Medimagazin logo

'Bitkilerle tedavi konusunda hekim ve eczacı işbirliği yapmalı'

FFD - Farmakognozi ve Fitoterapi Derneği’nin konferans serisi kapsamında 23 Aralıkta konuk konuşmacısı Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Etiği Anabilimdalı Başkanı Prof. Dr. Nesrin Çobanoğlu oldu.
'Bitkilerle tedavi konusunda hekim ve eczacı işbirliği yapmalı'
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

ANKARA-Dernek hakkında açıklamalarda bulunan FFD başkanı Prof. Dr. L. Ömür Demirezer, derneğin tedavide kullanılan tıbbi bitkiler ve hayvansal ya da mineral doğal ürünlerle ilgili araştırmaları teşvik etmek, ürün kalitesi ile ilgili yetkili makamlarla toplantılar yapmak, konu ile ilgili çıkacak yasa ve yönetmeliklere katkıda bulunmak gibi görevleri üstlendiğini belirtti. Ayrıca Avrupa birliği üye ülkelerinin Fitoterapi derneklerinin üye olduğu ESCOP’a dernek olarak üye olduklarını, uluslararası bir kimlik kazandıklarını, ESCOP bilimsel komitesine dernek II. Başkanı Prof. Dr. Funda N. Yalçın’ın üye olarak gönderildiğini ve yapılan seçimlerde Yalçın’ın verimli çalışmalarının dikkate alındığını ve ESCOP Bilim Komitesi sekreteri olarak seçildiğini sözlerine ekledi. Fitoterapi konusunda etik değerlerin önemine vurgu yaptı. 

 

 

Prof. Dr. L. Ömür Demirezer ve Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gülbin Özçelikay’ın açılış konuşmalarının ardından Prof. Dr. Nesrin Çobanoğlu “Tıp Etiği açısından Bitkilerle Tedavi” konulu konuşmasına başladı. Bitkilerle tedavi konusunda hekim sorumlulugunu ornek vakalarla, tip etigi boyutlariyla degerlendiren Çobanoglu, bu konuda eczacilarla isbirligi içinde çözüm sunulması gerekliliğini vurguladı 

Ulusal ve uluslararası alanda söz sahibi olan FFD’nin bitkilerle tedavide etik konusunun önemini tüm paydaşlarla paylaşmak üzere düzenlediği konferansa yaklaşık 200 kişi katıldı. Toplantıdaki konuşma Ankara dışında olup toplantıya katılamayanların yoğun istekleri üzerine daha sonra Youtube’a da konulmak üzere ECZACI TV tarafından çekim yapılarak 24 ve 25 Aralık tarihlerinde canlı olarak yayınlandı. 

Prof. Dr. Nesrin Çobanoğlu bitkilerle tedavinin yoğun ilgi gördüğünü, bitkilerin ancak doğru kullanıldığında tedavi edici etkilere sahip olduklarını, bilinçsiz kullanım sonucu ise toplum sağlığının tehdit altında olacağını belirtti. Sadece bilinçsiz kullanım değil aynı zamanda yapılan etik ihlallerden de bahsederek bir dönem zayıflatıcı bitkisel ürünlerde sahtecilik yapıldığını ve bu ürünlerin içine sibutramin ve türevleri gibi sentetik farmasötiklerin kasten katıştırılarak terapötik etkinin artırılmasının hedeflendiğinden ve bu ürünlerin bilinçsizce kullanılması sonucu ölümlerin meydana geldiğinden söz etti.

Biyokorsanlık konusuna da değinen Prof. Dr. Nesrin Çobanoğlu, 1980 yılına kadar patent yasalarına göre “doğanın ürünleri”nin patentlenmesine izin verilmediğini, 1980 yılında petrolü ayrıştırabilen bir bakterinin patenti için açılan davada, bu mikroorganizma için patent hakkı tanındığını,  mahkemenin patentlenebilirlik için ürünlerin “canlılığına ya da cansızlığına” değil, insan icadı olup olmadığına bakılması gerektiğini açıklaması sonucu  biyoteknolojik patentlerin önünün açıldığını ve kısa süre içerisinde hem ABD, hem de Avrupa ve Japonya’da yaşam formlarının patentinin alınmasının rutin hale geldiğini belirtti.

Prof. Dr. Nesrin Çobanoğlu, ilaç, gıda ve benzeri zaruri ihtiyaçlarda fiyat rekabeti sağlamak amacıyla patent hakkı tanımamayı tercih eden gelişmekte olan ülkelerin, dünya pazarındaki ticaret paylarının azalması korkusu nedeniyle başarılı olamadıklarını, sonuç olarak TRIPS anlaşmasıyla tüm tarafların bitki ve mikroorganizmalar için minimum fikri mülkiyet standartları oluşturmasının şart koşulduğunu, bu şartlara uyulmaması halinde etkin ekonomik yaptırımların belirlendiğini açıkladı. TRIPs anlaşmasıyla biyoteknolojik ürünlerin patentlenme sayısının ABD’de 1989 yılında yaklaşık 2000 olduğunu bu rakamın 2002 yılında 8000’e yükseldiğini ve gunumuzde cok arttigini belirtti.

Folklorik bilgilerin ve biyolojik kaynakların toplumların kültürel kimliklerinin önemli bir parçası olduğundan söz eden Prof. Çobanoğlu, bu bilgi ve kaynakların insanların günlük yaşamlarında hayati bir rol oynamakta olduğunu ve gelişmekte olan ülkelerdeki milyonlarca insan için gıda güvenliği ve sağlık anlamına geldiğini sözlerine ekledi.
Endüstrinin, biyolojik kaynaklar bakımından çok daha zengin olan gelişmekte olan ülkelere yönelerek özellikle yerel halklar tarafından kullanılmakta olan bitki çeşitlerine odaklandıklarını dolayısı ile folklorik bilgilerin ve kullanılan biyolojik kaynakların hızla kuzeyli büyük şirketlerin tekeline geçme ihtimalinin, ileride yerel halkların bu bilgileri, biyolojik kaynakları ve hatta süreçlerini dahi kullanmalarını engelleyebileceği tehlikesinden bahsederek sözlerini tamamladı.

Soru ve cevaplarla interaktif bir toplantının kapanışında Dernek başkanı Prof. Dr. Demirezer ve II. Başkan Prof. Dr. Yalçın tarafından, Prof. Dr. Çobanoğluna teşekkür belgesi ile FFD Monografları-Tedavide Kullanılan Bitkiler kitabı takdim edildi. 

fitoterapi
bitkisel tedavi
farmakognozi ve fitoterapi derneği
prof. dr. nesrin cobanoglu
tip etigi
prof. dr. l. omur demirezer
prof. dr. gulbin ozcelikay
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir