Medimagazin logo

Bir Dahiliyecinin İsyanı

Kaynak: MEDİMAGAZİN OKUYUCU KÖŞESİ
Bir Dahiliyecinin İsyanı
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Ben bu mesleği bilim adamlarına özendiğim için seçtim. Araştırma yapabileceğin ve yeni şeyler keşfedebileceğin belki de birkaç alandan biriydi tıp fakültesi.

 

Maddi durumu çok kötü bir aileden geliyorum. İki gün aç kaldığımı bilirim. Evde yiyecek hiçbir şey yokken, ama gururdan bunu dışarıya yansıtmadan aç aç ders çalıştığımı bilirim. Tanıdık bir kitapevinden kitapları günlük kiralardım, okuyup tekrar bırakırdım, buna karşılık cüzi bir para öderdim. Dünya klasikleri başta olmak üzere daha birçok kitabı o kitapevi sayesinde okumuşumdur.

 

Tıp fakültesini kazandığım zaman annem hiç sevinmemişti. Keşke bir öğretmenlik kazansaydın, dört yılda bitirirdin demişti. Ben idealisttim. Burslarla da olsa okuyacaktım tıp fakültesini. Hazırlığı olan bir fakülteyi seçtim. Yabancı dil olmadan ideallerime kavuşamazdım.

 

Yedi yılın sonunda mezun oldum. Öğretmen veya mühendislik yazan arkadaşlarım 2-3 yıldır mezun olmuş iş hayatına atılmışlardı bile. İki yıl biraz para kazanabilmek için pratisyenlik yaptım. Biraz toparlandıktan sonra TUS’a girdim ve iç hastalıklarında asistanlığa başladım.

 

O dönemde piyasadaki meslektaşlarımın suistimallerini görüyor ve düzeltilmesi gerektiğine inanıyordum. Yarım gün çalışmak, muayenehaneye gelmeyen hastayı yatırmamak vb yanlış davranışları ben ve arkadaşlarım dile getiriyor, bir an önce düzeltilmesi gerektiğine inanıyorduk. Belki de bu yüzdendi iktidarın ilk baştaki yanlışlarını görmezden gelip, doğru adımlarını desteklememiz.

 

Ama iktidarın doktor aleyhindeki davranışları, onları her şeyin sorumlusuymuş gibi lanse edip öfkeli halkın önüne atması, tıpın bir sanat olduğunu unutması, veznede fiş kesen bir memurla eşdeğer tutması bütün umutlarımızı yitirmemize ve hatta meslekten soğumamıza yol açtı. Performans denen dünyanın en adaletsiz sistemini getirerek muhtemelen diğer dünyada hiçbir şekilde hesabını veremeyecekleri bir vebalin altına girdiler. En çok ahını aldıkları kişiler de dahiliyecilerdir.

 

Sayın bakan diyor ki doktor sayısını arttırdığımızda emek ucuzlamayacak, Türkiye bilmem şu kadar doktorun maaşını verebilecek durumdadır. Gel gör ki pratikte hiç de öyle olmuyor. Şu an bulunduğum yerde yaklaşık 9 dahiliye uzmanı ve 3 de yan dal uzmanı var. 170.000 nüfuslu bir yere öngörülen kadro bu. Buna rağmen günde 50 hasta bakıyoruz her birimiz. Maksimum ortalama puanımız 20-23.000 arasında seyrediyor. Ancak hastanenin ortalaması 35.000 civarında. Yani biz full time ve canla başla çalışsak da ortalamayı tutturamıyoruz. Bu nedenle de biyokimya mikrobiyoloji benzeri branşlar ortalamadan alırken biz 260 TL (evet yanlış okumadınız, ikiyüz altmış TL) ile yetinmek durumunda kalıyoruz. Acilde kimsenin sahiplenmediği en riskli hasta grubunu biz alıyoruz, günlük 50 hasta bakıyoruz ama aldığımız döner bu kadar komik.

 

Ben işin parasında değilim. Ülkede herkes az alıyorsa ben onlardan az almaya razıyım. Ama daha fazla emek harcayarak, daha az paraya layık görülen bir sistemi hazmedemiyorum arkadaşlar.

 

Keşke annemi dinleyip öğretmen olsaydım.

 

Dr.c.k.

bir
dahiliyecinin
i̇syanı
Yorum (73)
Cemil ZENCİR
Meslektaşımın isyanına katılıyorum. Sadece bu sistemin sonunu merak ediyorum. Ağır hastalar ile kronik hastaların sonu ne olacak?
0
Cevapla
ömer
puan=para durumu olduğundan alacağımız paranın büyük kısmı puana bağlı.Performansın amacı doktorun hastaya ilgisinin artmasını sağlamak Ancak sistemde adaleti sağlamak mümkün olmuyor Bir gün değişikle bir branşa puan yapabilceği maddeler ekleniyor bu sefer diğer branşlar bundan etkileniyor ortalamanın altında kalanların mutlaka olması da dengesizliği devam ettiriyor. Gelirdeki performansa tabi olan kısmın mümkün olduğunca azaltılması ile adaletsizlik tam düzelmese de azaltılır ve ciddi farklar oluşmazsa kabul görebilir Bu şekilde hastayla ilglenme de devam edebilir
0
Cevapla
Dr.A.K
Sevgili meslektaşım, güzel ve doğru şeyler yazmışsın.Mesleğimizin ayaklar altına alındığı bölümünde eminim herkes sizinle hemfikirdir.Ancak para söz konusu olduğunda hem işin parasında değilim deyip hemde biyokimyacı ve mikrobiyologların aldığı parayı söz konusu ettiğinizde bana kalırsa sizde ayrımcılık yapıyorsunuz.Biyokimya ve mikrobiyoloji uzmanlarınında büyük bir çoğunluğu hekim ve bu işe emek veren insanlar.Neden onlar hiç çalışmıyormuş yada risk almıyormuş gibi bir tutum alındığınıda benim anlayabilmem mümkün değil.Neden hep benciyiz biz.Bana kalırsa benim bütün meslektaşlarım çok daha iyi kazanmayı ve iyi şartlarda çalışmayı hakediyorlar.Başkaları daha az kazansın ben daha çok kazanayım yerine hepimiz daha iyi kazansak çok daha iyi olmazmı??
0
Cevapla
Dr
Ben de dahiliye uzmanıyım ve sizi iyi anlıyorum. Ancak bizden geçmiş artık. Tek dileğim çoluk çocuğumun sağlığa bulaşmaması. Biz nasılsa bir şekilde emekli oluruz veya olmayız.
0
Cevapla
doktor
bunlar iyi günlerimiz. kamu hastane birlikleri başlasın, zarar eden eden hastanelerin özelleştirilmesi gündeme gelecek. hastanelerin zarar ettirilmesi için borç vadelerinin uzatılması, tahakkuklarının tam ödenmemesi gibi yeni uygulamalar başladı bile.
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir