Medimagazin logo

Bu kadar üniversiteyi donatacak öğretim üyesi var mı?

Prof. Dr. Bülent Topuz, köşe yazısında, üniversitelerde bilimle uğraşma amacından uzaklaşıp kariyer ve ünvan elde etmeye odaklanıldığına dikkat çekti. Bu durumun, para karşılığı yazılan tezler ve basılan yayınların artmasına yol açtığını belirten Topuz, "Şimdi bu üniversite sisteminin neresinden tutsak elimizde kalır. Yıl 1992; 10 yeni üniversite ve tıp fakültesi kuruldu. İlk aklıma gelen soru şu oldu. Bu kadar üniversiteyi donatacak öğretim üyesi var mı?" dedi
Kaynak: MEDİMAGAZİN
Bu kadar üniversiteyi donatacak öğretim üyesi var mı?
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

MEDİMAGAZİN - Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü Kulak Burun Boğaz ABD Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Topuz, Akademik Akıl'da kaleme aldığı "Bizde Bilim Ne Toplum Ne Bilim İçindir" yazısında, üniversitelerdeki akademik titrlerin, bilimi öğretmek ve üretmek yerine kariyer ve ünvan elde etmeyi öncelikli hedef olarak belirleyen bir sürece dönüştüğüne dikkat çekti.

  1. Prof. Dr. Topuz yazısında şunlara yer verdi:

"Sonunda olacağı buydu. Çocuklarımız okullara bir şeyler öğrenmeye değil de diploma almaya gidiyor diye hayıflanırken, onları eğitmeye öğretmeye talip olanlar da, akademik titrleri bilimle uğraşıyor olmanın bir neticesi olarak değil de, kariyer ve titr elde etmeyi öncelikli bir hedef olarak belirlediler. Ne demek istiyorum biraz açalım.

Üniversiteler bilimin aktarıldığı, üretildiği ve tekrar aktarıldığı kurumlardır. Bu süreç ile görevli elemanlara öğretim üyesi diyoruz. Öğretim üyeleri bu çabaları ile oluşan birikimlerinin bir sonucu olarak sırasıyla doçent ve profesör oluyorlar. Tekrarlamak gerekirse önce bir çaba ve buna dayalı birikim, sonra da bu birikimin değerlendirilmesine dayalı taltif var. Nihai sonuç olan profesörlük titri başlangıç safhasının amacı haline getirilir ise, yol ve yöntem de değişir gider. Şöyle açalım;

Profesörlüğün önceki safhası birikim olduğuna göre, bu birikime ulaşmanın pratik bir yolu olmalı diye düşünüldüğü andan itibaren işin içine öncelikle para karşılığı yazılan tezler, para karşılığı basılan yayınlar giriyor. Öyle ki, dayanılmaz talep karşısında bu para karşılığı birikim sağlama işi bir sektöre dönüşüyor. Yetmiyor sistem iyice arsızlaşıyor ve sektör kendi kendinin reklamını yapmaya başlıyor. Çünkü meydan boş, bu yöntem ile akademik basamakları ehliyetsiz, liyakatsiz ve hızlıca geçenlerin örnekleri gündelik hayatın bir parçası olmuş durumda. Önceleri bu süreç yapılan çalışmalara yardımcı olmak şeklinde yürürken, artık sizin için çalışma yapan ya da yapılmış gibi gösteren bir hale doğru gidiliyor diyeyim ben size. Dahası var;

...

Olaylar ve olgular öyle fütursuz, destursuz gidiyor ki, ne desen gideri var, ne yazsan basılıyor derken, hedef odaklı sözde kurumsal yapı, bilimin kuralları içinde kalmak gibi bir dikkati ve kaygıyı da üzerinden attığının farkına bile varamıyor. Güncel örneğimizde bu durum, bilimsel olarak Otoimmun olduğu bilinen MS hastalığının Allah’tan geldiğini iddia etmeye kadar varıyor. Farkında olmadan diyorum çünkü, bu iddia kamuoyuna mal olup eleştirilince makalenin ve iddianın arkasında durulmuyor ve makale acilen yayından çekiliyor.

Şimdi bu üniversite sisteminin neresinden tutsak elimizde kalır. Yıl 1992; 10 yeni üniversite ve tıp fakültesi kuruldu. İlk aklıma gelen soru şu oldu. Bu kadar üniversiteyi donatacak öğretim üyesi var mı? Dikkat edin sorumun muhatabı üniversite sınavlarında ilk 5000 e girerek hekim olmuş, daha sonrada TUS sınavı ile ilk 500’e girerek ihtisas yapmış bir kesimden bahsediyorum. Yani öğrenme kabiliyeti bakımından hiçbir sorunu olmayan 500 kişinin tamamımın akademisyen yeterliliğinde olamayacağından hareketle söylüyorum."

Yazının tamamı için tıklayınız.

 

prof dr bulent topuz
universite
akademisyen
ogretim uyesi
Yorum (7)
Deli Dumrul
klavyemi tutayım. herkes "müselman" olmuş........
2
Cevapla
nevzat kulukçu
göç yolda düzeli̇r. avrupanin hasta adami almanya'yi üni̇versi̇te sayisinda geçmeli̇yi̇z.
9
Cevapla
ali özkurt
siz hangi gruptasınız sayın topuz. aslında doğru söylüyorsunuz. tüm öğreten üyeler cemaatsiz ve partisiz bir şekilde yeniden ecnebi dil, bilim yeterlilik sınavı ve vicdani yeterlilik sınavına girmelidir.
7
Cevapla
Pediatri
ms ile derdin ne hoca güzel değerlendirme yazmışsın fakat ms imtihan olarak insanların başına gelebilir diyen hoca ile dert gibi görünüyor
3
Cevapla
Kerem Dindar
çocuğu sanayiye verdim, kafam rahat!..
6
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir