Bilim insanları yeni bir araştırma ile tansiyon ve stres arasındaki ilişkinin şimdiye kadar yanlış bir şekilde bağdaştırıldığını ileri sürüyor. Ve yüksek kan basıncının beyin ile kalbi birbirine bağladığı için kişilik özelliğinin gelişimini etkileyebileceğini söyledi. Ayrıca düzenli egzersiz yaparak ve tuzu azaltarak kan basıncını kontrol altında tutmanın nevrotikliği azaltabileceğini öne sürdüler.
Yüksek tansiyon, kaygı ve stres arasında ilişki olduğu ve kalp hastalığını tetiklediği biliniyordu; ancak hangisinin hangisini etkilediği bilinmiyor.
BMJ dergisi General Psychiatry’de yayınlanan bir çalışmada uzmanlar, Avrupa’da 736.650 kişinin tansiyon değerlerine ve genetik verilerine baktı. Ardından da bireylerin kaygı, depresyon, nevrotiklik ve refah olmak üzere dört psikolojik durumu için ne kadar yüksek puan aldığını gösteren verilerle karşılaştırdılar. Araştırmacılar, kan basıncı ile nevrotiklik arasında nedensel ilişki olduğunu ortaya çıkardı.
Şanghay Jiao Tong Üniversitesi’nden yazarlar şunları söyledi:
“Nevrotik bireyler başkalarının eleştirilerine karşı hassas olabilir, genellikle özeleştiri yapar ve kolayca kaygı, öfke, endişe, düşmanlık, öz bilinç ve depresyon geliştirirler. Nevrotizm, anksiyete ve duygudurum bozuklukları için önemli bir nedensel faktör olarak görülüyor. Nevrotizmli bireyler daha sık yüksek tansiyon ve kardiyovasküler hastalıklara yol açabilen yüksek zihinsel stres yaşarlar.”
Yüksek tansiyonun kalp üzerindeki olumsuz etkileri iyi bilinmesine rağmen, bu, kişilik özelliklerini de etkileyebileceğini öne süren ilk çalışmalardan biri.
Araştırmanın baş yazarı Dr Lei Cai şunları söyledi:
“Zihinsel stres ve kaygı gibi bazı psikolojik faktörler, sempatik sinir sistemini harekete geçirerek ani yüksek tansiyona neden olabilir. Kaygı, öfke ve mutluluk tansiyonu yükseltir. Psikosomatik tıpta kan basıncının rolü, kan basıncının beyin ve kalp arasında bir bağlantısı olduğu ve bu nedenle kişilik özelliklerinin gelişimini destekleyebileceği ima edilmektedir.”