Bakanlık soruşturma başlattı
sağlık bakanlığı, Zonguldak’ın Çaycuma ilçesinde ot biçme makinesine kaptırdığı bacakları Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde dikilen 7 yaşındaki çocukla ilgili iddialar üzerine soruşturma başlattı. Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada, “Bazı internet sitelerinde yer alan, Zonguldak’ın Çaycuma ilçesinde bacaklarını ot biçme makinasına kaptırarak yaralanan 7 yaşındaki hastamızın nakliyle ilgili haberlerde geçen iddialar üzerine Sağlık Bakanımız Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nun talimatı üzerine soruşturma başlatılmıştır” denildi. Açıklamada, soruşturmanın neticesinin kamuoyuna duyurulacağı kaydedildi.
ZONGULDAK’TAN ANKARA’YA 10 SAATTE GELEBİLDİ
Maden işçisi baba Ramazan Mosmos, oğlu Harun’un oyun oynamak için otların arasına girdiğini belirterek, “Biçerdöver, çarpmış ve iki ayağı koptu” dedi. Olayın akşamüstü 17.30 sıralarında meydana geldiğini ve oğlunu özel aracıyla Çaycuma Devlet Hastanesine götürdüğünü söyleyen Mosmos, bu sırada ayakların kopmak üzere olduğunu kaydetti. Mosmos, süreçle ilgili şunları anlattı:
“Buradaki acil serviste, ‘Biz, bunun önlemini alamayız’ diye Zonguldak’taki Bülent Ecevit Üniversitesi Hastanesine sevk ettiler. Ambulansla oraya gittik. Saat 19.30 gibi oradaydık. İşlemleri yaptılar. ‘Uçak gelecek, helikopter gelecek’ dediler. Buradan oğlumun ambulansla çıkması saat 00.30’u buldu. Çok zaman kaybı oldu. Gece saat 03.00 gibi Ankara’ya gelindi ve 03.20 gibi ameliyata alındı.”
UÇAK AMBULANS GÖNDERİLEMEDİ
Harun Mosmos’un ameliyatı, HÜ Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrah Doç. Dr. Serdar Nasır ve ekibi tarafından gerçekleştirildi. Nasır, kol ve bacak gibi uzuvların kopmasında sürenin çok önemli olduğuna dikkati çekerek, “Dakikalar çok önemli. Burada 4-6 saat bizim için maksimum süredir. Altı saatin üzerine çıkıldığında, biz ne yaparsak yapalım, o bacağı kurtarma şansımız gittikçe azalıyor. Çünkü, doku ölüyor o sırada” diye konuştu. Hız kazanılması için hastanın hava ambulansıyla gönderilmesini istediklerini ifade eden Nasır, şöyle konuştu:
“Onlar da ‘uçak ambulansla gönderemeyiz’ dediler. Ben de ‘Hayır, göndermezseniz, ben kabul etmem, çünkü yararımız olamaz’ dedim. ‘Tamam, bakalım’ dediler. Sonra, ‘uçak ambulans gelecek’ dediler. Ardından ‘gelemeyecek, uçak ambulans tamamen dolu. Biz, karayolu ile göndereceğiz’ dediler. Sonra yine aradılar, ‘helikopter ambulans ayarlandı’ denildi. Yarım saat sonra, tekrar arandı ve ‘uçak işi olmadı, biz yine karayolu ile gönderiyoruz’ dediler.”
DOÇENT’TEN GECİKME İDDİASI
Öte yandan, uzuvların saklanma koşullarının da önemine değinen Nasır, “Kopan uzuvu buz dolu bir yere koyacaksınız, öyle göndereceksiniz. ‘Böyle gönderin’ dedik. Ama, eczacıların kullandığı iki plağın arasına konulmuştu” ifadesini kullandı. Bu süreçte bir “gecikme”nin olduğunu iddia eden Nasır, “Biz, acilden direk ameliyathaneye çıkarttık. Hiç orada vakit kaybettirmedik. İlk ayakta bir saat içinde kan dolaşımını sağladık. Sağ bacak, ciddi yaralanmıştı. Ardından sol bacağı da diktik. İki ayağı bir saat sonra da kaybedebiliriz, iyi de olabilir. Nakillerden sonra, uzun süreli kansız kaldığından zehirli madde üretiyor ve vücudun içine giriyor. Bu da hayati tehlike yaratıyor. İki ucu keskin bıçak. Biz şimdi, çocuğun hayati tehlikesi olmasın diye de uğraşıyoruz, uyutuluyor. Genel durumu iyi, ayağın biri iyi, diğeri ise sıkıntılı. Bir iki gün içinde belli olur” diye konuştu.