Dünya Astım Günü astımda farkındalığını arttırmak için tüm dünya çapında her yıl mayıs ayında düzenleniyor.
Bu yıl "Herkes İçin Astım Bakımı" (Asthma care for All) sloganı ile düzenlenen Dünya Astım Günü’nde kaliteli tıbbi bakımın erişilebilirliğini ve mevcudiyetini artırmayı savunularak etkili astım yönetim programlarının geliştirilmesi ve uygulanmasının teşvik edilmesi amaçlanıyor.
Akciğer Sağlığı Ve Yoğun Bakım Derneği (ASYOD) tarafından Dünya Astım Günü dolayısıyla yapılan yazılı açıklamada, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre tüm dünyada 339 milyondan fazla, Türkiye’de ise yaklaşık 4 milyon astımlı hasta olduğunun tahmin edildiği ifade edildi.
Genel ölüm oranlarının 1980'lerden bu yana düşmüş olduğu ifade edilerek dünya çapında yılda yaklaşık 180 bin ölümün astıma atfedilebileceği bildirildi.
Yapılan açıklamada, astımda ölümlerin yüzde 96’sının ve engelliğe bağlı yaşam yıllarının (DAILY) yüzde 84’ünün düşük-orta gelirli ülkelerde olduğu göz önüne alındığında, özellikle bu ülkelerde, astım yönetiminde tanıdan tedaviye kadar tüm basamaklarda iyileştirmeye yönelik işbirliğinin hayati önem taşıdığı anlaşıldığı belirtildi.
Astımda tanıya ilişkin şu ifadelere yerildi:
“Astım genetik ve çevresel faktörler sonucu ortaya çıkan, çoğunlukla bronşlarda aşırı duyarlılık ve enfeksiyöz olmayan havayolu inflamasyonuyla ilişkili bir hastalıktır. Zamanla yoğunluğu ve şiddeti değişebilen, gece ya da sabaha doğru ortaya çıkan öksürük, nefes darlığı, hırıltı ve göğüste baskı gibi şikayetlerle kendini gösterir. Egzersiz, soğuk hava, iklim değişikliği, enfeksiyon, alerjenler, kokular, sigara dumanı ve kirli hava gibi birçok etmenle tetiklenebilir. Bu kinik bulgulara sahip bir hastada değişken hava akımı kısıtlanması varsa astım teşhisi doğrulanır. Düşük-orta gelirli ülkelerde tüberküloz, HIV/AIDS, mantar infeksiyonlarının ayırıcı tanıda mutlaka düşünülmesi gereklidir. Solunum fonksiyon testine ulaşmada sorunlar varsa taşınabilir cihaz ölçümleri (pefmetre) veya 4 hafta inhaler, 1 hafta sistemik kortikosteroid (kortizon) tedavisi sonrası solunum testindeki değişim düzeyi değerlendirilerek teşhis doğrulanmalıdır.”
Astımda semptom kontrolü yanında, başta ataklar olmak üzere kalıcı hava akımı kısıtlanması ve ilaç yan etkisi ile ilişkili risk faktörleri ile astım ciddiyeti değerlendirilmesi gerektiği ifade edilerek, “Burdaki en önemli handikap gündüz semptomları haftada beş günden, gece semptomları haftada bir günden daha az olan hafif astımdadır. Bu grupta ‘hafif’ tanımından kaçınılması gereklidir, bu grup hastaların da yüzde 30 oranında ağır atak geçirebileceği göz ardı edilmemelidir.” sözlerine yer verildi.
"Uzun süreli yan etkilere sebebiyet verebilir"
Astım yönetiminin ana hedeflerinin düşük-orta gelirli ülkelerde de, astım semptomlarının kontrolünü optimize etmek ve ilaç yan etkilerini en aza indirirken astım alevlenme riskini azaltmak olduğuna vurgu yapılarak astım yönetimine ilişkin şu ifadeler kullanıldı:
“Tüm ülkelerde astımda mortaliteyi azaltan ana tedavi, kontrol edici olarak inhaler kortizon içeren ilaçlardır. Gerek tek başına, gerekse uzun süreli bronş açıcılar ile kombine olarak bu ilaçların ulaşılabilirliği ve karşılanılabilirliğinin düşük-orta gelirli ülkelerde sağlanması gerekir. Kurtarıcı ilaç olarak atakları azaltma başarısından dolayı inhaler kortizon içeren kısa etki başlangıçlı uzun süreli bronş açıcı preperatlara ulaşım konusunda bariyerlerin kaldırılması da şart gibi gözükmektedir. Aksi taktirde tek başına kısa süreli bronş açıcı kullanımı atak sayısı-ölüm riskinin artmasına neden olabileceği gibi, sık olarak ağızdan/kas içine/damar yolundan alınan kortizon kullanımı neticesinde akciğer enfeksiyonu gibi kısa süreli yan etkilere; katarakt, diyabet ve osteoporoz gibi uzun süreli yan etkilere sebebiyet verecektir.
Ülkemizde elzem olan tüm bu ilaçlara ulaşılabilmekte ve geri ödeme kapsamında karşılanabilmektedir. Ayrıca hastaların ilaç tercihinde memnuniyet ve uyum gibi parametreler de dikkate alınır, hasta-hekim iş birliği sağlanırsa astım tam kontrolü ile ölüm oranları azalacak, hastalık hali iyileşecektir.”