Bu günlerde yazılı - görsel medyada, internet ortamlarında, hekimler olarak bizleri üzen ve maalesef terör olarak adlandırılabilecek kadar vahim, gıda raporları ile karşılaşıyoruz. Son olarak Tarım Bakanlığının hazırladığı gıda raporu sonuçları adeta insanın kanını donduracak nitelikte. Yediğimiz, içtiğimiz her şeyi kapsayan ve medyada yeterince yer alan bu raporun detayına girmek istemiyorum, ancak benim burada merak ettiğim Ramazan-ı Şerif yaklaşırken halkımız gıda terörü hakkında yeterince duyarlımı. Tükettikleri ürünleri sorguluyor mu, örneğin bakkal-market vs alış veriş için gittiğinde, ürünlerin içerisindeki katkı maddelerini okuyor mu, yada sadece kodları yazılan (EC…) bu maddelerin ne anlama geldiğini üreticilere soruyor mu. O an içinde bulundukları, gıda tüketilen mekanlarda (restoran,lokanta,vs) önlerine getirilen yemeklerin- içeceklerin sorgulamalarını yapıyor mu, üreticiye kullandığı malzemeler hakkında soru soruyor mu. Sofralarımıza gelen ve tükettiğimiz gıdaların, üretim öncesi ve üretimi aşamasında, tarlalarda, seralarda vs, çalışan işçiler patronlarına kullandıkları hormon-katkı maddelerinin kanserojen etkileri hakkında soru soruyorlar mı. Medya ya da seslenmek istiyorum, sizler reklamını yaptığınız ürünlerin içeriklerini, tarladan sofraya, fabrikadan markete kadar, araştırma veya sorgulama ihtiyacı hissediyormusunuz.
Gıda terörünün halkalarını daha da örneklemek mümkün, ancak birazda çözümlerden bahsetmek istiyorum. Aslında çözüm önerimin merkezini makalemin başlığına koydum, burada biraz detayına girmek istiyorum. Bana göre gıda terörünün çözümü, bireylerin doğal beslenme uzmanları olması. Peki bu nasıl olacak ? İnsanlar nasıl doğal beslenme uzmanları olacak. Hemen aklımıza gelen birkaç pratik çözüm önerilerimizi, burada sıralamak istiyorum:
- Devlet vatandaşlarını eğitecek ve bireysel farkındalık zemini oluşturacak (Üniversiteler, Toplum Sağlığı Merkezleri, İlgili bakanlıklar, Valilikler tüm yurtta düzenleyecekleri konferanslar, toplantılar yine tüm medyada günlük spot- kısa akılda kalıcı pratik tavsiyeler içeren proğramlar, vs).
- Eğitilen vatandaşlara mutlaka özel kimlik belgeleri düzenlenecek ve bu kişilere ‘gönüllü doğal beslenme uzmanı denetmeni’ benzeri bir sıfat verilerek, adeta gönüllü toplum sağlığı zabıtalığı sistemi kurulacak.
- Bu kişiler gittikleri her yerde, her mekanda, tüm topluma bireysel farkındalık oluşturmak için, gıdaların doğal beslenme’ ye aykırı olup olmadığını, üretim aşamalarından başlayarak, sorgulanması gerekliliğini anlatacak, uygulamalarını göstererek yapacak.
- Tüm bireylerde gelişecek olan doğal beslenme bilinci sayesinde, tüm üreticiler toplumun sorgulayıcı, kontrol edici tavırları karşısında, zorunlu olarak uyguladıkları gıda terörünü durduracaklar. Çünkü karşılarında milyonlarca doğal beslenme uzmanı, gönüllü gıda zabıtası olacak.
Bu önerilerimiz belki bazı kişilere çok hayali-ütopik gelebilir, ancak unutmamamız gereken şey şu ki; gıdaların üretim aşamasından soframıza gelinceye kadar’ ki süreçlerinin tamamında, insan merkezli bir sistem işliyor. Tüm toplumun doğal beslenme uzmanı bilincini yakaladığını hayal ettiğinizde ve bunun mükemmel bir sisteme dönüştüğünde ne demek istediğimiz sanırım daha net anlaşılacak. Şunu demek istiyorum; hepimiz bu sistemin bir parçası olursak ve gereklerini yerine getirirsek, ortaya şu sonuç çıkıyor; doğal beslenme sisteminin değer ve prensiplerine uymayan üretimleri yapan yerlerde çalışacak işçi bulunamayacak (çünkü çalışacak bireylerin tamamı doğal gıda uzmanı), uygunsuz gıda satışı yapılacak mekanlar oluşturulamayacak (bakkal-market-kantin-büfe-restorantlar vs, çünkü çalışanlar-müşteriler, doğal beslenme uzmanı), doğal beslenme şartlarını taşımayan, uygunsuz ortam ve hallerden, bilinçli toplumun mensupları kaçınacak oraları terk edecekler, uygunsuz gıdaların tanıtım aktivitelerinde bulunulmayacak (medyada reklamları yayınlanamayacak, çünkü medya mensupları doğal beslenme uzmanları olacak, vs).
Görüldüğü gibi gıda ile ilgili bireysel farkındalığımızın artırılması temeline dayanan bu sistem, tam anlamı ile gönüllülük esasını içermekte ve tüm toplumu kapsamakta, hatta tüm insanlığı kuşatabilecek bir çözüm içermektedir.
Önümüzdeki makalelerimizde, bu sistemin tüm toplum tarafından benimsenerek anlaşılması ve sistemin verimli çalışabilmesi için nelerin gerektiği konusuna devam edeceğiz.
29.07.2010
Yrd. Doç. Dr. Hayrullah Yazar
Bozok Ü.A.U.Hastanesi Başhekimi
Yazarın beslenme ile ilgili makaleleri:
1."Body Mass Index, Central Obesity Relationship Between Blood Lipid Levels and Snoring.".ASIAN JOURNAL OF CHEMISTRY,(SCI, C clas) Cilt: 21, No: 9, Sf: 7191-7194, 2009.
2.Konya Bölgesinde Yaşayan Yetişkin Poliklinik Hastalarında Kan lipit düzeyleri, Yaşam Biçimleri ve Etli ekmek Yeme Alışkanlıkları arasındaki ilişki. Haydarpaşa Numune Eğitim Araştırma Tıp Dergisi 49,(3) 177-182, 2009.
3.‘’Effect of Life Style and Eating Habits on Blood Lipid Levels".ASIAN JOURNAL OF CHEMISTRY,(SCI,C clas) Cilt: 21, No: 9, Sf: 7200-7204, 2009.
4."Determination of Bloods Lipid of Adult Policlinics".ASIAN JOURNAL OF CHEMISTRY,(SCI,C Clas) Cilt: 21, No: 4, Sf: 3236-3242, 2009
5."Effect of Cigarette Smoking and Obesity on Blood Levels Lipid".ASIAN JOURNAL OF CHEMISTRY, (SCI,C Clas) Cilt: 21, No: 8, Sf: 6473-6478, 2009