Takvim'in dün yayımladığı 'hastanelerdeki soygun' haberi büyük yankı uyandırdı. Özel ve vakıf hastanelerinde vatandaşların tahlil ve ameliyat bahanesiyle nasıl soyulduğunu örnekleriyle anlattığımız haberimizden sonra yepyeni vurgun yöntemleri olduğu ortaya çıktı. En önemli para çarpma yöntemlerinden birisi de böbrek taşı teşhislerinde görülüyor. Mide bulantısı ve belinde ağrı için hastaneye giden hasta şunları anlattı: "Doktor önce ultrason ile inceledi ve net görünmedi. Film çektik, gene görünmedi. Ardından renkli film de çektik. Bunlar da yeterli olmadı ve doktor beni MR'a soktu. En sonunda 'evet böbreğiniz de taş var' dedi. 2 bin TL ödedim. Taş hala böbreğimde."
EMEKLİYE ANJİYO YAPTILAR
62 yaşındaki Hüseyin Öztürk'ün özel bir hastanenin acil servisinde yaşadığı olay oldukça çarpıcı. Öztürk 15 gün önce kalp krizi şüphesiyle acile kaldırılıyor. Acil ücretsiz ancak Öztürk teşhis sonrası hızlı şekilde anjiyoya alınıyor. 2 gün de hastanenin yoğun bakımında kaldıktan sonra taburcu oluyor ve kendisine bin 200 TL fatura çıkarılıyor. Ancak Öztürk'e mide ilaçları yazılıyor. Anjiyonun ise tamamen gereksiz yapıldığı ortaya çıkıyor.
ACİLDE BÜYÜK VURGUN
Ahmet Uysal ise 10 yaşındaki oğlunu kusma şikayetiyle acile getirmiş. Acil servislerin para tuzağı olduğunu belirterek şunları anlattı: "Acile giriş ücreti olarak 220 TL alındı. Enfeksiyon teşhisi konuldu. Ardından da serum takıldı. Benden ek olarak 600 TL serum ve tektik parası da alındı. Buradaki hastalarla konuştum. İhtiyacı olsun olmasın herkese serum takıp, bunun üzerinde hem devletten hem de vatandaştan para kazanılıyormuş"
DOKTORA TEHDİT
Sistemden çoğu doktorlar da şikâyetçi. Hastalarına daha fazla tahlil yazması için hastane yönetimi tarafından baskıya maruz kalan bir doktor şunları söyledi: "Bana yönetim, 'Senden memnunuz ama çok az tahlil yazıyorsun, servisinin karı çok düşük" diye baskı yaptı. Ben de bunun üzerine istifa ettim."