Medimagazin logo

Hedef: 200 bin hekim

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, seçim çalışmalarını yürüttüğü memleketi Erzurum'da gazetecileri ağırladı.
Hedef: 200 bin hekim
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol
Akdağ, Türkiye'de sağlık hizmetlerinde büyük bir dönüşüme imza attıklarını belirterek, 2002-2011 döneminde hizmetlerle ilgili vatandaş memnuniyetinin en fazla arttığı alanın 'sağlık' olduğunu vurguladı


Vatandaş 'sağlık'tan memnun

Seçim çalışmalarını memleketi Erzurum'da sürdüren Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ gazetecileri ağırladı. Kızılay'ın Palandöken Dağı'ndaki Kayak ve Dağevi'nde aralarında gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Ziya Cömert'in de bulunduğu bir grup basın mensubunu ağırlayan Bakan Akdağ, burada yaptığı açıklamada, yapılan anketlere göre 2002'den bu yana vatandaş memnuniyetinin en çok arttığı alanın 'sağlık' sektörü olduğunu vurguladı. "Sağlık hizmetleri göreve geldiğimizde 10 üzerinden 3 alırdı. Şimdi 7.5 alır. Pekiyi için daha çok çalışmamız lazım" diyen Akdağ, en büyük sıkıntılarının ise 'doktor sayısı' olduğunu söyledi.

YETİŞMİŞ PERSONEL ŞART

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, sağlıkta Türkiye şartları için iyi bir sistem kurduklarını, ancak bunun mükemmel olduğunu iddia etmediklerini belirterek, bu sistemin mükemmel hale getirilmesi için doktor, hemşire ve fizyoterapist sayısının artırılması gerektiğini söyledi. Tabib örgütlerinin Türkiye'deki doktor sayısının artmasına karşı durduklarını bildiren Akdağ, Türkiye'de sözkonusu tablonun Avrupa'ya göre hiç de iyi olmadığını vurguladı. Avrupa ülkelerinde her 100 bin kişiye 350, Türkiye'de ise her 100 bin kişiye 160 doktor düştüğünü, AK Parti iktidara gelene kadar 160 olan rakamın 140 olduğunu vurgulayan Akdağ, yabancı doktor konusunun da bu sorunun çözümü için yeterli olmayacağını belirtti.

HEDEF: 200 BİN HEKİM

Bütün dünyada doktor sıkıntısı yaşandığını, İngilizce bilen doktorların ABD ve İngiltere'ye gittiğini dile getiren Akdağ, "Mutlaka bizim doktor sayımızı artırmamız lazım. Artarken fakültelerin belirli standartları korunmalıdır" diye konuştu. Recep Akdağ, 2002 yılında tıp fakütelerine alınan öğrenci sayısının 4500 iken bu sayıyı 7500'e yükselttiklerini ancak bunun da yeterli olmadığını ve bu sayının 10 binin üzerine çıkarılması gerektiğini bildirdi. Akdağ, 120 bin olan hekim sayısının da 2023'de 200 bine çıkarılmasını hedeflediklerini söyledi.

HALK HİZMETLERDEN HOŞNUT

Hükümet olarak 2002'den beri vatandaşa sunulan hizmetlerle ilgili memnuniyet anketleri yaptırdıklarını belirten Bakan Akdağ, "Anketlerde sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranı yüzde 73. Hükümetin hizmetleri arasında memnuniyetin en fazla arttığı alan sağlık. Sağlıkta 34 puan arttı. Bu anketler bizim döneme kadar yapılmamıştı. Asayişte memnuniyet 59'dan 78'e çıktı. Sağlıkta ise 39'tan 73'e çıktı yani 34 puan arttı. Düşüş sadece adalet hizmetlerinde oldu; 46'dan 34'e düştü. Adalet mekanizmasında inanılmaz problem var. Ergenekon sanıkları içerde, uzun süreden beri tutuklu. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Basın sadece bunun üzerine odaklanmakla da yanlış bir şey yapıyor. Aylarca içeride kalıyor bir başhekim, bir müddet sonra da suçun yokmuş deyip salıveriliyor, bu kabul edilemez. 'Tutukladınız 6 ay, 9 ay tutukluyoruz.' Bunu benim aklım almıyor. Sağlık için de açık söylüyorum çünkü birçok sağlık yöneticisinin başına bunlar geldi. Tabii ki yanlış iş yapanlar tutuklanmalı, cezalarını almalı. Ancak geciken adalet adalet değildir" ifadelerini kullandı.

SEBZELER SİRKEYE

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Avrupa'da yaşanan EHEC salgınının Türkiye'de olmadığını, ancak mikrobik bir durum olduğu için ülkemize de gelebileceğini söyledi. Ölümlere neden olan EHEC salgınıyla ilgili Akdağ, "Kanlı ishal yapan, ağır seyredebilen bir hastalık. Kanlı ishal yapan başka sebepler de var. Dizanteri kanlı ishal yapar ama bu ağır seyredebiliyor" dedi. "Bu hastalık Türkiye'ye de gelebilir mi?" şeklindeki soru üzerine Bakan Akdağ, Türkiye'de şu anda bu salgının olmadığını belirterek, "Salgın ülkemize de gelebilir. Tedbirleri alıyoruz tabii. Bağırsakla ilgili bir durum olup dışkıyla geçtiği için bütün ülkelere gelme ihtimali var. Ancak, bizim burada şahsi olarak, ellerimizi sabunlamak, sebzeleri ve salataları sirkede tutmak ve yemekleri çok iyi pişirmek gibi almamız gereken tedbirler var" şeklinde konuştu.

hedef:
200
bin
hekim
Yorum (5)
gölgelice
Merak etmeyin, zaten şu anda 40 bin tıp fakültelerinde, 130 bin de mevcudumuz toplam 170 yani, bu sayıyı akşam sabah yakalyacağız. Fakat bunların % kaçı doktor olur; onlara hangi can, nasıl teslim edilir, onu bilemem.
0
Cevapla
drsilver
sayın bakan tam 19 tane özelllllllllllllll tıp fakültesi var artık elini sallasan doktora değiyor ben devlet üniversitesi bitrmeyen kimseye güvenmem ordan çıkan arkadşları görüyoruzzz ve karşıyım artık parası olan tıp fakültesine giyor eczacı diş hekimi üniv sınavına ne gerek varkiii 100 özel tıp fakültesi açın hekim sayısı 300 bin olsun saygılar
0
Cevapla
S.D.
Sayın bakan. Bırakın 2023'ü 2-3 sene içinde hekimler işsiz kalmaya başlayacak. O zaman hiç vicdanınız sızlamayacak mı?
0
Cevapla
ky
Sorun doktor azlığı değil, toplumun bilinçli bir şekilde hasta edilmesi ve hastalıktan kırılmasıdır. Çözüm ise doktor ithali değil, hastalıkların önlenmesidir. 2008 yılında muayene olan hasta sayısı 6 yıl öncesine göre % 500 artarak 500 milyon hastaya ulaşmış. Sağlığa harcadığımız para ise Sosyal Güvenlik Kurumu 2011 verilerine göre, son 9 yılda 8 kat artmış. Sağlığa harcadığımız para son 9 yılda % 800 artmış olsa da bu artış % 800 sağlık anlamına gelmiyor, harcadığımız para sağlık olarak geri dönmüyor. Adeta paramızla hasta oluyor ve hastalık satın alıyoruz. Burada bir çelişki, bir kısır döngü yok mu? Hipertansiyon, koroner arter hastalığı, kalp yetmezliği, diyabet ve şişman hasta sayısı rekor düzeyde artmış, adeta bir salgına dönüşmüş. 17 milyon kişi hipertansiyon hastası, çoğunun bundan haberi bile yok. Şeker hastası sayısı TURDEP II - 2010 verilerine göre 10 milyonu aştı. Hastalık artış hızında dünya ve olimpiyat şampiyonuyuz. Bütün madalyalar bizim. Son 10 yılda 2 kat artan ve önümüzdeki 10 yılda 2 kat artacağı öngörülen koroner kalp hastalarının teşhis ve tedavi sorunlarıyla uğraşmaktan sağlık sistemimiz yorgun. Sonuçta ne mi oluyor? Hastalıklar daha şimdiden rekora koşuyor. Kanser çığ gibi artıyor, önümüzdeki yıllarda 1 numaralı ölüm nedeni olacak. Kalp hastalıkları ise zaten 1 numaralı ölüm nedeni. Herkes anjiyo yaptırmak için sırada. En pahalı cihazlarda anjiyo olmak, parmağa yüzük takar gibi damarlara stent taktırmak, baypas ameliyatı olmak moda oldu. Bu gidişle haftanın her günü ayrı bir uzmana ihtiyacımız olacak: Kalp, damar, akciğer, böbrek hastalıkları, kanser, diyabet… Buna SGK dayanır mı? Sivrisinek kurbanlarıyla uğraşmak çözüm mü? Hastalık üreten bataklığı kurutmak kimin görevi? Bu sinsi sağlık savaşında ülkemizin kayıpları, günümüzün işgallerinden, tsunamiden ve beklenen depremde tahmin edilen kayıplardan daha fazla. Yaygın