Ülkemizde son yıllarda bilimsel bilgilerden uzak, içi boş bir tartışma sürdürülüyor. Bir bölümü kalp damar hastalıkları ile ilgili, diğer bölümü de bu alanla ilgisi olmayan çeşitli hekimler kolesterol ve kolesterol düşürücü ilaçlar ile ilgili bilgiden daha ziyade fikirlerini basına açıklıyor. Konfiçyüs' ün “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak tehlikelidir” diye çok ünlü bir sözü var. Sanırım bu günlerdeki bu kısır tartışmaların temel nedeni bu olsa gerek.
Kolesterol aslında insan ve hayvan hücrelerinin yapıtaşlarından biridir. Belirli oranda vücütta bulunmak zorundadır. Kolesterol dışarıdan besinler yoluyla alınabildiği gibi vücudumuzda da çeşitli yollarla yapabilir. Vücudumuzdaki kolesterol çeşitli proteinler yoluyla hücrelerimize taşınır. Yine bazı proteinlerle fazla kolesterol hücrelerden ve kandan karaciğere taşınır. Karaciğerimiz diğer birçok yaşamsal madde de olduğu gibi kolesterolde de kilit rol oynayan organımızdır. Tıp dilinde LDL denilen kolesterol türü, kolesterolün hücrelere taşınmasını sağlar. HDL dediğimiz kolesterol türü de, kolesterolü kandan temizleyerek karaciğere taşınmasına yardımcı olur. Yeni doğan bir bebekte kötü kolesterol ile iyi kolesterol yaklaşık olarak birbirine eşittir. Yaşın artmasıyla birlikte çevresel ve kalıtımsal faktörlerin etkisiyle kötü kolesterol artmaya başlar.
Normalin üzerindeki kötü kolesterol ve normalin altındaki iyi kolesterol damar sertliği için bilinen en önemli risk faktörlerindendir. Normalin üzerindeki kötü kolesterol damar duvarında birikerek o bölgede iltihap hücrelerinin toplanmasına neden olur ve içi yağ dolu plak dediğimiz damar sertliğine neden olur. Bu plaklardaki yağ oranı fazlalığı ve yoğun iltihap plak çatlamasına neden olabilir ve bunun sonucunda plak üzerine çöken pıhtı damarı tam tıkayarak, bazen kalp krizi bazen de kendini felç olarak gösterebilir. Bu kötü sonuçlarda en çok suçlanan nedenlerden biri kolesterol yüksekliğidir.
Sonuç olarak kolesterolün kendisi vücut için gerekli bir madde olmasına karşın kolesterolün fazlalığı damar sertliği ve dolayısıyla kalp krizine neden olabilmektedir. Bu kötü sonuçları engellemek için bilim dünyası yıllardır çalışmalar sürdürmektedir. Kolesterol düşürücü ilaçlar da, bu çalışmaların sonucunda hastaların kullanımına sunulmuştur. Bu ilaçların kalp damar hastalıkları ile ilgili kötü sonuçları azalttığı yüz binlerce hasta üzerinde yapılan bilimsel çalışmalarda kanıtlamıştır.
Bilimde herşey bir iddia (hipotez) ile başlar ve her zaman bir şüphe olmak zorundadır. Şüphenin olmadığı yerde bilim yoktur. Kolesterol ve kolesterol ilaçları konusunda bazı hekimlerin ve hastaların şüphe duyması son derece doğaldır. Doğal olmayan şüphe duyulan konuda ortaya atılan iddiaların ispatıyla uğraşmaktan ziyade bu kişilerin bilgiye dayanmayan kendi fikirlerini söylemeleridir.
Netice itibariyle bilimsel bir konuda herkes farklı şeyler düşünüp, farklı iddialarda bulunabilir. Fakat bilim insanına yakışan bu iddialarını bilimsel çalışmalarla ispat etmesi ve bu bulduğu bilgiyi bilimsel platformlarda yayınlamasıdır. Bu yayınlardan elde ettiği değerli bilgiyi ancak o zaman kendi fikirleri ile birleştirip gururla savunabilir.
Kolesterol ilaçları şu anda biz kalp hekimlerinin hastalarımızı tedavi etmede kullandığı temel ilaç guruplardan biridir. Bu durum aksi bilimsel yöntemlerle ispat edilinceye kadar da devam edecektir.
Doç Dr Bünyamin Yavuz
Medikal Park Ankara Hastanesi
Kardiyoloji Bölümü