Medimagazin logo

Her 8 kadından birinde meme kanseri riski

Kadınlarda en sık rastlanılan kanser türü olan meme kanseri yaşam boyu her 8 kadından birinde görülebiliyor ve kadınlarda kansere bağlı ölümler arasında meme kanseri ilk sırada.
Her 8 kadından birinde meme kanseri riski
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Her yıl 1-31 Ekim tarihlerinde meme kanserine dikkat çekmek için düzenlenen etkinlikler kadınların bu konudaki farkındalığını artırarak erken tanı ve tedavi şansını sağlamayı hedefliyor. Türk Tıbbi Onkoloji Derneği üyesi Dr. İrem Bilgetekin meme kanseri ile ilgili önemli başlıkları hasta ve hasta yakınlarını bilgilendirmek amacıyla yaptığı açıklamada, 

‘’Meme kanserinin oluşma riskini genetiksel ya da ailesel ve çevresel faktörler etkiler. En önemli risk faktörleri kadın cinsiyet ve ileri yaştır. Ayrıca ilk adet yaşının 12 yaşından küçük olması, ilk canlı doğum yaşının 30 yaş üstü olması, hiç doğurmamış olunması, menopoz yaşının 55 yaşın üstünde olması, aile hikayesi, etnik köken ve 30 yaşından önce özellikle meme gelişiminin olduğu 10-14 yaşlarında göğüs bölgesine ışın tedavisine maruziyet değiştirilemeyen risk faktörleridir. 

Diğer önemli risk faktörleri; hiç emzirmemek ya da kısa süreli emzirmek, menopoz döneminde hormon replasman tedavisi almak, obezite özellikle vücut kitle indeksinin 30’ un üstünde olması (VKİ vücut ağırlığı(kg)/boy(m2 )),alkol kullanımı, fiziksel inaktivite, daha önce memeden yapılan biyopsi sayısı, kişinin meme kanseri öyküsü ve yoğun meme yapısıdır. ‘’ bilgisini verdi.

‘’Meme kanseri riski azaltılabilir’’

Bilgetekin, ‘’Meme kanserinde değiştirilebilir risk faktörlerinin ortadan kaldırılmasıyla meme kanserine yakalanma riski azalabilmektedir. Ailesel ve genetik risk faktörleri oldukça önemli olup; genetik meme over kanserinde BRCA mutasyonu yüksek risk teşkil eder. Bu mutasyonun saptanması durumunda hasta yakınlarının da taranması gerekir. Meme kanserinin kalıtsal formunda tanı daha erken yaşta konulabilmekte, iki taraflı görülebilmekte ve diğer tümörlerle de birliktelik gösterebilmektedir.’’ dedi.

Menopoz öncesi dönemde kilo alımı, kilo fazlalığının olması ya da obez olunması durumunda menopoz sonrası meme kanseri riskinin arttığını belirten Bilgetekin,

‘’Bel çevresi ve vücut kitle indeksi metabolik sendromla da ilişkili olup insülin fazlalığı ve insülin direnci ile seyreder. Karın bölgesindeki yağlanma daha risklidir. Vücut ağırlığında yüzde 5 oranında azalma meme kanseri riskini yaklaşık yüzde 25- 40 oranında azaltır. Ayrıca kanser dışında şeker hastalığının, kalp damar hastalıklarının azalmasını da katkı sağlar. Tüm yaşam boyunca kilo kontrolünün sağlanabilmesi önemlidir.’’ açıklamasında bulundu.

Ergenlik döneminde kilo almamanın, menopoz sonrası kanser riskini azaltabileceği üzerinde durulduğuna değinen Bilgetekin,

‘’Menopoz sonrası kullanılan östrojen ve progesteron içeren hormon replasman tedavileri ile meme dokusunda yoğunluk artışı ve anormal mamografi bulguları ortaya çıkmaktadır. Bu tedavinin kesilmesi ile artmış meme kanseri riski azalmaktadır. 

Yapılan araştırmalarda günlük 10 gram alkol tüketimi yaklaşık yüzde 10 oranında meme kanseri artmış riski ile ilişkilidir. Alkol tüketim miktarının ve süresinin risk artışı ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Alkol tüketimi kısıtlanmalıdır. Bu risk faktörlerinin azaltılması ve gereken önlemlerin alınmasıyla meme kanseri önlenebilmektedir. Bir takım risk değerlendirme modelleri ile yüksek riskli kişiler belirlenebilmekte ve bu bireylere risk azaltıcı tedaviler uygulanabilmektedir.’’ İfadelerini kullandı.

‘’Ergenlik döneminde itibaren önlem alınmalı’’

Kanser öncüsü lezyonlar ilk adet görme ile ilk doğum arasındaki sürede belirginleştiği için yaşam tarzı değişikliğine ilk adet görme döneminde başlanılması öneriliyor.  Özellikle alkol ve sigara tüketimi erken dönemde bu lezyonların görülmesine neden olabiliyor.
Doğurganlık döneminde ilk adet yaşından başlamak üzere, meme kanseri tanısından bir yıl öncesine kadar yapılan egzersizin meme kanseri riskini azaltmada belirleyici olduğuna dikkat çeken Bilgetekin,

 ‘’Artmış fiziksel aktivite özellikle haftada 5 saatten fazla yapılan etkili egzersiz riski azaltmaktadır. Menopoz sonrası dönemde de yapılan egzersiz yağ dokusunda azalmaya ve bu sayede östrojen düzeyinin azalmasıyla, meme kanserinde önleyici rol oynamaktadır. Spor yapmanın etkisini görebilmek için devamlılık esastır. Yağ oranı düşük diyetler tercih edilmelidir. Yağ miktarı günlük alınacak kalorinin yüzde 20’si ile sınırlı olmalıdır. Çocukluk ve ergenlik döneminde günlük yağ tüketimi düzenlenmelidir. Doğal, dengeli ve yeterli beslenme önemli olup; lifi yüksek gıdalarla, meyve ve sebze ağırlıklı beslenilmelidir.’’ şeklinde konuştu.

D vitamini meme kanserinden koruyor

Yapılan epidemiyolojik çalışmaların güneş ışınları ve diyetle alınan D vitamininin meme kanserinden koruduğu ile ilgili sonuçlar verdiğine değinen Bilgetekin, ‘’Doğum yapanlarda yapmayanlara göre risk daha azalır. Özellikle 30 yaş altında doğum yapmak riski azaltır. Doğurganlık kadar emzirme de uzun süreli yapıldığında, meme kanseri riskinde anlamlı bir azalma sağlar. ‘’ dedi.

meme kanser
korunma
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir