ANKARA -Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Yaşar Bilge, sağlıkta şiddet olaylarının yüzde 85 oranında acil servislerde görülmesinin, sağlıkla ilgili beklentilerin yüksekliğini gösterdiğini belirterek, "Özellikle muayene ve bekleme durumlarıyla ilgili iddialar öfkeyle birleşince şiddete yönelim kolaylaşmaktadır" dedi.
Bilge, AA muhabirine yaptığı açıklamada, insani, etik ve yasal açıdan önem taşıyan tıpta uygulama hatalarının, hasta, yakınları ve sağlık çalışanları açısından farklı boyutlarda sonuçları olduğunu söyledi.
Hasta Hakları Yönetmeliği'nin bu açıdan hasta ve yakınları için önemli bir kazanım olduğunu dile getiren Bilge, "Hastaların sağlık hizmetlerinden insan hakları çerçevesinde yararlanma, bilgilenme, aydınlanma, mahremiyete ve özel yaşama saygı, bakım ve tedavide azami seviyeyi talep, doktor seçme, hatalı işlemlerde yetkili merciye başvuru ve şikayet etme hakları vardır" diye konuştu.
Bununla birlikte uygulama hatalarının sağlık çalışanları açısından iş verimliliğini azaltan ve hatta tükenmişliğe iten nedenlerin başında geldiğini anlatan Bilge, "Tıpta uygulama hatası kavramının sınırlarını belirginleştirmek hukukun da bağlayıcı etkisiyle daha da önem kazanmıştır" dedi.
Tıpta uygulama hatası olduğunda çok yönlü değerlendirme yapmak, disiplin soruşturması yürütmek, tedavide kasıt ve kusur belirlemek, tazminat yoluyla hastanın zararını gidermek gibi sağlık çalışanını bağlayan konuların değerlendirilmesi gerekebileceğini anlatan Bilge, tıpta uygulama hatalarının yüzde 69,6'sının önlenebilir olmasının, sorunun çözülebileceğinin bir göstergesi olduğuna işaret eti.
-"Tıpta ve aşkta ne asla ne daima"
Hastaların kaygılı olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Yaşar Bilge, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tıpta ve aşkta ne asla ne daima' kuralı olmasına rağmen hasta ve yakınları özellikle nadir hastalıklar, yetim ilaçlar, kanser ve travma sonrası inkar, öfke, pazarlık, kabullenme ve depresyonu diğer olaylara göre daha uzun ve şiddetli yaşamaktadır. Kabul edilir risk ile hizmet veren sağlık çalışanının farklı önerileri kaotik sürecin anlaşılmasını güçleştirmektedir. Bu endişe, iletişimi bozduğundan sağlık çalışanını anlamamaya, taraf olmaya, gruplaşmaya ve şiddet uygulanmasına yol açar."
Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin sıklıkla güvenlik tedbirlerinin artırılmasıyla sonlandırılmasının amaçlandığını kaydeden Bilge, "Sağlıkta şiddet olaylarının yüzde 85 oranında acil servislerde görülmesi sağlıkla ilgili beklentilerin yüksekliğini göstermektedir. Özellikle muayene ve bekleme durumlarıyla ilgili iddialar öfkeyle birleşince şiddete yönelim kolaylaşmaktadır" şeklinde konuştu.
Hastanın hekimini seçmesi, saygı, eşitlik, bilgilendirmeye dayalı iletişimin beklenen bir durum olduğuna dikkati çeken Bilge, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Sağlıkta eksik olanı yerine koyma önceliklidir. Koruma ve tedavi etme esaslı yaklaşımda karşılıklı saygı, zarar vermeme, yarar sağlama, özerklik, adalet, hakkaniyet, dürüstlük, güven, gizliliğe saygı söz konusudur. Tıpta uygulama hataları açısından, sağlık çalışanının sır saklama yükümlülüğü, makul gizlilikte gerçekleşmeli ve tıbbi değerlendirme gizlilikle yürütülmelidir. Hastanın kişilik ve aile hayatına karışılmamalıdır. Kamu sağlığını tehlikeye düşürme hallerinde ve 3. şahısların üstün çıkarı olduğu durumlarda sır saklanmayabilir."
Hekim hatalarının sıklıkla iletişimde yetersizlik, uygun kişiye aydınlatma yapmama, teşhis, tedavi, yetki sınırlarının aşılması, girişim ve teknik, terk etme, özen eksikliği gibi konuları içerdiğini ifade eden Bilge, hizmet kusurlarınin ise hastanede uygun araç ve gereçlerin olmaması, kişinin hizmeti almasını engelleyen koşulların bulunması olduğunu vurguladı.