hastalıklar tsunami gibi zavallı halkımızı ve ekonomiyi ezip geçerken, morfinli diziler ve programlar narkoza devam ediyor. Hasta sayısı artmış, muayene sayısı rekor kırmış herkes bununla övünüyor. Sanki hasta olmak imtiyaz, tedavi olmak bir lütuf ! Ne biçim bir moda, nasıl bir anlayış? Sağlıklı yaşamanın toplumsal formüllerini uygulamak neden kimsenin aklına gelmiyor? Sağlıklı bir toplumun çözemeyeceği sorun, kazanamayacağı başarı yoktur. ‘Her işin başı sağlık’ lafı boşuna söylenmemiştir. Siz ecnebilerin ağzına bakmayın; ‘şu kadar nüfusa bu kadar doktor ve hastane lazım’ laflarına… Biz, bedensel ruhsal ve sosyal yönden sağlıklı toplumdan bahsediyoruz, bize dayatılan hastalık üreten yaşam tarzından ve hasta toplumdan değil. Sağlıklı toplumla hasta bir toplumun doktor ve hastane ihtiyacı aynı mıdır? Sorun doktor azlığı değil, toplumun bilinçli bir şekilde hasta edilmesi ve hastalıktan kırılmasıdır. Çözüm ise doktor ithali değil, hastalıkların önlenmesidir. Hastalık savaşına seyirci kalmamız halinde ithal ettiğimiz doktorlar da hasta olacaktır. Sağlık Bakanlığı - Başkent üniversitesi işbirliği ile yapılan araştırma, hastalık ve kayıpların % 86’sına hastalıklı yaşam tarzının sebep olduğunu söylüyor. Bilim, ‘sebepleri yok edin, hastalık ve ölüm üreten bataklığı kurutun’ diyor, biz ise kedinin kuyruğu peşinde dolandığı gibi hastalıkların vahim sonuçlarıyla ömür tüketiyoruz. Sebepleri yok edecek farkındalık yaratmak kimsenin işine gelmiyor. Küresel sağlık mehdileri ve medya güzelleri ise sihirli gıdalarla, mucize bitkilerle ve teknolojik rüyalarla toplumu uyutmaya devam ediyor. Yeter ki bu kirli akvaryumu temizlemeyi, kimse aklına bile getirmesin! Zaten mümkün değilmiş. Verilen mesaj bu! Dayatılan kirli yaşam tarzını zorunlu olarak yaşıyoruz. Bunca bilimsel ve teknolojik ilerlemeye rağmen hasta sayısı azalacağına artıyor. Neden acaba? Nerede hata yapıyoruz? Eksik olan nedir? İçinde yaşadığımız akvaryumu hastalık üreten bataklığa çeviren her çeşit kirlenme, felaketlerin asıl nedeni. Bu yüzden, Ne bilimsel ve teknolojik ilerlemeler, ne mahalle aralarına kadar yayılan dev hastaneler ve ne de giydiğimiz kırmızılar kötü kaderimizi değiştiremiyor. ‘Şunu yiyin, bunu yapmayın’ türünde öneriler de, sağlığımızın kilitlendiği kara kutunun şifrelerini çözemiyor. Bizler bu öneriler peşinden koşarken, yaşam tarzımız hastalık ve hasta üretmeye devam ediyor. Sağlığa harcanan bunca parayla yaptığımız, kirlenen hasta balıkları güya tedavi edip yine aynı kirli akvaryuma atmak. Akvayumu temizlemek ve kirlenmesini önlemek ise idrak sınırlarımız ötesinde. Halbuki kültürümüz ve inancımızın temeli bu. Bitmek bilmeyen hastalıklarla uğraşmak yerine, bunlara yol açan sebepleri yok ettiğimizde, yaşadığımız kirli akvaryumu temizleyen ‘gerçek sağlık devrimi’ işte o zaman gerçekleşmiş olacaktır. Kirlenmiş akvaryumda yaşamaya çalışırken hastalıkların dipsiz bataklığına gömülen ve sonra da tedavi için çırpınan kadersiz bir toplumun acı hikayesi bu ! Türkiye'nin doktor ithal eden değil, ihraç eden bir ülke olması dileği ile… Yazının tamamı : www.kemalyesilcimen.com
0
Cevapla
Tip doktoru
Yurdum insanı com sigara icer, spor yapmaz, çocukken yeterli ve dengeli gıda almaz, anneler hamilelikte kötü şartlarda yasar, cocuklar anne karnından sağlıksız çıkar, doktorun verdigi tavsiyelere uyulmaz, bana birsey olmaz diye bakılır, evet bizim insanımız çok sağlıksız büyür ve hastaneler tıka basa dolar, Avrupa da ki doktorların hepsini getirsek ancak yetebilir
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir