koşma sırasında hızlı hızlı soluma ve buna bağlı rahat nefes alamama duygusudur. Göğüs ağrısı şikâyetlerinde olduğu gibi nefes darlığı da dinlenme halinde geçebilir. Ve bu durum ciddi bir kalp hastalığının habercisi olabilir. Ayrıca bazı akciğer hastalıkları da benzer belirtilerle ortaya çıkabilir. Bu durumda bir kalp uzmanına gidip tetkik yaptırmakta fayda vardır.
Çarpıntı:
Kalp hızının aniden çok yükselmesi (dakikada 100-300 arası atım) veya çok düşmesi (dakikada 30-40 atım) sonucunda oluşur. Düzensiz kalp atışlarına bağlı olarak göğüs kafesi içerisinde kalbin olduğu yerde hissedilen çarpıntı duygusudur.
Bayılma:
Genellikle kişi ayakta dururken birdenbire bilincini kaybeder. Aniden yere yığılır fakat çok kısa bir süre sonra yeniden kendine gelir. Bu tür bayılmalar son derece ciddi bir kalp hastalığının belirtisi olabileceği gibi sağlık açısından ‘daha az ciddi’ sayısız nedenden kaynaklanabilir.
Ayaklarda şİşme (Ödem):
Her iki ayak bileği, ayak üstü alt bacağın ön kısımlarında su birikmesine bağlı olarak şişme olmasıdır. İleri derecede bir kalp yetmezliğine bağlı olabileceği gibi karaciğer, böbrek bozukluklarına bağlı olabilir. Sebep ne olursa olsun kesinlikle araştırılması gerekir.

 

Ameliyatta neler oldu?
Hasta 71 yaşında. Tıkalı olan dört damarına by-pass yapıldı. Sigara içiyor ama kilo sorunu yok. Bacaktan damar alındı. Damarlar dört parça halinde, dört tıkalı damarda kullanıldı. Bingür Sönmez ameliyatta adeta bir terzi gibiydi. Bacaktan çıkarılmış damarları aldı, isteği ölçülerde kesti. Bozulmuş damarları çıkardı, onların yerine iki ucundan dikti. Bildiğimiz iğne iplikle yapılmadı bu dikiş. Küçük demir çubukların ucundaki ipliğe bağlı, balık oltasının ucundaki zokaya benzeyen kıvrık iğne ile önce bir güzel dikti, sonra el çabukluğu maharetle düğümleri attı. Bu dikişleri görünce dayanamayıp sordum; “Bingür Bey siz bu incecik damarları dikiyorsunuz, peki pantolonunuzun paçasını dikebilir misiniz?” Cevap: Hayır! Dikemiyormuş. İnce iş yapabiliyor da kalını olmuyor herhalde! Bu ameliyat Bingür Bey’in 11 bin küsuruncu ameliyatıydı!

hiçbir
şeyi
yoktu
ölüp
gitti
demesinler!
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir