Doktorun güvenlik görevlisine bıraktığı cipi hurdaya döndü

cipe geçmiş olsun.umarım maharetli ustaların elinde hızla yamulan yerleri düzeltilir ve istanbul trafiğine çabucak geri döner.cipin sahibi olan meslektaşımıza sabırlar diliyorum ama ne olursa olsun haber verildiği şekliyle doğruysa sinir krizi geçirmesi için başka hiçbir neden bulamamış mı diye sormadan da edemiyorum.ülkemizde hergün o kadar çok olay oluyor,o kadar çok insanımız anlamsız nedenlerden,bir hiç uğruna hayatını kaybediyor ki.çok şükür kendisine bir şey olmamış.cipini madem bu kadar seviyorsun o zaman anahtarı niye hayrettin efendiye veriyorsun?

İleri otomobil ve mekanik bilgimle olaya farklı bir bakış açısı ile bakmak isterim: Bahsedilen araç muhtemelen otomatik şanzımanlı ve ayrıca kayda değer bir güç - torka sahip olduğu için, birbirine yakın duran (düz şanzımanlı araçlara göre fren pedalı daha büyük olur) fren ve gaz pedallarının tecrübeli olmayan sürücü tarafından karıştırılması ile uygunsuz sonuç ortaya çıkmış gibi görünüyor. Yerden yüksek ve iri gövde yapıları nedeniyle bu tip araçları kullanırken daha bir dikkatli olmak ve tecrübeli olmak icap eder. Bir de bu tip araçlara cip denilmesi yanlıştır, esas araç segment ismi uluslararası literatürde suv (sports utility vehicle - spor amaçlı araç v.b.) olarak geçmektedir. Motorlu taşıtlar vergisi, lastik, periyodik bakım masrafları, trafik sigortası, kasko, fenni muayene ve yakıt masrafları derken yıllık epey bir meblağ tutan giderleri nedeniyle bu tip araç sahiplerinin araçlarını gözleri gibi sakınarak kullanması ve hatta yapabiliyorsa yetkili servise bile emanet etmeden tüm bakımlarını kendisinin yapması şarttır. Bunun için güneşli bir pazar günü, bazı temel mekanik el aletleri, biraz merak ve el becerisi yeterlidir. Bu tip aracı olan kişi eğer ki ona tırnakları ile kazıyarak, iğne ile kuyu kazarak, yaptığı ameliyatlarda bazı yerlerinden ter akıtarak, çalışarak, didinerek ve hak ederek sahip olmuş ise aracını başka birisine teslim etmemelidir. Çünkü yapılacak en ufak bir hata bile binlerce liralık masraflara ve yukarıdaki yazıdaki gibi katastrofik sonuçlara neden olabilir. İlgili aracın mevcut yazıda 'lüks cip' diye geçmesi günümüzde mevcut olan hekim düşmanlığını daha da perçinlemektedir. Yazının başlığını ve içeriğini bu açıdan eleştiriyorum. Ne yazık ki 'cip' kelimesi toplumumuzda; statü, zenginlik, lüks v.b. gibi kavramları çağrıştırır olmuştur. Ancak unutulmamalıdır ki bu tip araçların hepsinin maddi değerleri illa ki bazı şarkıcıların (sanatçı değil), bazı dizi oyuncularının, milyon dolarlık transfer futbolcuların ve doğadaki kısıtlı yaşam alanlarını var güçleri ile betonlaştıran bazı sonradan görme müteahhitlerin sahip olduğu motorlu taşıtlar kadar olmak zorunda değildir. Her iki tarafa ve sigorta şirketine geçmiş olsun der, araç sahibine ve meslektaşıma (belki de branşdaşım) bundan sonra motorlu taşıtını kimseye emanet etmemesini önerir, emin ve güvenli bir yere park edene kadar ondan ayrılmamasını tavsiye eder, olayda can kaybı ve sakatlık olmadığı temennisi ile saygılarımı sunarım.

değerli meslektaşım eski cerrah(yeni looser):bilgilendirici güzel yorumuna tamamen katılıyorum.nedense bana çok tanıdık geldin:)diesel araçlar konusunda da bilgili olduğundan eminim.sevgiler,selamlar.

eski türk atasözü: "at sahibine göre kişner". yeni türk atasözü: "araba sürücüsüne göre performans gösterir ve sürücüsünü tanır. arabanın arızalanmasını istiyorsan sadece 5 dakikalığına başkasına ver". ayrıca eski bir kamboçya atasözü der ki: "evinin ve arabanın anahtarını başkasına asla verme, sonunda üzülürsün".

Eski cerrah arkadaşımızın yorumuna tamamen katılıyorum.Dizel-benzin motorlu araçlar hakkındaki yazısı da müthişti.Kensini kutlarım.